47. Bölüm
Alparslan silahını atıp teslim olduktan sonra Sefa ile Efe onu bir güzelce bağlayıp Can'ın mekanına götürürler. Can'ın mekanındaki bodrum katına indirerek kendisini sandalyeye bağlarlar. Can bodrum kata inmek için harekette bulunduğu sırada Kartal onu kolundan tutar.
Kartal: Usta unutma ki o kandırılmış birisi. Yaptığı her hareket ona bazı şeylerin yanlış anlatılması sonucu oldu.
Can: Eyvallah, Ustam. Biliyorum, sizleri durumdan haberdar ederim.
Der ve alt kata tek başına iner. Alparslan'ın karşısına geçip oturur. Can söze girmeden Alparslan söze girer.
Alparslan: Hiçbir şey söylemeyeceğimi zaten biliyorsunuz. Direkt kafama sıkın.
Can: Alparslan, sana zamanında eğer oğlum yaşasaydı senin yaşında olacağını söylemiştim. Hatırlarsın belki. Biz Mesut'a baskın yaptığımız sırada Buse size ait belgelerin bulunduğu yeri basmış. Bu belgelerin içerisinden çok gizli bir projeye ait uzun vadeli bir planı açığa çıkarmış.
Alparslan: Bunları bana neden anlatıyorsun ?
Can: Çünkü konu seninle ve benimle alakalı. Bu belgede proje sensin. Benim.
Alparslan, Can'ın söylediklerine anlam veremez. Pür dikkatle onu dinlemeye devam eder.
Can: İnanmazsan diye belgeyi elimizde tutuyoruz. Yıllar önce eşim Tuba beni sırtımdan vurarak kayıplara karıştı. Ondan bir erkek çocuğa sahiptim. Bana çocuğumuzun düştüğü yalanını söylemiş olsa da aslında Tuba, yeri geldiğinde beni öldürmesi için yanıma Fedailer tarafından yerleştirilmiş bir ajanmış. Fakat işler beklendiği gibi gitmemiş. Malum hemen hemen her filmde gördüğümüz gibi ajan hedefine aşık olmuş. Oğlumu benden alıp Tuba'yı tehdit ederek beni vurmasını sağladılar. Sonra uzun bir süre Tuba'yı görmedim. Ta ki Kartal onu İngiltere'de ölü bulana kadar. Demek o ki Alparslan. Sen aslında Tuba'yı tehdit ettikleri bana da öldü diye yalan söyledikleri o çocuksun. Sen benim evladımsın.
Alparslan son cümlenin etkisiyle gözleri dolar. İnanmak istemez başta. Can'ın kendisine yalan söylediğini düşünür. Can'nında sözleri tamamlanınca gözünden yaşlar akar. Alparslan'ın önündeki masaya bahsettiği belgeyi bırakarak onu orada yalnız bırakır. Alparslan önündeki belgeyi elleri bağlı olsa da gözleriyle didik didik incelediğin de söylenenlerin doğru olduğunu anlar. Can yukarı çıktığında ise onu orada Buse beklemektedir. Can'ın gözlerinin dolu olduğunu görünce hemen yanına yaklaşıp onu kolundan tutarak oturmasına yardımcı olur. Can koltuğa oturup bir eliyle gözlerini kapatır. Buse, Can'ın ağlaması bitene kadar tek kelime etmez. Can biraz daha kendini toparlayınca sorar;
Buse: Nasıl geçti ?
Can: Hüzünlü geçti. Kabullenebilmesi için zamana ihtiyacı var.
Buse: Senin kabullenmen için neye ihtiyacın var ?
Can: Onun kabullenmesine.
Buse: Sen bir çok şey kazandın ve güçlendin. Bu süreçte seni güçlendirecektir.
Can: Gerek Kartal olsun Gerekse Eren. Bizi kazandığımız savaşlar güçlendirmedi. Bizi kaybettiğimiz savaşlar güçlendirdi. Sevdiklerimizi kaybetmek bizi güçlendirdi. Yaralanmak bizi güçlendirdi. Kurduğumuz hayallerin yıkılışı bizi güçlendirdi. Kısacası bizi kazanmak değil kaybetmek güçlendirdi.
Buse: Evet, sanırım haklısın. İnsanları kaybetmek güçlendiriyor kazanmak değil.
O esnadan Efe içeri girer.
Efe: Abi kusura bakma bölüyorum ama Alparslan'ı ne yapalım ?
Can: Salın.
Bu söz üzerine Efe ve Buse şaşırır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
ActionBu kitap tamamen EDHO'dan esinlenerek üretilmiş hatta ve hatta EDHO yan sanayi bir kitap denebilir. Yazım yanlışlarına gerçek anlamda ayar olan herkesin uzak durması gereken bu kitap bir mafya hikayesini konu almaktadır. Ticaretin ön planda olduğu m...