Medya:
Mührün SembolüSatır arası yorum yaparsanız sevinirim.
Keyifli okumalar..
--------------
"Benim karanlık hayatımı aydınlatan tek şeysin."
--------------< >
Ranga yavaş adımlarla parmaklıklara doğru gitti. Yüzünde memnun bir ifade ile birlikte bir süre boyunca yerde hareketsiz yatan çocuğa baktı. Kıyafetleri yırtılmış ve kana bulanmış bir şekildeydi.
Elindeki kan torbasına bir bakış attı. Ağzına doğru götürdü. Dişleri uzamaya başlayınca bakışlarını çocuğa çevirdi. Torbaya dişiyle bir çizik attı. Bir kan damlası yerle buluştuğunda sessiz olan hapishanede bir yankılanma yaşandı.
Ranga bakışlarını yerdeki kan damlasına çevirdi. Ardı ardına düşen damlalar rahatsız edici bir ses ile devam ediyor ve yoğun kan kokusu orayı ele geçirmeye çalışıyordu.
Kehribar gözlerini bir kartal misali damlayan kana odaklayan Alaz günlerdir aç olmanın verdiği açlıkla hızlıca parmaklıklara ulaştı. Iki eli sıkıca parmaklıklara dolandı.
"Çok mu açsın küçük?" Ranga alay dolu sözlerini Alaz'a çevirdiği bakışlarla birlikte dudağının bir kenarı yukarıya doğru kalktı.
Alaz gözlerini kıstı. Parmaklıklardan en uzak köşeye gitti ve oraya oturdu.
"Büyüdüğümde seni öldüreceğim ve emin ol bana yalvaracaksın. Ölmemek için!" Ranga kendisini tehdit eden çocuğa baktı. İçinde ona karşı bir korku vardı ve onu bu yaştayken öldüremez ise ileride ona çok ayak bağı olacaktı.
Hala damlamaya devam eden kan Alaz'ın sabrını sınıyordu ama amcasına yenildiğini göstermemek için sanki o kan burada yokmuş gibi davranıyordu. Sanki kokusunu hiç solumuyormuş gibi.
Aslında başarıyordu. Ranga bundan etkilenmediğini gördüğü her saniye daha da sinirleniyordu. Ama Alaz gibi saklamayı beceremiyordu. Sinirini Alaz net bir şekilde görüp bitkin bedenini canlandırmaya çalışıyordu. Kalbinin kurumaya başladığını ise hissedebiliyordu.
"Büyüklerine saygılı ol Alaz. Annen sana hiç öğretmedi mi? Ah doğru annen seninle ilgilenmiyordu değil mi?" Ranga Alaz'ı annesiyle vurduğunda Alaz bir süre cevap veremedi. Annesi her zaman altınları,mücevherleri ve parıltılı olan şeyleri severdi. Bir de kendini.
Ranga cevap veremeyen Alaz'a küçümseyici bir bakış attı ve konuşmasına devam etti. "Annen seni istediği için değil. Zorunda olduğu için dünyaya getirdi. Çünkü bu şekilde Kraliçe olabilirdi. Bunu biliyorsun değil mi Alaz?"
"Vampirler hızlı büyür amca." Alaz sinirli çıkan sesini kontrol etmeye çalıştığında Ranga dikkatlice onu dinlemeye başlamıştı. "Ve emin ol ben de büyüyeceğim ve senin gibi olan hiçbir vampiri bu dünyada barındırmayacağım. En azından piçler azalır bu dünyada." Ranga kahakaha atınca Alaz keskin bakışlarını ona çevirdi.
Ranga elindeki kanı parmaklıkların içine attı ve "Sen beni öldürmeden önce, benim seni öldüreceğime emin olabilirsin. Ama şimdi değil kanı iç ve bir süre daha idare et."
Alaz yavaşça yerinden kalktı ve kana doğru ilerledi. Elleriyle kan torbasını tuttu. Dudaklarına doğru götürdü. Ranga kollarını birbirine bağladı ve Alaz'ın kana susamış yüzüne baktı. Zafer gülümsemesi yüzünde iken suratına çarpan kan ile bir adım geriye gitti. Kan torbası da ardından yüzüne çarptığında Alaz keyifli yüz ifadesi ile karşılaştı. Ayrıca Alaz'ın gözleri değişik bir ifadeye bürünmüştü. Ama öfke ve nefret ön plandaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİRİN GELİNİ
Novela JuvenilGenç adam, kendisine mühürlediği kızın yanına doğru ilerledi. Kızın kendisine özel kokusu burnuna dolduğunda istemsizce gülümseme yayıldı dudaklarına. Yavaşça yatağına oturdu. Onu uyandırmak istemezdi.. Yüzüne gelen küçük bir saç tutamını parmakları...