Şimdi diyeceksiniz ki admin hani final yapıyordun sen? Aslında tüm olayları bir bölümde kısa kısa anlatıp final yapacaktım ama daha derin anlatmak daha iyi olur diye düşündüm:)
Hastaneye geldiklerinden beri Hongjoong uyuyordu. Kolundaki serum yavaş yavaş bitmeye başlıyordu. Hongjoong yavaşça gözlerini araladığında Seonghwa oturduğu yerden Hongjoong'un yanına yaklaştı ve Hongjoong onun yanına yerleşmesi için yerinde kıpırdadı ve uzandığı yerde ona oturabileceği kadar yer açtı.
Seonghwa yanına oturunca bir eliyle Hongjoong'un yanağını okşamaya başladı. "Daha iyi misin?" Hongjoong baygın gözleriyle ona baktı ve yanıtladı. "Hımhım. Sadece yorgun hissediyorum. Eve ne zaman gideceğiz?"
"Serum bitince bebeğim. Bu ara da endişelenmemizi gerektirecek bir şey yokmuş. Üşütmüşsün. Birkaç gün ofise gelmek yok. Evde dinlemeceksin."
"Ama be-" Seonghwa işaret parmağını Hongjoong'un dudaklarına hafifçe bastırdı onu susturmak için. "İtiraz kabul etmiyorum miniğim." Parmağını küçüğünün dudaklarından çekince Hongjoong dudak büzdü. Seonghwa Hongjoong'un aniden büzülen dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktı.
Hongjoong Seonghwa'nın dudaklarını ayırmasıyla bir eliyle onu ensesinden ittirerek tekrardan dudaklarını birleştirdi. Öpücük derinleşmeye başlamıştı. Seonghwa Hongjoong'un alt dudağını emmeye ve ısırıklar bırakmaya başlayınca Hongjoong'un dudaklarının arasından Seonghwa'nın dudaklarının arasına bir inleme döküldü. Dillerini buluşturdular. Seonghwa Hongjoong'un dilini emmeye başlayınca işin ileriye gidebileceğini anlayarak dudaklarını ayırdı.
"Bebeğim bugün ilerisine gitmeyelim tamam mı? Yorgunsun ve daha çok yorulmanı istemiyorum." "Hım tamam." Hongjoong trip atar şekilde konuşunca Seonghwa gülüşüne engel olamadı ve bir kahkaha patlattı. "Trip atma bana. Kendini üşütüp hasta olman senin suçun. Kaç kere akşam bahçeye çıkarken kalın giyin dedim. Beni hiç dinlemiyorsun."
Hongjoong tekrardan duyduklarıyla dudak büzünce Seonghwa'nın gözleri biten seruma ilişti. "Serum bitmiş. Hemşireye haber verip geliyorum." Seonghwa yerinden kalkıp odadan çıktı. Hongjoong sadece arkasından bakmakla yetinmişti. Fazla tutulmuşum sana Park Seonghwa. Içinden geçirdikleriyle hafifçe tebessüm etti.
Bir kaç dakika sonra Seonghwa yanında bir hemşireyle odaya geri dönmüştü. Hemşire Hongjoong'un kolundaki kelebeğide çıkardıktan sonra odadan çıkmıştı. "Hadi evimize gidelim bebeğim." Duyduğu Hongjoong'u gülümsemişti.
Evimiz...
***
Eve geldiklerinde Hongjoong tekrardan uyumuştu. Seonghwa ise bilgisayarında yarım kalan işlerini hallediyordu. Gözlerinin ağrıdığını hissedince laptopını kapattı ve çantasına yerleştirdi. Bugün o da yeterince yorulmuş ve stres olmuştu. Her ne kadar belli etmesede.
O da uyumaya karar verince yatak odasına gitti ve Hongjoong'un yanına yerleşip kollarını ona sardı. Hongjoong gözlerini araladı ve yüzünü Seonghwa'nın göğsüne daha çok gömüp tekrardan gözlerini kapattı.
Seonghwa onun bu kedi gibi hallerini fazlasıyla seviyordu. Burnunu küçüğünün saçlarına yerleştirdi ve her zaman yaptığı gibi çilek kokusunu içine çekti. Eliyle Hongjoong'un saçlarını okşadı ve onun daha çok mayışmasını sağladı. Hongjoong yavaşça yüzünü onun göğsünden çekti ve gözlerine baktı. "Seonghwa, teşekkür ederim. Bana verdiğin bu değer için."
"Bende teşekkür ederim miniğim. Beni bu kadar güzel ve saf sevdiğin için." Hongjoong gülümsedi ve yüzünü tekrardan onun göğsüne gömüp gözlerini kapattı.
***
Odadan gelen tıkırtılarla Hongjoong gözlerini araladı ve karşısındaki bedene baktı. Seonghwa çoktan uyanmış, gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Hongjoong'un bakışlarını fark edince konuşmaya başladı. "Günaydın uykucu kedi."
Hongjoong dudak büzdü ve yanıtladı. "Günaydın" Seonghwa yatağın üzerinde duran ceketini de üstüne geçirdikten sonra Hongjoong'a yöneldi ve alnına bir öpücük bıraktı. "Bir şey olursa beni ara ve kapıyı kilitli tut."
Hongjoong onaylar şekilde mırıldayınca Seonghwa devam etti. "Bu ara da. Dolabın son kapağını aç ve içindeki paketi alıp aç. Senin için almıştım ama vermeyi unuttum. Gidiyorum şimdi. Yorma kendini."
"Görüşürüz Hwa." Hongjoong sevimlice gülümsedikten sonra Seonghwa evden çıktı ve arkasından kapıyı kapattı. Hongjoong merakla yataktan kalktı ve Seonghwa'nın dediğini yapıp aynalarla kaplı dolabın son kapağını açıp içindeki pembe hediye paketini çıkardı. Üzerinde küçük bir not vardı. Heyecanla okumaya başladı. "Sürekli üzerinde sadece sweattshirt olduğunu görüyorum ve sana fazlasıyla yakışıyor. Rengi hoşuma gidince bunu almak istedim."
Hongjoong notta yazanları okurken gülümsedi ve paketi açtı. İçinden geniş ve grimsi renkte bir sweattshirt çıkmıştı. Oyalanmadan çıplak bacaklarının üzerine geçirdi ve ayna da duruşuna baktı."Rengi hoş." tekrardan aynadaki yansımasına gülümsedi ve banyoya, dişlerini fırçalamaya gitti.
***
Seonghwa'nın Hongjoong'a aldığı sweattshirt :)
🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋
🤚🤚🤚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU MAKE ME//SEONGJOONG
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Hongjoong çizgi roman okumaya bayılan bir gençti ve ünlü çizgi roman yazarı Seonghwa'ya aşık oldu. Peki ama işler istediği gibi gidecek miydi?