BÖLÜM ON BEŞ: İZ

276 32 16
                                    


"Konuşmanın her zaman sonuç getirmediği gibi sessizliğin de sonuç getirmediğini öğrendik."

BÖLÜM ON BEŞ: İZ

Koca bir pisliğin içinde ki en değerli broş gibiydim. Onlarca pisliğin arasına sadece almak istediğimiz o parıldayan broş için giriyorduk. Yolumuzdan sırf sonuçlar için vazgeçiyorduk. Vazgçemeye eğimli olan insanoğlu her dakikasında ihanet edebiliyordu. Bunun kanıtı da benim ailemdi.

Annem aldatılmış ve babam bundan utanç duymazken bunu dile getiriyordu. Halam etkisiz eleman gibi hiçbir an konuya girmiyor ve sadece uzaktan olaylara acımasızca el atıyordu. Her konuya dahil olduğunda ben zarar görebiliyordum. İlk olaya dahil olduğunda akıl hastanesinde kalmıştım. Son kez karıştığında ise Ateş'i tanımıştım. Farklı yollara her adım atışımda canım yanmıştı ama ben yoluma hep devam etmiştim.

Ben böyleydim.

Kaza öncesi anne ve babamın sırf halam için tartışmaları ağrıma gidiyordu. Konu içinde konuşmada yer almayan birisi için olmuştu her şey. Sevgileri bitmiş ve hatalara sahip olmuşlardı. Babam ihanet ederken, annem oyuna sadık kalamamıştı. İlk darbede rast çekmeyi seçmişti ve bu ikisinin de sonunu getirmişti.

Onları o gün kaybetmiştim.

Yanımda ki mindere oturduğunda iç çekti. Ellerini dizlerine koyup güneşin parıldayan görüntüsünü izledi. "Neden sizi öldürmek istesinler ki?"

"Bilmiyorum."

"Mantıksız geliyor." dedi Ateş. "Bir sebep olmalı. Düşünüyorum ama zararsız bir iş adamı ve ev hanımına neden zarar verilsin ki? Çok saçma."

Sessiz kaldım.

"Başka ne hatırlıyorsun?"

"Konuşmak istemiyorum."

Bedenimi geriye attım ve saçlarım çimenlerin üzerine serildi. Gözlerim gökyüzünün eşsiz görüntüsünü izlerken düşüncelerden arınmak istedim. Sadece basit olaylara dahil olmak ve sıradanlaşmak istedim. Ne bedenim ne de ruhum zarar görsün istedim.

Hayatta tek istediğim şey hayallerime kavuşmaktı. Başarılı birisi ve iyi bir kızdım. Herkesin gözünde ki izlenim buydu ve şimdi diğer bir hayalim zihninin en kuytu köşesinde yer ediniyordu.  Merih dedikleri o adamı bulmak istiyordum. Soy ismini bilmesem de kalan anılar ile beraber yeni bir başlangıca adım atacaktım.

Merih...

Sen kimsin?

"Konuşmazsan olmaz ama." dedi Ateş. Bedenime sürtünerek çimenlerin üzerine yan uzandı. Sağ kolunu başına yasladı ve diğer eliyle koyu kahve ince saçlarımla oynadı. Nefesi yüzüme çarpıyordu.

Bir nefes eşliğinde başımı diğer tarafa çevirdim. Sadece kafamı dinlemek ve sorularıma cevaplar bulmak istiyordum. Ateş'in bana bu konuda yardımcı olabileceğini sanmıyordum. Ondan yardım isteyemezdim. Elimde neredeyse bir bilgi bile yoktu.

"Uzaklaşma benden." Bedenini bana doğru kaydırdı ve elleri saçlarımdan boğazıma dek ilerledi. Başını saçlarım arasına gömdü. "Biliyorum, üzgünsün. Canın da acıyor ama acılarına ortak olmama izin ver. Acını ben çekerim. Sen mutlu ol."

LAL EHVENİŞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin