"Kaybettiğim tüm jetonları harcadım.
Tüm bildiğim...
Tüm bildiğim...
Seni sevmek bir oyundur.
Kaybedilen bir oyuna bağımlı oldum."
BÖLÜM YİRMİ YEDİ: YENİ UMUTLAR YENİ KAYBOLUŞLAR
Her insanın içinde az da olsa bir kötülük vardır. Her insanın içinde az da olsa bir iyilik vardır. Bu ikilem arasında yarışıp duruyorduk. İyi ve kötü ikilemiydi tüm insanların arasında sıkışıp kaldıkları. Kim olduklarını hiç kimse benimseyemiyordu. Herkes bir parçasını kaybetmişti. Herkes benliğinin kayboluşuna bakıyordu.
Kimse bu şeyi engelleyemiyordu.Ayaklarımın altında kalan topraklar yaptığım baskıyla eziliyordu. Hafiften esen rüzgar kısa saçlarımı uçuşturuyor ve ince kıyafetlerim beni soğuktan koruyamıyordu. Boş bakışlarım mezarların üzerindeydi. Sıklıkla geliyordum artık ama gitmeyecektim. Gelmezdim artık buraya.
Annem beni sevmezdi.
Halam beni sevmezdi.
Herkes ihanet ediyordu. Babam, anneme. Annem, babama. Bu ne kadar ağır bir yüktü böyle. Yutkunamadım. Elimin altındaki taşı alıp yere fırlatmak istedim. Her yeri yerle bir etmek istedim. Her şeye bir son vermek. Şu çıkmayan sesimle çığlıklar atmak istedim.
Sadece sustum ve baktım onlara.
Rahatlar mıydı orada? Omuzlarıma bıraktığı yüklere rağmen rahatlar mıydı? Ailem ölmüştü. Evet, Merih Aleyeva öldürmüştü onları. Sevmekten vazgeçemediğim adamın babası öldürmüştü onları. Sadece bir intikam hırsı yapmıştı yani. Babam için oynanılan buh oyuna annemle bende kurban gitmiştik.
İkisinin suçunu anılarımın silinişiyle ödemiştim. Sesimle ödemiştim. Acılarla. Yeni hissettiğim bu duygularla. Öfkeyle. Kinle. Hırsla.
Kuray yanımda kalmakla yetindi. Gitmek için bekliyordu. Bugün fazla kalmak istemiyordum burada. Parmaklarımla mezar taşını okşadım. Gülümsedim mezarlarına bakarken.
Umarım istedikleri olmuştur. Umarım...
Kuray'ı arkamda bırakarak mezarlarından ayrıldım. Onları ardımda bırakıyordum artık. Umrumda değildi ne yaptıkları. Öz çocukları olmama rağmen bu kadar acıtması...
Annemin böyle bir hataya düşmesi beni utandırıyordu. Ben çok utanıyordum.
"Arabaya geçelim."
"Yürümek istiyorum."
"Bacakların acımaz mı?"
Ağlayacak bir yüz ifadesiyle döndüm Kuray'a. "Bana küçük bir çocuk gibi davranmayı kes Kuray. Yürüyebilirim. O şekilde bakmayı da bırak artık. Ne olduysa oldu, umrumda değil."
"T-tamam." Yanımda yürümeye devam etti. "Yürüyeceksen beraber yürürüz. Bir şey olmaz ki."
Başımı eğmemeye özen göstererek yürüdüm. Kuray beni düşünüyordu. Bunu biliyordum ama o kadar hassastım ki. Tek bir lafta üzerine atlayıp onu bir hayvan gibi parçalayacak haldeydim. Dolu doluydum.
Çok huzurlu bir ailem olmadığının bilincindeydim. Çok düzenli değildik. İyi değildik ama bu kadar da kötü halde olacağımızı düşünmemiştim. Elimde bir silah olsa önüme çıkan her bir kişinin kafasına sıkabilirdim. Tehlikenin kıyılarında dolanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL EHVENİŞER
Chick-LitSessizliğin esaretine mahkum kalmış bir kız, geçmişin sisli hayalleriyle mücadele ederken ona uzanan ilk yardım eline sımsıkı tutunacaktı. Kişiliklerinin kurbanı olan yaralı adam masumiyete hayran kalıp, sessizliğine ses olarak bütün ehvenişerlikle...