Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Sizi fazla tutmayayım.
Keyifli okumalar~
----------
'Beklemek ölmek gibidir.'
----------Gül kokuları burnuma dolduğunda etrafıma bakındım. Kırmızı güller geçebileceğim bir yolun etrafında boylu boyunca dallarında ayrı bir güzellikte duruyordu. Nerede olduğumu bilmiyorum fakat ayın aydınlattığı kadar şu an güllerin arasında yürümekten başka çarem yoktu. Kokuları burnuma öyle bir doluyordu ki sarhoş olmamak elde değildi. Yavaş adımlarla yürümeye başladığımda rüzgârın dallara vurup çıkardığı ses sanki kulağıma melodi gibi geliyodu. Bedenime her vurduğunda içimi bir hoşluk kaplıyor, bu da daha hızlı yürümeme vesile oluyordu.
Yürümeye devem ettikçe karşımda bir beden gördüm. Tanıdıktı. Annemdi. Buradaydı. Ona ulaşabilmek için koşmaya başladığımda tam karşısına gelmiştim bir şeye çarpmam ile geriye savrulup yere düştüm. Annem yüzündeki gülümser bir ifade ile bana baktığında hemen ayağa kalktım ve ona dokunmak için elimi uzattım. Elim ona ulaşamayınca kaşlarımı çattım.
Bu görünmez bir bariyerdi.
Üzgünce başımı eğdim. Bariyeri yıkmak için bir şey yok muydu? Gözlerim bir umutla etrafta gezindiğinde bir şey bulamayınca içimden hiç gitmeyen hüzün yine alevlenmeye başlamıştı. Annemin gözlerinin içine baktığımda içimden gelen ağlama duygusunu bastırdım. "Çok yalnız hissediyorum anne. Seni özledim." Annem gözlerini kapatıp elini uzattığında elime değmedi ama hanki elimiz birleşmiş gibiydi. Aramızdaki tek engel bu boktan görünmez bariyerdi.
Bedeni bir toz bulutu haline gelip yok olmaya başladığında gözümden bir damla yaş yerle buluştu. Gitme anne.
Bedeni tamamen yok olduğunda elim boşluğa düştü. Bariyer kalkmıştı. Kalması için gitmesi mi gerekiyordu yani? Gittin anne. Bu sefer karşıda babamı gördüğümde tekrardan koşturmaya başladım. Iki elini de bariyere yaslamıştı. Yine sevdiğime kavuşmama izin vermiyordu. Yavaş adımlarla ilerleyip ben de ellerimi bariyere koydum. Bana gülümsediğinde sadece yüzüne baktım. Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. "Seni görmek güzel baba. Seni de özledim." Dediğimde alnımı bariyere yasladım. Babamın bana güç verdiğini hissediyordum. Zaten bakışları da 'sana güveniyorum sen her şeyi başarırsın' der gibiydi. Her zaman yanımda olan babamı da özlüyorum. Her yaralandığımda yaralarımı saran, beni eğlendiren, kollarında rahat ve güvende olduğum babamı da özlemiştim. Başımı geri çektiğimde onun da yok olduğunu gördüm. Bir damla da onun için aktığında elimle yüzümü sildim. Niye bir damla? Kana kana ağlamak istiyordum halbuki. Babam da gittiğinde bariyer yine kalmıştı. Başımı eğdim ve gözlerim güllere takıldı. Kırmızı can alıcı güzellikte olan güllere. Onlara doğru ilerleyip bir tanesine elimi değdirdim. O yalnız değildi. Yürümeye tekrardan başladığımda gördüğüm beden ile ayaklarım benden habersiz koşmaya başladı. Delfin güzel saçlarını geriye doğru attırdı ve beni özlediğini belli edercesine gülümsedi. Niye konuşmuyosunuz? Niye size sarılamıyorum? Delfin öylece bana baktığında kollarını açtı ve sarılırcasına bariyere yaklaştı. Gülümseyip aynı şeyi bende yaptım. "Seni yalnız bıraktığım için özür dilerim." Dediğimde o bir damla yaş bariyere değdiğinde yavaş bir şekilde aşağıya doğru inmeye başladı. Kendimi geriye çektiğimde onun da çekildiğini gördüm. Elini dudaklarına doğru götürüp bana doğru uzattı. Sonra o da toz olup havaya karıştı. Bariyer de olan gözyaşım sanki gözümden inmiş gibi yere çakıldığında buruk bir gülümseme bahşettim. Üzgünce başımı kaldırdığımda onu gördüm. Parıldayarak bana bakan kehribarları..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİRİN GELİNİ
Teen FictionGenç adam, kendisine mühürlediği kızın yanına doğru ilerledi. Kızın kendisine özel kokusu burnuna dolduğunda istemsizce gülümseme yayıldı dudaklarına. Yavaşça yatağına oturdu. Onu uyandırmak istemezdi.. Yüzüne gelen küçük bir saç tutamını parmakları...