Bu bölüm tüm Beşik Kertmesi okurlarına ithaf edilmiştir!
Bir disko topu gibi parlak elbiseleriyle ordan oraya dolaşan kalabalığı izliyor, hafiften kendini hissettirmeye başlayan sancılarımı, elimden geldiğince görmezden geliyordum.
Elimdeki çantayı masanın üzerine bırakıp ayağa kalktım. Ateş'in sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. "Güzelim, nereye?" Omzumu silkip üzerimi düzelttim. "Gelin odasına bakacağım." Başını sallayıp Samet abiyle konuşmaya devam etti.
Bir elimi karnımın altına sabitleyip koşuşturan çocuklara söylene söylene aralarından geçmeye çalıştım. "Gidip otursanıza annenizin yanına yahu! Benim oğlum koşuyor mu hiç?"
Zor zahmet akraba çocuğu engelini de geçtiğime göre görümcelik yapmak üzere gelin odasına girebilirim!
Yavaşça kapıyı tıklatıp hiç bir komut beklemeden içeri daldım. Aslı bana baygın gözlerle bakıp işine devam etti. "Madem paldır küldür gireceksin içeri," Yerinde doğruldu ve cümlesine devam etti. "Ne diye kapıyı çalıyorsun?" Yüzümü buruşturup ona hiç bir cevap vermeden bir köşeye oturdum. Gözlerimi Damla'nın üzerine dikip silik bir tebessümle iç çektim. Yüzündeki heyecan dolu mutluluk her şeye değerdi. "Abla," Dedi titreyen sesiyle. Gözlerime beklenti ile bakıyordu. "Çok heyecanlıyım ben."
Kıkırdayıp yerimden kalktım. Üzerindeki gelinlik bembeyaz tenini daha da aydınlatmış, kızıl saçlarını daha sevimli göstermişti. Gözlerindeki ışıltı her an düşüp bayılacakmış gibi hissettiğini gizleyemiyordu. Ellerini avuçlarımın arasına aldım. En içimden sızıp gelen o tebessümü yüzüme yaydım. "Her şey çok güzel oluyor." Dedim canımın acısını belli etmekten kaçınarak. Dudaklarımı ıslatıp devam ettim. "Heyecanının bugünü mahvetmesine izin verme sakın."
Başını küçük bir çocuk edasıyla salladı. İçimden bir kaç duygunun yeşerdiğini hissettim. "Damla," Gözlerimi dolduran yaşlar yine sevincimden kopup geliyordu. Neden ağladığımı anlamaya çalıştı. "Sen benim kardeşimsin. Seni hiç bir zaman Rüzgar'dan ayırmadım ben. Ne olursa olsun, ben senin ablanım." Diye mırıldandım yanağımdan süzülen göz yaşına inatla tebessüm eden dudaklarım arasından.
E hani görümceydik biz?!
Görümcelik umrumda bile değildi. Önemli olan mutluluktu. Onunda gözlerinin ıslandığını gördüğümde ellerimi omuzlarına götürdüm ve onu hızlıca kollarımın arasına aldım. Gözlerimi silip küçük bir kahkaha attım. "Hadi hadi ağlama! Makyajın akacak sonra, almayacağız seni." Kıkırtısını duyduğumda ona daha sıkı sarıldım. Bakışlarım Aslı'yla kesiştiğinde acıyla yutkunduğunu gördüm. İyi olmadığını anlamamak için kör olmak gerekirdi. Damla'dan ayrılmadan evvel yanağına küçük bir öpücük bırakıp bedenimi geri çektim. "Çok mutlu olun."
Göz yaşlarını dikkatli bir şekilde silip bir kez daha başını salladı. Yeniden aynaya dönüp bedenini süzmeye başladı. Sakin adımlarla Aslı'nın yanına gittim. Yüzüne oturttuğu zoraki tebessümüyle uzaklaşmak için bir hamle yaptı.
Elimi yavaşça koluna dolayıp kasığıma giren sancıyla buruşan yüzümü eski haline getirmeye çalıştım. Bunu başarmış mıydım bilmiyordum, zira küçük aralıklarla devam eden sancımın sonu pek iyi gözükmüyordu. Ürkek bakışlarla harelerini karnıma diktikten sonra yeniden gözlerime tırmandı.
"İyi misin?"
Değildim. Hemde hiç iyi değildim!
Başımı sağa sola sallayıp kolunu bırakmadan koltuğa oturdum. Ondan destek almasam yere yığılabilirdim.
Damla'da korkuyla bana doğru koşup bağırmaya başladı. "Abla! İyi misin?" Elimi kaldırıp susması için salladım. Ağrının birazdan geçeceğine inanmak istiyordum. Aslı elimi bırakıp kapıya doğru bir hamlede bulundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beşik Kertmesi
Teen FictionBen Su AYHAN. Dedem ve babamın beşik kertmesi adında bir saçmalığı yüzünden kardeş olarak bildiğim bir adamla evlenmek zorunda olan zavallı bir kız. ******** Ben Ateş KARAOĞLU. Ailemin, ben daha bebek iken evleneceğim kişiyi seçtiği, lakin o kızı ge...