Minik bir ara vermek zorundaydım. Buradayım şimdi hehet geciken bölüm için üzgünüm 🐾🐾🐾Bu arada son olanlardan sonra umarım herkes iyidir...
Hongjoong boğuk ve loş ışıklı oda da uyanmıştı. Bordo perdeler kapalıydı. Bu yüzden içeriye hiç güneş ışığı sızmıyordu. Geniş yatakta doğruldu ve etrafa bakındı çıplak bedeniyle. Seonghwa çoktan gitmiş olmalıydı.
Yataktan kalktı ve aynalı dolabın aynasına yapıştırılmış not kağıdını gördü. Üzerinde yazanları okurken tutamamıştı göz yaşlarını....
"Benim için diğerleri gibi bir sex oyuncağıydın. Işim bitti seninlede. Evdeki hiçbir şeyi kullanmadan çık ve bugün işe gelme. Ki gelebileceğini de sanmıyorum..."
Yanaklarından süzülen yaşları durdurmayıyordu yine. Neden böyle olmak zorundaydı ki. Hiç mi hak etmemişti sevgiyi? Bir an onu sevdiğini ve ondan zevk aldığını sanmıştı. Sadece bir anlık...
***
Eve çoktan gelmişti. Şimdi ise ağlak gözlerle yerde oturuyordu. Biraz daha düşünürse kafayı yiyebilirdi. Aniden telefonuna gelen armayla dikkati dağıldı ve somurtkan bir şekilde yanıtladı.
"Hı?" arayan Han'dı ve tabiki anlamıştı ağladığını. "Ağlıyor musun sen? Bekle geliyorum beş dakikaya ayrılma bir yere. Evde misin?"
"Hıhı" son mırıltısıyla telefonu kapatmıştı ikiside.
Beş dakikadan daha kısa sürede gelmişti Han. Koltuğa oturmuş, Hongjoong'da yanına otursun diye yanını pat patlamıştı. Oturunca arkadaşı ona sarılmak için kollarını açtı ve onu kolları arasına alıp saçlarını okşadı.
"Sakinleş biraz sonra anlat tamam mı? Şimdi düşünme hiçbir şey. Rahatla. Buradayım." Arkadaşının desteği üzerine kafasını sallamıştı.
Yaklaşık on dakika sonra göz yaşları dinmiş ve biraz daha sakinleşmişti. Sakince nefes alıp verirken arkadaşının kollarından ayrılıp konuşmaya başladı.
" Dün gece... Beni evine götürdü. Sonra yararlandı benden. Ben... Ben gerçekten sandım ki sevi-"
Tekrardan ağlamaya başlayınca arkadaşı onu susturdu ve Hongjoong'un başını kendi göğsüne yasladı. Tekrardan saçlarını okşuyordu.
***
Han ona zorla bir şeyler yedirmişti. Şimdide Hongjoong ağlamaktan yorgun düşmüş uyuyordu. Anlaşılan bir kaç gün onunla kalması iyiydi. Çünkü öğünlerini atlardı böyle zamanlarda. Onu tanıyordu. Ve öğün atlarsa geçen ki gibi bayılması an meselesiydi. Doktorun uyarılarına uymuyordu çünkü.
O düşüncelere dalmışken Hongjoong uyandı. "Hala burada mısın? Git hadi hava kararır birazdan."
"Gitmeyeceğim. Bir kaç gün seninle kalacağım. Hem neden beni kovuyorsun ya" bunları söylerken alt dudağını sarkıtmıştı.
"Kovmuyorum tabiki ama bilmiyorum uff tamam kal bakalım." Han sevinmişti.
"Yeeyy. Ama kabul etmesende kalırdım ki zaten. Hadi Jongho'yu arayalım o da gelsin. Beraber film izleriz veya içeriz. Olur mu?"
"Bilemedim ki şimdi... Tamam. Ara gelsin. Hem biraz kafa dağıtırız. Onu da göremiyorum doğru düzgün kaç gündür." aldığı yanıtla Han hemen telefonunu eline alıp Jongho'yu aramıştı.
"Hey Jongho! Hongjoong'dayım şimdi. Sende gelsene film falan izleriz... Kabul ediyorsan gelirken beş şişe soju al"
Heyecanla konuşuyordu. Biraz daha konuşsa nefesi tükenebilirdi sanırım. Tek nefeste tüm kelimeleri arka arkaya dizmişti resmen.
Han telefonu kapatmış, onun bu haline gülen arkadaşına bakmıştı "Ne? Ne oldu?" ikiside gülünce Hongjoong konuştu "Öyle hızlı konuştun ki gülesim geldi."
Han yerinden kalkıp arkadaşının karnını gıdıklamaya başlamıştı. İkisinin kahkahaları birbirine karışırken zilin sesi duyuldu. Ikiside kalkıp kapıya yöneldiler. Tabiki gelen Jongho'ydu.
İçeri girdi ve elindeki poşeti mutfak masasına bıraktı." Hongjoong hyung. Gözlerin şiş. Ağladığın çok belli." gülerek söylerken Hongjoong bunun üstüne kendine iki kat büyük gelen sweattshirtünün kollarıyla yüzünü kapattı.
"Hyung çok tatlısın. Tanrım sevimliliğinle her şeyi yaptırabilirsin bana şuanda." Han ve Jongho kahkaha atarken Hongjoong dudak büzüyordu.
"Tamam ya somurtma hemen. Bebek gibisin Joong varya. O Hwa'nın burnundan dökeceğim. Beklesin o. Az kaldı." Han bunları söylerken Jongho her şeyden habersiz, şaşkınlıkla dinliyordu.
"Ne oldu? Yine bağırdı mı sana?" Han başını iki yana sallamıştı yanıt olarak. "İçeri geçelim anlatırım ben." Hanın sözüyle masadaki poşeti ve bir kaç bardak alıp odaya geçtiler.
Odanın ortasındaki sehpanın etrafında oturdular ve sojuyu doldurmaya başladılar.
***
Geçen yarım saatin ardından Han her şeyi Jongho'ya anlatmıştı. Şimdide beraber çözüm düşünüyorlardı. "Hyung. Bu seferki cidden berbat. Nasıl bir adam bu. Bu kadar ünlü ama kim bilir daha kaç kişiye yaptı bunu. Ahh aklım almıyor. İnsanlar bilse kim bilir ne düşünürler. Kimse bilmese dahi bu yaptığı iğrenç."
"Kalbim acıyor." birbirlerine bakıp dudak büzmüşlerdi bu defa. Jongho yerinden kalktı ve Han'la Hongjoong'un arasına oturdu. Hongjoong'un sırtını sıvazlamaya başladı.
"Tahmin edebiliyorum hyung. Bekleyip görmeliyiz. Zamanın ne göstereceğini bilmeyiz." Hongjoong kafasıyla onaylamıştı.
"Evet o haklı sanırım." Üçü beraber sarılmaya başlamışlardı oturdukları yerde. Han birden kalktı yerinden "Gidip soju alacağım. Oturun burada gelirim birazdan." Hongjoong ve Jongho ona bakarken çoktan evden çıkmıştı bile.
***
Tabikide soju için çıkmamıştı evden. Bunun için fazla üşengeçti. Seonghwa'nın ofisine gidiyordu. Saat geçti ama Hwa geç saatlere kadar ofiste olurdu.
Hızlıca uzun binanın merdivenlerinden büyük ofis kapısına kadar çıktı. Kapıyı tıklattığında ses yoktu. Ardından arkasından gelen sesle irkildi. "Minho için geldiysen o çıktı bayağıdır." Seonghwa'ydı.
"Hayır piç. Senin için geldim." Konuştuktan sonra ağzına bir yumruk atmıştı Seonghwa'nın. Akan kanla Seonghwa şoka uğramış bir şekilde ona bakıyordu. "Ne saçmalıyorsun sen? Laflarına ve hareketlerine dikkat et!"
Bunu söyledikten sonra bir yumruk da Seonghwa atmıştı ona. "Etmezsem ne yaparsın? Benide mi kedicik yapıp sikersin? Ha? CEVAP VERSENE PİÇ!!!"
Seonghwa olduğu yerde kalıp susmuştu. Han ise devam ediyordu konuşmaya. "Bir daha arkadaşımın kalbiyle oynama. Seni doğduğuna pişman ederim Park Seonghwa. Hongjoong senin oyuncağın olmak için fazla masum ve güzel. Ama sen duygusuz herifin tekisin. Onu anlayamazsın. Uzak dur arkadaşımdan. Onun canını yakma daha fazla. Yoksa Minho'yu sokarım işin içine."
Arkasını dönüp gittiğinde Seonghwa hala yerinde duruyordu.
***
Bölüm sonuuu🤚🤚🤚
🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU MAKE ME//SEONGJOONG
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Hongjoong çizgi roman okumaya bayılan bir gençti ve ünlü çizgi roman yazarı Seonghwa'ya aşık oldu. Peki ama işler istediği gibi gidecek miydi?