BÖLÜM ON:CANHIRAŞ

443 60 21
                                    


"Kalbi tırmalayan yaralar gün yüzüne çıkarken, asıl kişilikler bize 'merhaba' diyecekti. Şimdi başlıyor..."

BÖLÜM ON: CANHIRAŞ

Kapılar kilitli ve oda tamamen boştu. Beynimin içinde sesler yankı yapıyor ve defalarca çığlıklarla isyan ediyorum. Göz torbalarım nemli ve hızlı inip kalkan göğsümle odayı gözlerim tarıyordu. Bir boşluğa itilmiştim. Yardım elimi gören yoktu ve ben dizlerimin üzerine çöküyordum. Karanlığa ve sessizliğe mahkum bırakılmıştım.

Ellerim saçlarımı yoluyor ve nefes nefese odada yürüyorum. Odada ki sol cama ilerlediğimde gözlerim dışarıya değiyor. Dışarıda bazı hastalar geziniyor ve yanlarında doktorları var. Burnumu çekip elimi cama yasladığımda derin bir nefes verdim. Tırnaklarımı geçirdiğim avuç içlerim acıyor.

Bir çıkış yolu bulamadığım gibi tek kişilik olan odada ki nadir eşyalardan olan, yatağın ucuna oturuyorum. Duvarlar ve komodin gibi yatak çarşafım da beyazdı. Saçlarım ensemden bağlanmış ve üzerimde beyaz bir elbise vardı. Göz altlarında morluk hakimdi ve susuzluktan dudaklarım kurumuştu.

Kaldığım odanın kilitli kapısı açıldı ve görevli adam bana sırıtarak baktı. "Demek hastamız kendine geldi. Nasılsın Mahru?"

Burnumu çektim ve adama saldırma hissimle beraber gülümsedim. Gülümseyişim bir sosyapatı andırıyordu. "Bok gibiyim. Beni daha ne kadar burada tutmayı planlıyorsun doktor?"

Adam gülerek kapıyı kapattı ve elinde ki ilaçlarla yanıma ulaştı. "Bu tamamen sana bağlı hırçın kız. İstediğimiz dereceye ulaşmanı bekliyoruz."

"Her zaman konuşacağım!" diye tısladım. "Beni susturamayacaksınız! Ne o ilaçlar ne de o saçma laflarınız beni engelleyemeyecek doktor!"

"Sen bu sabah kahvaltıda yürek yemiş olmalısın."

Başımı iki yana sallarken güldüm. "Unuttunuz mu? Cezalıydım ve üç gündür yemek yemiyorum."

"Açlık başına vurmuş olmalı o halde. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Unutma. Asiye bize emri verdiğinde dışarı çıkabileceksin."

"O kadın bir kaçık!"

Üç kere başını iki yana sallayarak cıkladı. "Çok ayup Mahru. Halaya kaçık denmez."

Öfke dolu bir şekilde ayağa kalktım. "O kadın kaçığın teki doktor! Bu tımarhanede benim değil o kadının olması lazım. Tedavi olmalı!"

"Sen bir şizofrensin Mahru."

Hayır. Ben şizofren filan değildim. Sadece doktor bunu aklıma sokmak için uğraşıyordu. Lanet olsun! Ben sıradan biriydim.

"Hayır!"

"Evet. Şizofrensin ve bunun kanıtı elimizde var."

"Saçma salak konuşma doktor!" Dişlerimi olabildiğince sıktım ve ellerinde ki ilaçları tek hamlemde yere devirdim. "O raporları, o kadın sayesinde aldınız. Ben sağlıklıyım! Yalan söylüyorsunuz!"

LAL EHVENİŞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin