Nil...

287 41 20
                                    


  Parmakları Pera'nın saçlarından gezinirken odaya saçılan oyuncakları, boya kalemlerini, kitapları ve hediye paketlerini toplayan Aylin'i izliyordu Nil. Saat henüz on bir bile değildi. Dedesi ve babaannesi bir saat önce sokağın başlarındaki evlerine geçmişlerdi bile. Muhtemelen Pera ve kendisinin bugünkü enerjisi onları yormuştu. Pera ise ikisinden daha fazla dayansa bile on dakika önce o da yorgunluğuna ve uykusuna yenilmişti. Birlikte ortaya saçtıkları onlarca oyuncak, kitap, kalem ve Nil'in getirdiği hediyelerin paketleri annesi tarafından toplanıyorken, o Nil'in okuduğu kitabın daha üçüncü sayfasında uyuya kalmıştı.

"Giderken derneğe götüresin diye bir yığın şey seçmemiz gerekecek." diye yakındı Aylin, Nil yatağın ucunda oturduğu yerden kalkerken. Sesi bir fısıltıyı geçmiyordu ancak sevgisini sistemle kapatmaya çalıştığı hemen anlaşılıyordu.

"Altı üstü birkaç parça oyuncak, birkaç kıyafet Aylin abartma." diye karşı çıktı Nil eğilip oğlanın saçlarına bir öpücük bırakırken. "Hem asla şımarmasına izin vermiyorsun ki. Aman bir şey ikiden fazla olmasın." diye devam etti Nil. Odadan çıkmak için kapının eşiğinde kendisini bekleyen kadına bakarken, ikisi de doğru olanın bu olduğunu biliyordu aslında. Çocukların sonsuz imkanlar ile değil sonsuz bir sevgi ile büyütülmesi gerektiğine inanıyordu Nil ama işte Pera'nın seveceğini düşündüğü bir şey görünce de almadan edemiyordu.

"Her şeye sahip olabileceğini düşünecek." dedi Aylin, Nil yanından geçip hole çıkarken.

Kısa bir an es verdi Nil. Pek de uzun sayılmayacak holü geçip genişçe salona varmalarına yetecek kadar bir süreydi. "Vefa burada olsaydı yanıldığını söylerdi." dedi kendisini şöminenin yanında kalan berjere bırakırken. "Bence haklı da olurdu. İnan bana Aylin, dünya üzerindeki tüm oyuncakları onun ayaklarına döksek bile Pera'ya her şeye sahip olabileceğini düşündüremeyiz."

Buruk bir gülümseme gelip oturdu Aylin'in dudaklarına. Üzerinden seneler geçmiş olması bile Atakan'ın bahsi her geçtiğinde gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. "Kime ne anlatıyorum ki?" diye sordu kendisini Nil'in karşısındaki koltuğa bırakırken. Sanki Nil olayın özünü anlamıyormuş gibi bir yılgınlık vardı sesinde ama her iki kadın da bunun ağlamamak için geliştirilmiş bir savunma mekanizması olduğunu biliyordu. "Atakan'ın kız kardeşlerisiniz sonuçta. Daha hamileliğimin ikinci ayında aldığı oyuncaklarla beş çocuk büyürdü."

En azından bir fotoğrafları olmalıydı diye düşündü Nil. Atakan abisi bir kez görmeliydi Pera'yı. Oğluna anılardan ve elinin değdiği oyuncaklardan çok daha fazlasını verebilmeliydi. O kadar genç bir yaşta ölmemeliydi. Kimse o kadar genç ölmemeliydi. "Ama napalım Aylin?" diye sordu çatlayan bir ses ve yaşlarla dolmuş gözlerle ne kadar neşeli görünebiliyorsa o kadar neşeli görünerek. "O kadar güzel şeyler var ki insanın her gördüğünü alası geliyor."

Onaylamazca başını salladı Aylin. Göz bebeklerine hücum eden yaşlarla baş edebilmek konusunda Nil'den daha iyiydi zira ona her baktığında Atakan'ı hatırladığı bir oğlu vardı ve tam da bu sebeple ağlayamazdı. Pera ona bakarken olmazdı. Pera içeride uyurken olmazdı. Pera varken olmazdı.

"Eee seni buraya hangi rüzgar attı onu anlat asıl." dedi duygusallıklarından biraz arınmaya çalışırken merakla. Zaten gündüz, Pera okuldayken eskilerden yeterince konuşmuşlardı. Aylin'in hamileliğini saklamak için gösterdiği çaba, oğluyla hayatının geri kalanını geçirmek için gösterdiği huzurlu bir yer arama çabası, bir yandan taşıdığı korkular, yalnızlıkla baş edebilir miyim şüphesi...Öyle bir anda Ayvalık'a gelmeyi önermişti Nil, kendi çocukluğunun geçtiği bu güzel ilçeyi Pera'ya da ev yapmayı başarmıştı da. Utku ve Nil ayarlamıştı her şeyi. Sadece bir haftada Nil'in babaannesi ve dedesinden yalnızca elli metre ötedeki bu eve taşınmıştı Aylin. Aylarca bu evden çıkmamışlardı da. Vefa'yı hayatta tutma mücadeleleri ve Aylin'i yalnız bırakmama gayretleri arasında mekik dokuyup durmuşlardı. Müjde Teyze, Utku, Nil, Seçkin ve tabii ki artık kendi dedesi ve babaannesinden de öte olan Ahmet Dede ve Ayşe Babaanne...Bir saniye bile yalnız bırakmamışlardı Aylin'i. Pera ilk ateşlendiğinde, ilk diş çıkardığında, ilk adımlarını attığında ve böylece uzayıp giden bir liste boyunca... Hiç yalnız bırakmamışlardı onları, Pera eksik bir çocuk olarak büyümesin diye o kadar fedakarlık yapmışlardı ki dürüst olursa Aylin bile şaşırmıştı.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin