16.BÖLÜM ~FEVERAN~

14.5K 797 335
                                    

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen..

Keyifli okumalar~

----------
"Esaret dönemi geri geldi."
----------

Alaz o güzel gözleri ile bana bakarken içimdeki bir şeylere engel olamadan ona sarıldım. Belimdeki ellerini daha sıkıştırıp başını boynuma gömdü. Barışmanın verdiği mutluluk ile gülümsedim. Kapının birden açılması ile birbirimizden yavaşça ayrılıp gelen kişiye baktık. Basılmaya alışmıştık artık. Barın gülerek bize baktı ve eliyle dışarıyı işaret etti.

"Galiba bölüyorum ama Yalvaç abi Alaz abimi görmek istiyor." Dediğinde Alaz'a  baktım. Kaşları anında kara bulutlar gibi çökmüştü gözlerinin üzerine. Hiç ses çıkarmadan elimden tuttu.

"Nerede?"

"Taht odasında. Babam da orada abi."

Alaz'ın yavaş yavaş yürümesi sinirlerimi bozmaya başladığında derin bi nefe çektim içime. Normalde bile hızlı yürüyen insan şu an bu kadar yavaş hareket ediyordu. "Alaz hızlansan mı acaba?" Dediğimde bana baktı ve gülerek el ele olan elimizi kaldırıp elimi öptü. Yaptığı harekete utanarak başımı eğdim. Bunu yapmaya ne gerek vardı? Alaz kulağıma yaklaştı. Nefesinin çarpması ile nefesim bir an olsun gitmişti. "Utanınca tatlı oluyorsun." Itirafı beni daha da  utandırdığında başımı omzuna yasladım.

Utanınca bile kendimi sende saklıyorum. Bunun adı aşk mı?

Kapıdan içeri girdiğimde gözlerim anında Yalvaç'a odaklandı. Geldiğimizi anlamış gibi bize döndüğünde ilk benimle göz göre gelmesi beni şaşırtmıştı. Hafifçe gülümsediğinde bakışlarımı çektim ondan. Yanlarına vardığımızda Yalvaç ellerimize baktı. Suratı anında kasıldığında başını çevirdi. Kral yerinden kalkıp yanımıza geldiğinde önce Alaz'a sonra da Yalvaç'a baktı. Gülerek bana da baktığında aynı şekilde gülümsedim. Kralın gözleri de ellerimize kaydığında elimi geri çekmek için yeltendim. Fakat Alaz bırakmayıp uyarır gibi elimi sıktığında öyle kalmasının benim için daha sağlıklı olacağını düşündüm.

"Niye geldin?" Alaz'ın sesi mesafeli çıktığında bu soruyu Yalvaç'a sorduğunu anlamıştım. Yalvaç bana kısa bir bakış attıktan sonra Alaz'a döndü. Ciddi surat ifadesi korkutucuydu. Tıpkı Alaz gibi.

"Benim için değerli olan birisini görmek için." Alaz bir adım attığında neyi ima ettiğini anladığını fark ettim. Kimi ima etti ki acaba? Meyra'yı mı?

"Eskide kaldı Yalvaç, uzun zaman geçti." Dediğinde Yalvaç gülümsedi ve bana baktı. Ama o kadar hızlı olmuştu ki baktı mı bakmadı mı anlayamadım. Alaz elimi sıktığında bunu isteyerek yapamadığını biliyordum. Belki onu bir an olsun rahatlatır diye elimi hareket ettirdim. Bakışları bana döndüğünde gülümsedim yüzündeki o gergin ve sinirli ifade biraz azaldığında Kral Barbaros'un sesi çıktı.

"Alaz, Yalvaç buraya kalıcı olarak geldi." Kral söylediği cümledeki kararlılığı ile Alaz'a baktım. Onu bu kadar geren şey neydi bilmiyorum ama elimi sıkıyordu. Bu canımı acıtsa da hiç bir şey demedim. Bakışlarım Alazan Yalvaç'a döndüğünde bana baktığını gördüm. Gözlerini kaçırmak yerine öyle bir baktı ki sanki, sanki mutlu gibiydi. Bakışlarımı kaçırıp başka bir yere odakladım.

"Alaz, sence de fazla kasmıyor musun?" Dediğinde şaşkın gözler ile Yalvaç'a baktım. Adam zaten sinirliydi, ne yapmaya çalışıyordu? Alaz onu duymamış gibi davrandığında beni kendine çekti. Elimi sıktığını fark etmiş gibi anında gevşediğinde baş parmağını hareket ettirdi. Özür dilemenin bir çeşitliydi galiba.

VAMPİRİN GELİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin