Bu bölüm filizakir73 e ithaf edilmiştir!
~~~~~~~
SuAteş'in beni kucağına aldığı sahneden sonrasını hatırlamasam da kendimi çok yorgun hissediyordum. Sol omzumun üzerine isabet eden kurşun, bedenimden çok ruhuma zarar vermişti. Hissettiğim acıdan sonra öleceğimi düşünmüştüm lakin çok şükür yaşıyordum.
Normal odaya alınmam üzerine başıma toplanmış olan aileme, yorgun bir tebessüm bahşettim. Benim için ne kadar çok endişelendikleri yüzlerinden belli oluyordu.
Ateş'in yokluğunu fark ettiğimde, bakışlarımı hemen solumda duran Samet abiye çevirdim.
"Şimdi gelecek abiciğim, merak etme."
Elini saçlarımın üzerinde hissettiğimde gözlerimi kapatıp açmakla yetindim. O kadar yorgundum ki konuşmak bile bana çok zor geliyordu. Buna rağmen, annemin ellerimi tutup milyonlarca kez sorduğu 'nasılsın yavrum?' sorusuna bir kez daha yanıt verdim.
"İyiyim anne. "
Biraz çabalayıp gülümsedikten sonra annemde bana gülümsedi. Bana sarılmak için can attığını biliyordum. Ama maalesef yaram buna izin vermiyordu. Sol omzumun tamamı sargı ile kaplıydı. En ufak bir hareketimde dayanılmaz sancılar hissetmeme rağmen, üstesinden gelmeyi başarıyordum.
"Çok korktum kuzum... Ama iyisin çok şükür."
Annem elini yüzüme koyup okşadığında, ifadesizliğimi bozup bir kez daha gülümsedim. Annemin eli yüzümden karnıma indiğinde, bu hareketine anlam veremesem de, umursamadım.
"Abla? "
Bakışlarımı, içeri girdiğinden beri tek kelime etmemiş olan, Rüzgar'a çevirdim. Bana hala endişeli gözlerle bakıyordu. Tatmin olmak için, benden bir atak beklediğine emindim.
" Merak etme, iyiyim... Yorgunum biraz, o kadar. "
Başını sakince salladıktan sonra yanıma oturdu. Boşta kalan elimi de o sıkıca kavradıktan sonra, kuru bir öpücük bıraktı. İçimde sıcak bir duygu peydah olduğunda, Toprak'ın söylemek için can attığı bir şeyler olduğu oldukça belli oluyordu. Ona bakıp göz kırptığımda, bana mahcup bir bakış attıktan sonra üstündeki hayali tozları silkeleyip annemin arkasına oturdu.
"Abla, "
Merakla ne diyeceğini beklerken, odada yükselen sesler ve uyarıcı bakışlarla susmak zorunda kaldı.
" Ne oldu? "
Cevapsız kaldığımda daha da meraklandım. Ne oluyor yahu!
Kapının sesini duyduğumda, göremesem de Ateş'in geldiğini biliyordum. Eminliğimin sebebi ise ondan önce gelen kokusuydu. Görüş açıma girdiğinde kalabalığa baktıktan sonra gözlerimizin kavuşmasına izin verdi. Üzerini değiştirmiş, beyaz gömleğinin yerine siyah olanı giymişti. Saçları dağınık, gözleri kırmızımsı yorgunluğunu koruyordu. Yüzü ifadesiz kalırken, yavaş adımlarla Samet abinin yanına geçti ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Bu dikkatimi çektiğinde, kaşlarımı çatarak konuştukları şeyi duymaya çalıştım. Sonuç;tabii ki duyamadım!
Merak ettiğimi anladığında, gözlerime derin bir bakış attı. Ardından elini enseme yerleştirip saçlarımın arasına kuru bir öpücük kondurdu.Babamın öfkeli bakışları onu rahat bırakmıyordu. Sanırım kaçırılmamdan onu sorumlu tutuyordu.
"Anne, "
Annemin gözlerine baktı. Cümlesini devam ettirmesine gerek kalmadan annem başını anlayışla salladı ve ayağa kalktı.
" Biz dışarı çıkalım. Konuşacaklarınız vardır. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beşik Kertmesi
Teen FictionBen Su AYHAN. Dedem ve babamın beşik kertmesi adında bir saçmalığı yüzünden kardeş olarak bildiğim bir adamla evlenmek zorunda olan zavallı bir kız. ******** Ben Ateş KARAOĞLU. Ailemin, ben daha bebek iken evleneceğim kişiyi seçtiği, lakin o kızı ge...