Merhaba ballarım...Hemen başlayın okumaya, tutmayayım ben sizi.
Keyifli okumalar~
----------
Kendini kaybetmek...
----------Nefes alış verişlerim hızlanmaya başladığında ağladığımın yeni farkına varmıştım. Kabul etmek istemiyorum. Görmemiş olmayı istedim. Meyra'nın yanında kalsaydım keşke. Böylece bir şeyleri bölmüş olmazdım. Bir şey de, konuş. Konuş da inanayım Alaz. Kararsızlık beni bitirmeden ne dersen kabulüm olsun.
Hayır Elis! Erken yargılama. Sorup soruştur be kızım. Güven ona.
Ellerimi yüzüme götürüp gözyaşlarımı temizledim. Derin bir nefes aldığımda ikisine iyice baktım. Alaz ne yapacağını bilemez bir halde bana bakarken aslında içinden bana bir şey yapmadım der gibi yalvardığını biliyordum. Mila ise halinden memnunmuş gibi gülüyordu. Kafam karışmıştı fakat ben Alaz'a inanmayı seçiyorum. Eğer Mila'nın karakter yoksunu olduğunu bilmeseydim ağlayarak buradan uzaklaşırdım fakat daha dün bana bir seçim yap diyen bir kızı bu halde görmem beni şaşırtmamalıydı.
Başımı dikleştirdim. Içime dolan öfke ile gözlerimi hızlıca etrafta gezdirdim. Buraya kadardı. Sabrımın sınırlarını zorlamayı geçmişti. Bildiğin içinde yüzüyordu. Ama atladığı bir şey vardı. Ne kadar iyi yüzme biliyosa bilsin benim okyanusumdaydı ve onu o dalgalara gömerdim ben.
Gözlerim bir sandalyeye takıldığında dudaklarımı ıslattım ve bir hırşımla sandalyeyi başından sıkıca kavradığımda havaya kaldırdım ve yere çarptım. Içimde başka bir gücün kırıntıları var gibiydi. Sandalye beklediğim gibi parçalara ayrıldığında ayak kısmının kırılan tarafından en sivri olanını aldım.
Ikisi de ne yapacağımı anlamamış gibi bana bakarlerken kapıyı hızlıca ittirdim ve çarparak kapanmasını sağladım. Son olarak da kilitlendiğimde gülümsedim. Fakat gülüşümün psikopatça göründüğünden emindim. Nefret, öfke daha bir çok kötü duygu içimde kol gezerken elimdeki kazığı sıktım. Hızlıca Mila'ya doğru ilerledim. Alaz'ı göğsünden yana doğru ittirdiğimde Mila'nın eğlenir ifadesinin yok olduğunu görmüştüm. Tam karşınında durduğumda gözlerimin sinirden büyüdüğünü ve kaslarımın gerildiğini anladım.
"Çok yanlış kadına bulaştın!"
Kazığı ani bir hızla kaldırıp sapladığımda Mila'nın acı dolu çığlığı yankılandı. Bundan zevk alırcasına gülümsediğimde kazığı döndürerek daha da derine ittidim. Gözlerimi gözlerinden çekmeden sinirden titreyen ellerimi çektim üstünden. Yere sırt üstü düştüğünde başımı yukarıya kaldırıp nefes verdim. Ayağımı kazığın üstüne koydum ve bastırdım.
"Seni çok uyardım Mila! Fakat şanslısın en azından seni cehenneme göndermedim."
Kazığı bilerek iki göğsünün tam ortasına saplamıştım. Ne olursa olsun bir katil olamazdım. Kendimi çok fazla kaybetmediğim sürece tabiki. Mila'nın ağzından çıkan kan üstüme geldiğinde ayağımı çektim ve Alaz'a döndüm. Donmuş bir şekilde bana bakıyordu. Benden böyle bir şey beklemediği açıktı. Haklıydı ben de bir kaç dakika öncesine kadar kendimden böyle bir şey beklemezdim. Bakışları benden Mila'ya döndüğünde aniden tekrardan bana döndü. Olmuştu bir kere, yapacak bir şeyim yoktu. Kötülüğe uymuş olabilirdim fakat o kız bunu çoktan haketmişti bile. Bana doğru geldiğinde gözlerim dudaklarındaki kırmızı ruj lekesine takıldı. Sinirle bir nefes aldığımda kaşlarımı çattım.
"Öptü mü seni!" Dediğimde hızlıca makyaj masasına gidip üstünden ıslak mendil alıp yanına geldim. Elimdeki ıslak mendili dudaklarına götürüp sertçe çıkarmaya başladığımda bana sadece öylesine baktığını gördüm. Gözlerinden bir şey anlaşılmıyordu. Bunu yaptığım için bana kızacak mıydı? Kızamaz, buna hakkı yok! Sonuçta ölmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİRİN GELİNİ
Novela JuvenilGenç adam, kendisine mühürlediği kızın yanına doğru ilerledi. Kızın kendisine özel kokusu burnuna dolduğunda istemsizce gülümseme yayıldı dudaklarına. Yavaşça yatağına oturdu. Onu uyandırmak istemezdi.. Yüzüne gelen küçük bir saç tutamını parmakları...