"Kendi içine kapanan iki insan, yeniden doğuyordu. Zaman hızla akışına kapılıp giderken, zamana ayak uydurmalıydık."
BÖLÜM ÜÇ : DİLHUNKafamızın içinde dönen binlerce sese sahiptik. Her bir ses fazlı betimlemeler ile bize sesini duyurmaya çalışıyordu. Biz içimize kapanıp, o sesleri bastırmaya çalıştıkça, o sesler daha da çoğalıyordu. Kalıbını kaybeden karakterlerimizin sesleri ise tek bir şeyi anlatıyordu bizlere. Sadece diyorlardı...
Kendini bul.
Ateş'in belki de tek sorunu buydu. O kendisini bulmalıydı. Kaybettiği o asıl karakterini aklına kazımalıydı. Anılar yok olmamalı ve her bir tarafa dağılan yapboz parçalarını bir araya getirmeliydi. Onun sorunu geçmişiydi. Onun sorunu, boşlukta kaybolmaktı.
Gözlerim ekranda ki her bir satırda tek tek geziniyordu. Ateş, ertesi günlerde patronu olduğu şirketinde yoğun bir tempoya uymuştu. O sürekli işleri ile meşguldü ve bana eve alışmam için yeterince ilgi veriyordu. Eşyalarım gelmiş ve çoktan evde ki küçük yerimi sağlamıştım.
Ancak kendimi yetersiz hissediyordum. Son dönüşümünde ters etki yaparken bana dedikleri hala kulağımda yankı yapıyordu. Beni cennetine aldığın için teşekkür ederim. Ben cennette miydim yoksa cehennemde mi? Hayır. Burası cennet olamazdı. Burası tam da ateşler içinde ki o cehennemdi. Göz göre göre, cayır cayır yanıyorduk.
Gözlerimi her kapayışımda, aklımın en ücra köşesine yerleşmiş o kareler canlanıyordu. Karanlık yol ve farı yanan arabamız. Annemin çığlık sesleri ve babamın o çaresiz bakışları. Her şey bir anda olup bitiyor ve ben daha ne olduğunu kavrayamıyordum. Dilimin lal oluşunu kavrayamıyordum. Neden böyle kaldığımı ya da? İkilemdeydim.
Canım acıyordu.
Kafamı iki yana sallayarak kendime geldim. Gözlerim ekranda yazıları algılamaya çalışırken, aynı zamanda da düşünüyordum. Ateş'in hayatı nasıldı? Dışarıdan göründüğü gibi miydi? Hayır. Kimse dışarıdan göründüğü gibi değildi. Bunun kanıtı ise Ateş'ti. O çok farklı bir adamdı.
Kişilik özellikleri ise çok çeşitli toplumsal ve
kişisel ortamlarda sergilenen, kişinin kendisini ve
çevresini algılaması, ilişki kurma biçimi ve
düşünceleri ile ilgili bir yapıdır.
Kişilik özellikleri esneklikten yoksun ve
uyum bozucu, işlevsellikte belirgin bir bozulma ya da
öznel bir sıkıntıya neden oluyorsa kişilik bozuklukları düşünülebilir.
Bir kişilik bozukluğunun başlıca özelliği kişinin
kültürüne göre beklenenden önemli ölçüde
sapmalar gösteren süregiden bir iç yaşantı ve
davranış örüntüsüdür.
Bir kişilik bozukluğunun özellikleri genellikle
ergenlik ya da erken erişkinlik döneminde tanınabilir.
Kişilik bozuklukları birçok psikiyatrik
rahatsızlığın da oluşmasına zemin hazırlayabilmektedir.Gözlerim yazıları en ayrıntılı biçimde okuyordu. Ateş'in nasıl bu hale geldiğini ve nasıl bu durumdan kurtulabileceğini merak ediyordum. Bir çare bulup, onu bu azaptan kurtaracaktım. O bana bir el uzatmıştı ve bende elini tuttuğum o kişinin içinde ki asıl Ateş'i dışarı çıkaracaktım. Ona yardım edecektim.
Kişilik, elbette ki çok önemliydi. Kişilikler bizi belirlerdi. Çevremizde ki ölçümüzü sağlayan şeydi. Ancak anladığıma göre, bu uyum ve düzen bozulursa, kişilik de değişime uğruyordu. Ve bunu sağlayan da tamamen geçmişimizdi. Bizi kötü etkileyen o travmalar. Bunlar ise aşılması zorlaşan hastalıklar yaratıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL EHVENİŞER
Literatura FemininaSessizliğin esaretine mahkum kalmış bir kız, geçmişin sisli hayalleriyle mücadele ederken ona uzanan ilk yardım eline sımsıkı tutunacaktı. Kişiliklerinin kurbanı olan yaralı adam masumiyete hayran kalıp, sessizliğine ses olarak bütün ehvenişerlikle...