"Çığır açar çaresiz anların acıları."BÖLÜM YİRMİ BİR: SERZENİŞ
Yüreklerimizin temiz olması kadar hayatımız da en başından temizliğiyle devam etseydi çok farklı durumlarda bulunuyor olacaktık. İnsanlar masum doğar, masum ölmezdi. Eskisi kadar temiz olmadığımı hissediyordum sıklıkla. Aynaya baktığımda içimle dışımın bir olmadığını görüyorum. Hayatımın farklılaştığına şahit oluyorum. Buna Ateş, buna X büyük bir katkı sağlıyordu.
Hayata gözlerimi açtığım ilk an onu gördüğüm zamandı. Ateş kendisine cenneti yaşatıyor olduğumu söylüyor ancak ben neden cehennemde gibi hissediyordum? Neden mutlu olamıyordum? Daha doğrusu; neden mutsuzluğa karşı koyamıyordum?
İnsanlar kötüleşiyor ve duru su bile kiriyle bizi enfekte ediyordu. Pas, kir, kum ve dumanlar. Tüm berraklığından soyutlanmış bütün pislikler üzerimize hücum etmiş gibiydi çoğu zaman. Parmaklarımı defalarca teker teker saydım. İçeriye girip çıkan insanları inceledim ve işimin başında durdum. Artık çalışmıyor sadece ne yapacağımı kararlaştırmaya çalışıyordum.
Ateşten ayrı kalamayışım ayrı bir döngü yaratıyordu zihnimde. Merih Aleyeva...İşte bu kişi hala hayattaysa işler çığırından çıkacaktı. Kimse dur durak bilmeyecek ve nefeslerini kesecektim. Acının kaosa çevrilmesi böyle bir şeydi.
Pusat yanımda ki tabureye oturup,"Ateş yok mu?"diye sordu. Bakışları geldiğimden beri boş yanımı arıyordu. Son zamanlarda Ateşle ayrılmaz olmuştuk. Kendisi pek bir seviyordu beni.
"Sabahtan sonra onu görmedim. Şirkete uğramış olmalı." diyerek aklımda ki ilk düşünceyi ortaya saldım.
Avuçlarım arasında ki kristal bardağın içinde ki sıvıdan bir yudum alırken baktım ona. Uysal bakışları gözlerimde dolanmaya devam ediyordu. "Ateşle konuştunuz değil mi?"
"Neyi konuştuk?"
"Hastalığı hakkında."
Pusat'a kaşlarımı havaya kaldırıp nefesimi dışarı verirken baktım. Elleri bar tezgahında sürtünerek yanımıza gelen Cemre,"Konuşmuş olmalılar."dedi kısaca. "Alkın iyi anlaştıklarını anlatıyordu. Sorun yok gibi."
"İlk gece konuştuk." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Bardaktan buzların soğukluğunu hissedebiliyordum. "Sakindi. Benim yanımda çok daha iyi."
"Evet." demeyi ihmal etmedi Cemre. Sırıtıyordu Pusat gibi. "Zaten yan yana olduğunuzda ikiniz de bomba gibi oluyorsunuz. Gaz basılmış gibi davranıyorsunuz kızım!"
Güldüm. "Eksik kaldığım kısmı bulmuş gibi hissediyorum."
"Ateş'i dün gece barda telefonla konuşurken dinledim." diye itiraf etti Pusat. Kelimelerin devamını bekledim. "Birisiyle konuşuyordu ve oldukça ciddiydi. Duyduklarıma göre senin için bir terapist ya da psikiyatrist ayarlıyor. Sesine faydalı olacağını ve tekrar konuşabilmen için her şeyi yapacağını anlatıyordu. Bunun üzerine düşüyor oluşu beni mutlu etti."
Demek benim için doktor ayarlamıştı. Araya başka olaylar girmeseydi en başından bunu zaten planlıyordu ancak şimdi planlamış olmalıydı. Bunu biliyordum ve şimdi de bildiğim iyi olmuştu. Onu seviyorum.
"Benim bir görüşmem olacak." Bardakta ki buzları almadan sıvıyı bitirdiğinde bar tezgahına çarptım. Çantamı omzuma takarken ayağa kalktım ve Pusat karşıma sorgulayıcı bakışlarla çıktı. "Ne randevusu bu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL EHVENİŞER
ChickLitSessizliğin esaretine mahkum kalmış bir kız, geçmişin sisli hayalleriyle mücadele ederken ona uzanan ilk yardım eline sımsıkı tutunacaktı. Kişiliklerinin kurbanı olan yaralı adam masumiyete hayran kalıp, sessizliğine ses olarak bütün ehvenişerlikle...