Selammm...
Nasılsınız? Ben iyiyim. Her neyse...
Bu arada,
Satır arası yorumlarını yapmanızı istiyorum çünkü gerçekten okuması çok eğlenceli.
Keyifli okumalar...
-----------
Mührün en güzeli olabilirdi, öğrendiğinde.
-----------Okulun tuttuğu salona geldiğimizde kapıda matematik öğretmenimi etrafa endişeli bir şekilde bakarken gördük. Arabayı yakın bir yere park eden Kutay hızlıca inip aynı anda bizim kapılarımızı açmıştı. Bu adam centilmendi. Gülümseyerek arabadan indim ve matematik hocamın kızgın bir boğa gibi bizi ikiye bölmeye geldiğini gördüğümde korkudan yutkundum ve arkama dönüp koşmak için hazırladım. Daha adım atamadan koluma yapışan Delfin bana gülümseyerek bakıyordu. Ben de ona gülümseyerek baktığımda en sevdiğim hocama döndüm.
Aslında Delfin bana gülümseyerek baktığında 'Tek ben mi geç kaldım? Kaçarsan ağzına sıçarım senin!' diyerekten koluma yapışmıştı. Tabi ben de 'En azından şansımı denedim. Sen de kaçmaya çalışsaydın. Senin yüzünden öleceğim.' gülümsemesi atarken hocayla dönmüştüm.
Göz göze geldiğim canım hocama kocaman gülümseyip bir adım geriye gittim ve Delfin'ı ön plana çıkardım.
"Oo hocam siz de mi geç kaldınız?" Ne var yani aslında herkesten önce buraya geleceksek ve görevli olarak seçildiğimiz halde geç kaldıysak.
"Neden herkesten önce gelmek yerine herkesten sonra geldiğinizi açıklamak için beş saniyeniz var." Herkesin üstüne basa basa söylediği cümle ile birlikte derin bir nefes aldım. Ya gerçekler ya da kızgın boğa! Delfin'in konuşmasına izin vermemek için bir adım öne çıktım. Haydi göreyim seni Elis!
"Anlatıyorum hocam. Biz Kutay'ı beklerken, yani bunu birden önümüze bir dallama çıktı. Ee tabi Delfin korkuyor. Kutay yok. Ben dedim hayırdır lan sen, o da bana laf attı. Sonra sen uç, duvara çarp böyle sinek gibi."
"Nasıl yani sen mi yaptın onu?
"Hayır tabiki hocam. Oradan başka bir adam çıktı böyle yapıştı boğazına bir baktım adamın ayakları yere değmiyor. Önce dedim herhalde boyu kısa, değilmiş. Delfin çığlık çığlığa, ben şokta, adam da zaten ölüm yolunda." Hocanın heyecanla ve merakla anlattığım şeyi dinlerken olayları çarpıtarak gerçekleri anlatıyordum. Ne var sonuçta gerçek yani.
"Sonra adam yere düştü. Bizi kurtaran o adamda bize doğru döndü. Bir baktım gözleri kıpkırmızı. Bize doğru yürümeye başladığında adamın vampir olduğunu daha yeni fark ettim. Neyseki adam bize zarar vermedi. Geçti gitti. Herhalde vampirin de iyisine denk geldik." Hoca sonlara doğru kaşlarını çattığında gülümseyerek bakmaya devam ettim.
"Benimle dalga mı geçiyorsun sen!" Diye bağırdığında dudaklarımı birbirine bastırdım. Hay dilime!
"Çabuk içeri geçin hemen!" Delfin'den kolumu kurtarıp onlara bakmadan hızlı adımlarla yürümeye başladığımda tam girişe gelmiştim ki kolumdan tutulup durduruldum. Kutay kaşlarını çatmış sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Yine ne yaptım acaba?
"Anlattığın o adam biraz önceki adam mıydı?" Sinirle sorduğu soru karşısında kolumu kurtarıp ben de kaşlarımı çattım. Hayır yani ne yapacaktı o adam ya da değil.
"Noldu niye sordun?" Bana biraz daha yaklaşıp derin bir nefes çekti. Kaşları daha fazla gözlerinin üstüne kapandığında sadece bakmakla yetindim. Neye bu kadar sinirlenmişti. Kötü mü kokuyorum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİRİN GELİNİ
Novela JuvenilGenç adam, kendisine mühürlediği kızın yanına doğru ilerledi. Kızın kendisine özel kokusu burnuna dolduğunda istemsizce gülümseme yayıldı dudaklarına. Yavaşça yatağına oturdu. Onu uyandırmak istemezdi.. Yüzüne gelen küçük bir saç tutamını parmakları...