Ballarım!! Valla 300k olmuşuz. Hepsi sizin sayenizde. ❤🥰
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın da daha da çoğalalım.🥰
Keyifli okumalar~
----------
"Sen benim cennetimsin."
◇
Ve adam ikinci kez sevdiği kadın için ağladı.
----------Düşündüğüm tek şey, geleceğim...
Ben artık tek kişi değilim, tek kendimi düşünemem, tek kendimi koruyamam. Benim yanımda aşık olduğum adam vardı. O adam benim geleceğim, zihnimdeki tek gerçeğim. Onsuzluğun bir hiçlik olduğunu çok net anlamıştım. Hiçlik, kaybolmaktan korkuğum bir şey değildi, yanımda Alaz olursa eğer o hiçlikte yaşamayı bile kabul edebilirim, çünkü o hiçliğin aşkımız sayesinde varlık olacağına inanacak kadar deliydim.
Şimdi, zamanımı düşünüyorum.
Bir kez daha ikimizin ölmeyip, hala yaşadığı bu zamanı. Aşkımızın tek taraflı kalmadığı bu zamanı. Bakıyorum da, ben hala yaşama tutunmuş bir kaçık olarak hayatıma devam edeceğim. Çünkü buna ihtiyaçları vardı. Nazik ve naif olmayı seçebilirdim fakat bu beni daha güçlü yapmazdı. Benim deli olmam gerekiyordu. İçimde yatan deli tarafın ayağa kalkıp ortalığı dağıtmaya ihtiyacı vardı.
Ben bir kadındım. Bu yüzden çok tehlikeliyim.
Yeni bir ben, kulağa hiç de kötü gelmiyordu. Sevdiğim adamı kaybedecek olmamın acısını, bize o acıyı vermeye çalışacak kötülüklerin burunlarından getirerek, kazıyarak çıkaracaktım.
Peki hazır mıyım?
Sonuna kadar!
Ben bunu başarır mıydım?
Sormak bile canımı sıkıyor. Başaracağıma inanmasam, Alaz yanımda olmazdı.
"O zaman haritayı bir daha gözden geçirelim." Dedim ellerimi masaya koyarak. Masada oturmuş kişilere kısa bir göz teması kurduğumda dikkatimi dağıtmadan elimi masanın üstünde bulanan haritanın üstüne koydum.
"Burası," dedim işaret parmağım ile Medin Krallığında bulunan nehiri gösterirken. "Yalvaç'ın olduğu yer diyelim. Peki, neye dayanarak bunu söyledin?" Dedim gözlerimi şahin edası ile kahine odaklarken. Uskal Krallığındaki kahini bir süreliğine burada misafir ediyorduk. Sebebi ise Ranga denilen o adamın Yalvaç'ı o kargaşada kaçırması ve kahinin de bunu gören tek kişi olması.
Cevabını beklerken, gerilen sırtına ve kaçan gözlere dikkat kesiliyorum. Bir şeyler saklıyor gibiydi. Yanına doğru ilerlemeye başladığımda Alaz'ın üstümde olan bakışını umursamıyorum. Herkes ne yapacağımı beklerken adamın iyice gerilediğini gördüm. Bu belkide iyiydi.
"Onu bir türlü konuşturamadık." Diyen Bars'ı anında destekleme kararı aldım. Konuşmaması, bir şeyler bildiğini ama korktuğunu haykırıyordu resmen.
"Konuşmasına gerek var mı ki?" Dedim Meyra'ya bakarak. Meyra, sanki bu anı bekliyormuş gibi gülümsedi. Oldukça rahat görünen fakat rahatsızlık ile dolu olan sandalyeden kalkarken, "Sonunda
sıram geldi." Dedi."Elis," Kral Barbaros'un sesi ile ona döndüm. "Evet?" Bir süre durdu ve sandalyesinde dik bir konum elde etti.
"Min'e Uskal Krallığını yönetmesi için nasıl güvendin? Kutay'a olan şeyi gördü, bize sadık kalabileceğine inanıyor musun?" Kral Barbaros kendi açısından oldukça haklıydı. Hangi bir baba oğlu ölmekten beter edildiği halde bize sadık kalabilir? Doğruydu ama kaçırdığı bir konu vardı. Gözlerim Barın'ın sırıtan suratına değdiğinde, elimi ona uzattım. "Barın'ın oldukça yardımı oldu. Peki, Kral Barbaros," Alaz'ın yüzündeki o ifade gözlerimden kaçmadı. "Siz oğlunuzun gücünü kullandınız mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİRİN GELİNİ
Teen FictionGenç adam, kendisine mühürlediği kızın yanına doğru ilerledi. Kızın kendisine özel kokusu burnuna dolduğunda istemsizce gülümseme yayıldı dudaklarına. Yavaşça yatağına oturdu. Onu uyandırmak istemezdi.. Yüzüne gelen küçük bir saç tutamını parmakları...