Efekandan2

1.6K 155 85
                                    

Satır arası yorumlarınız bekliyorum ve tabi oy kutucuğuna basarsanız bu gariban sevinir.

Kalbim hala nasıl dayanıyordu bu olanlara. Ona da kızıyorum senin sevdiğin kadın çocuğun şuan canıyla cebelleşiyor ama sen hiçbir şey olmamış gibi hala nasıl atabiliyorsun diye. Nasıl bu kadar bencil olabiliyorsun. Gözlerimdeki yaşlar kurumuştu artık. Ellerime bakmaya korkuyordum çok kan vardı. Hemde olmaması gereken kişinin kanıydı bu.

Ölmesi gereken biri varsa o ben olmalıydım cansu değil. Onun suçu değil di, herşey benim suçumdu onu bu hayata sürükleyen bendim sanki çok bir bok muşum gibi birde kızı hamile bırakmıştım. Sen şu zamana kadar kimi koruyabilmişssin ki onları koruyacaktın. Neyine güvenipte hayatını birilerini aldın.

Başımı hastanenin soğuk duvarına yaslayıp gözlerimi kırpmadan kapıya bakmaya devam ettim. Yere oturmuş muhtaç bir çocuk gibi o kapının ardından meleklerimin sağ salim çıkmasını bekliyordum.

"Kızımmm" gelen bağırma sesiyle sağıma döndüm. Melek anne ve Ahmet baba ağlayarak buraya geliyolardı. Kafamı hemen eğip yere baktım. Yüzlerine bakacam yüzüm mü vardı. Karaktersiz şerefsizin tekiydim.

"Erdem kızım nerede, ne oldu benim kızıma" dayım onları sandalyeye oturtup yanlarına geçti

"Anlatıcam Ahmet abi ama önce cansunun ve bebeğin güzel haberini alalım"

Baygın gözlerimi etrafta gezdirdim nesli bir köşeye sinmiş ağlıyordu şuan herkes kendini suçluyordu kendini suçlayacak birşey arıyordu ama burada ki tek suçlu bendim.

Ekin kardeşini göğsüne yatırmış daha soğuk kanlı bir şekilde kapıya bakıyordu. Asya abla ağlamaktan bitap düşmüş selim ise hem özgürün dediklerinde hemde cansunun vurulmasından dolayı perişan bir haldeydi. Özgür ortalıkta görünmüyordu sadece ilk hastaneye geldiğimiz zaman görmüştüm ameliyata alındıktan sonra görmedim hiç.

Kolumla yüzümü silip pür dikkat önümde ki kapıya baktım. Saatlerdir o kapı açılmıyordu. Her saniye bana ömürlük gelirken o Allahın cezası kapı bir türlü açılmıyordu.

~~

Saatler birbirini kovalıyordu artık dakikaları saymayı bırakmıştım bir saat önce hemşire gelip hala ameliyatın devam ettiğini söylemiş ve gitmişti. Durumu hakkında kimseden bilgi alamıyorduk. Çıldırmamak için kendimi zor tutuyordum. Ne çocuğum ne karımın durumunu bir türlü öğrenemiyordum. Daha gidip gebertmem gereken bir herif vardı.

Ameliyathanenin kapısı açılınca hızla çöktüğüm yerden kalktım. Bu sefer çıkan hemşire değil doktordu. Kalbim korkuyla kasılmaya başlamıştı bile Allahım ne olur ikisine de birşey olmasın ne olur. Doktorun yüz ifadesinden iyi mi kötü mü anlamamıştım diğer herkes te benim gibi sormaya korkuyolardı. Sonunda ağzımı açıp konuştum

"Karım ve çocuğum nasıl" yaşıyor mu diye soramadım öldü mü diye soramadım. Sadece nasıllar işte.

"Eşinizin ameliyatını gerçekleştirdik ancak önemli olan ameliyat sonrası kritik saatler bunlar. Karamsar konuşmak istemiyorum ama durumu stabil" geriye doğru sendelememek için kendimi zor tuttum. Melek anne hıçkırığını eline ağzını kapatarak engel oldu

"B-bebeğim peki" Benim savunmasız meleğim peki.

Doktor gözlerini kaçırıp dayıma baktı. Ardında boğazını temizleyip bize döndü

"Bebek daha çok küçüktü Efekan bey. O kurşuna dayanması mümkün değildi. Maalesef hastaneye geldiğinizde çok geçti."

Ellerimi başımın arkasına yaslayıp geri geri gitmeye başladım. Kaybettim yine kaybettim. Tek suçu benim gibi şerefsiz bir babası olmasıydı. Yaşayamamasının tek suçu benim çocuğum olmasıydı.

Okuldaki KOCAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin