40.Bölüm

1.1K 144 25
                                    

Bakın, şirin bir chen yi yun buldum. Yemek yerken tam ısırmalık.😃

Önceki bölüm

Chen yi yun, bir kaç saat daha bekledikten sonra garip bir yaratığın tarikata hızla yaklaştığını gördü..

Kısa bir süre içinde de Dao kai'yi gördü.
.
.
.
.
.
.
Grup, garip yaratığın üstünden indi. Hepsi, etrafına bakıyordu. Dao kai, biraz meraklı görünüyordu.

Jiya jia, şu an da Lian ling gibi görünen Chen yi yun'un yanına gitti ve selamladıktan sonra konuştu.

-Bizi, Kıdemli Pei zhi'ye götür!

Chen yi yun, başını salladı ve onayladı. Dao kai'ye sadece tuhaf bir bakış atmakla yetindi. Hemen arkasını döndü ve ilerlemeye başladı.

Grup, chen yi yun'u takip etmeye başladı. Kimse konuşmuyordu.

Dao kai, bu geldiği yeri inceliyordu. Chen yi yun'a bir bakış bile atmamıştı. Tanımadığı çok belliydi. Şu an da burası daha çok ilgisini çekiyordu.

Kısa süre içinde bir çok bölgeyi geçtiler. Phoenix ırkı, yabancı misafirlere tuhaf bir şekilde bakıyordu. Fakat daha çok gözler Chen yi yun'un üzerindeydi. Neden bir prenses olarak bu iğrenç şeytanları karşılıyordu ki?! Anlam veremediler.

Chen yi yun, bir anda arkasını döndü ve dao kai'ye bakıp konuştu.

-Sizinle bir insan gelmiş. Sen, bahsedilen Dao kai olmalısın.

Chen yi yun, Dao kai'yi tanımıyormuş gibi davranıyordu. Biraz ağzını arayacaktı.

Dao kai, umursamaz bir şekilde baktı ve konuştu.

-Beni siz çağırdınız. Neden?! Beni nereden tanıyorsunuz?

Chen yi yun'un dudaklarının köşesi hafifçe kalktı. Sorusuna soru ile cevap vererek asıl cevabı vermiyordu. Dao kai, zekiydi. Kendisine bir bakış bile atmamış olması ilgisini çekmişti. Direk kendisine atlar sanıyordu.

-Buradan değil gibisin. Nereden geldin?! Seni merak ettiğimiz için çağırdık. Bir yabancı gibi görünüyorsun.

Dao kai, sakin ama tehditvari çıkan sesi ile konuştu.

-Sanane! Söylemek zorunda değilim.

Chen yi yun, bir kahkaha atmamak için kendisini zorladı. Biraz düşündükten sonra bir iç çekti ve konuştu.

-Zavallı Chen Yi Yun.

Dao kai, chen yi yun'un ismini duyduktan sonra önce şaşırdı sonra şok oldu. Hemen ardından da grubun arkasından öne doğru koşup Chen yi yun'un yanına geldi ve bağırdı.

-Onu tanıyor musun?! Nerede o?!

Chen yi yun, biraz ilgisiz görünse de gözleri muzip bir şekilde parlıyordu.

-Tanıyorum. Hem de çok iyi tanıyorum. Zaten, burada onu tanımayan yok!

Dao kai, çok heyecanlanmıştı. İyi ki gelmişti. Şimdi chen yi yun'u çok uzun bir zaman sonra görecekti. Kalbi heyecanla atıyordu. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.

-O nerede?! Görebilir miyim?! Ben, onun arkadaşıyım!

Chen yi yun, tek kaşını kaldırdı ve tam konuşacaktı ki ilerden Gao Quier hızla geldi ve konuştu.

-Lian ling, chen yi yun nerede?! Ondan özür dilemek istiyorum. Verdiğim hediyeleri kabul etmiyor.

Gao Quier de Chen yi yun'u Lian ling sanmıştı. Durum şu an da oldukça absürttü.

I found myself in the TV series !![BL] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin