Lütfen yorum yapmadan geçmeyin... Düşünceleriniz her şeyden daha önemli.
Keyifli okumalar~
----------
"Burada olmaz ki, bırakmazsın sen beni."
----------Yapamam ben onu bırakamam. Onsuz geçen her bir gün ölüm olur bana. Onu göremediğim her gün acılar içinde kalırım. Ay parçam neden bunu benden istiyorlar? Neden her türlü seni kaybetmek zorundayım. Ben bunu istemiyorum. Mutlu ve huzurlu bir yuva istiyorum. Seninle sonsuzluğu keşfetmek yorulduğumuz ilk yere evimizi kurmak istiyorum. Kader bize engel olmak için her yolu denerken ona nasıl karşı geleceğimi artık bilemiyorum. Ölüm olmasın istedikçe ölümler kapımı çalıyordu. Ne yapacağım ay parçam?
Ucunda ölüm olsun ya da olamasın ben her türlü sensizlik içinde eriyip sonunda yok olacağım. Haykırmak istiyorum, Alaz'ın kollarında kan kana ağlamak, onu bırakmayacağımı söylemek istiyorum. Söyleyemem, artık söyleyemem.
Kulağımda uğuldayan sesler beni yavaş yavaş bıraktığında bedenimin halsiz olduğunu, hareket bile edemediğimi fark etmiştim. Kollarımdan tutup beni çeken eller ile kendimi birden Alaz'ın göğsünde bulmuştum. Yüzüme yapışan saçlarımı geri attırırken, bulanık gören gözlerime baktığını görmüştüm. Elleri o kadar hızla yüzümde ya da vücudumda dolaşıyordu ki bir süre sonra takip etmeyi bırakmıştım. Sırıksıklam olmuş bedenim titriyordu. Bu soğuktan dolayı değildi y ada herhangi bir fiziksel bir olay yüzünden de değildi. Bu korkudandı. Bana endişeli gözlerle bakan bu adamı kaybetme korkusuydu beni titreten. Gözlerimi üstünden asla ayırmadan ona baktım uzun uzun. Bir daha göremeyecekmiş gibi. Onun yüzünü unutmaktan korkmuştum.
Elimi gözyaşımı silen parmağına götürdüm. O silene kadar ağladığımdan haberim bile yoktu ki benim. Ona bakmak beni artık ağlatıyordu. Her türlü onu kaybedeceğimi anlamam canımı çok yakıyordu. Parmağını tuttum. Gözlerim kapanıp açıldı, üç yaş parmağına doğru süzüldü. Bana endişe ile bakan birden fazla çift gözü yok sayıp sadece kehribarlara odaklandım. Sanki bu yerde tek biz varmışız, sanki onlar asla olmamış gibi sadece onun varlığıyla ısındım.
"Özür dilerim," dedim fısıltıyla. Gözlerim onun endişe ve korku ile harmanlanmış gözlerinden kaçmak için yavaşça kapandı. İçtenlikle, sıcaklıkla, yalvarır gibi Alaz, senden çok özür dilerim. Alaz ne olduğunu anlamdan bedenimi daha sıkı sardı. Parmakları boynuma doğru kaymış beni biraz daha kendine çekmişti. "Beni bir gün affedersin değil mi?" fısıltım yine ona ulaştığında kaşları havalandı. Ne olduğunu anlamak ister gibi.
Kalbim titredi.
Ellerim yavaşça uyuşuyor.
Gözlerim yanıyor.
Canım çok acıyor Alaz. Çok fazla.
"Sevgilim, sen ne yarsan yap kıyamam ben sana." Dedi anlıma uzun bir öpücük bırakmadan önce. Daha fazla ağlamak istedim. Ağladım da. O da yargılamadı beni, sustu sadece. Çok korktuğun bir şey yapacağım ay parçam. Seni seninle tek başına bırakacağım, bütün iyi taraflarının bana yanaştığı limanı kendi ellerimde yıkacağım. Bunun için beni affeder misin gerçekten? Başımı iki yana salladım. Zümrüt gözlü kadın, ay tenli adamını karanlığın içinde boğulacağını bile bile terk edecek. Bu affedilir mi?
"Sarıl bana. O kadar sıkı sarıl ki gitmeme izin verme..." Alaz kollarını iyice bana sarıp beni göğsüne bastırdı. Başıma sayamadığım kadar öpücük bırakırken onun kollarında tam şu anda ölmek istedim. O öpücükler beni ölü ölüp diriltseydi keşke. Belki daha az suçlu hissederdim. Beni bir öpücükle öldürüp, diğeriyle canlandırsana ay parçam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİRİN GELİNİ
Teen FictionGenç adam, kendisine mühürlediği kızın yanına doğru ilerledi. Kızın kendisine özel kokusu burnuna dolduğunda istemsizce gülümseme yayıldı dudaklarına. Yavaşça yatağına oturdu. Onu uyandırmak istemezdi.. Yüzüne gelen küçük bir saç tutamını parmakları...