7

675 64 114
                                    

Ona pek bakmıyordu. Böylelikle onu daha rahat izleyebiliyordu Hongjoong. Vişne kırmızısı dudaklarını, iri ama baygın gözlerini, ince uzun ellerini ve viskiyi gönderdiği gırtlağı.

Her şeyiyle mükemmel görünüyordu Hongjoong'a göre. Masada normal muhabbetler geçiyor, arada Minho sevgilisine karışıyordu ve bazen de gözleri anlık buluşuyordu seongjoong ikilisinin.

Hongjoong yine fazla içmiş olacak ki arkadaşının omzunda uyuya kalmıştı. O uyurken bu defa da Seonghwa onu süzmeye başlamıştı. Kızıl saçları gözlerini kapatmış, pembe dudakları dikkat çekiyordu.

Han Hongjoong'un uyuduğunu fark edince. Minho'ya kalkmaları için kaş göz işareti yapmıştı. Onların kalkamalarını beklemeden Seonghwa kalkıp kucağına almıştı minik bedeni.

Minsung ikilisi şaşkınlık içinde bakarken Han arkasından seslenmeye başlamıştı "Getir arkadaşımı. Onu sana bırakmayacağım şerefsiz. Getir buraya. GETİR DEDİM!" anlaşılan Han'da sarhoştu. Minho sevgilisini kolundan tuttu ve sandalyeye tekrar geri oturttu.

"Sakin ol sevgilim. Belkide kötü bir fikir değildir." Han'ın başını omzuna yaslamış ve onun sakinleşmesini sağlamıştı. Bunlar olurken Seonghwa taşıdığı minik bedenle beraber arabasına binmişti bile.

O da ne yaptığının farkında değildi ama bir gecelik onu kullanabilirdi. Bu kızıl beyaz teniyle çok da fena görünmüyordu.

***

Kendi evine getirmişti onu ve siyah deri koltuğa uzatmıştı. Birden mırıldamalarını duydu. Gözlerini aralamış Seonghwa'ya mırıldanıyordu. "Aaaa kim bu? Benim aşık olduğum Hwa mı? Ne yazık ki o bana aşık değil. Ama maalesef bu gece beni istemesini sağlayacağım."

Sarhoş bedeniyle karşısındaki deri koltukta oturan Seonghwa'nın kucağına oturmuştu. Seonghwa'nın tepki vermesini beklemeden yapışmıştı dudaklarına. Hırçınca öpmeye başlamıştı. Karşısındakinin dudaklarını sömürüyordu resmen.

Seonghwa'da ona karşılık veriyordu. Sıra öpücüğü geçmişti bile çoktan küçüğünün alt dudağını emip ısırmaya başlamıştı. Çıkan ıslak seslerden bir inilti bırakmıştı Hongjoong Seonghwa'nın kiraz gibi dudakları arasına.

Kendini sürtmeye başlamıştı üstünde oturduğu alete. Seonghwa vakit kaybetmeden çıkardı Hongjoong'un kot montunu ve sweattshirtünü ve yavaşça kendine ait izler bırakmaya başlamıştı karşısındaki bedende. Köprücük kemiğine bıraktığı ısırıkla inlemişti tekrardan minik beden kucağında.

Kendi kazağını da çıkarmıştı hızlıca. Vakit kaybetmeden devam etti yarım kalan işine. Yavaşça indi ucu pembe göğüslere. Isırdı ve emdi. Diliyle oynadı ucuyla. Ağzı bu görevi görürken bir eliyle de diğer göğüs ucunu sıkıştırıyordu parmakları arasında.

Hongjoong sarhoştu ama daha önce hiç bu kadar iyi hissetmemişti. İniltili dudaklarından farklı sözcükler dökülmüştü "Tanr- aahh bu çok iyi hissettiriyor. Bebeğimmm aaah beni... Beni isteyeceğini biliyordumm"

Seonghwa bu duyduklarıyla öpücüklerini hızlandırmıştı. Ama asla konuşmuyordu. Nefes sesleri ve iniltileri hariç...

Kucağındaki bedenle ayağı kalkıp yatak odasına yönelmişti. Hırçınca uzattı yatağa kucağındaki miniği. Çekmeceden mor çiçek figürleri olan siyah renkte, kedi kulağı şeklinde bir taç çıkardı ve Hongjoong'un kızıl saçlarının üzerine taktı tacı. "Bu gece benim olacaksın kedicik. Sonra seninle işim bitecek. Diğerleri gibi senide bir gecede sileceğim."

Sinsice gülümsemiş ve pantolonunu iç çamaşırıyla beraber çıkarmıştı. Hongjoong'unkini de öyle. Dudaklarını pembe deliğe yaklaştırdı ve diliyle oynamaya başladı delikte. İki parmağını Hongjoong'un ağzına soktu ve ıslatmasını sağladı. Beklemeden deliğe gönderdi parmaklarını. İleri geri hareketleriyle deli ediyordu Hongjoong'u.

Ama Hongjoong daha fazla bekleyememişti. "Gir içime Hwa. Aaahhh  hadii" inleyerek konuşmuştu yine. Hemen içine girmek Seonghwa'nın da işine gelirdi tabi. Parmaklarını delikten çıkardı ve kendi aletini Hongjoong'un girişine göre konumladı.

Hiç beklemeden girmişti içine. İleri geri hareketleriyle ikiside deli oluyordu. "Tanrımmm Hwa çok iyi hissettiriyosun. Yalvarırım daha hızlı ol." Seonghwa hareketlerini hızlandırmıştı.

Daha önce bir çok kişiyle yapmıştı bunu Seonghwa ama hiçbiri bu kadar haz vermemişti. Parçalamak istiyordu şuanda Hongjoong'u. Hareketlerine devam ettikçe inlemeleri birbirine karışmıştı ikisininde.

Hwa kızıl saçlı ın kıvranışını ve anlından akan terleri gördükçe daha çok istiyordu. Konuşmuyordu hala. Sadece işini yapıyordu. Sonunda Hongjoong'un menileri ikisinin bedenini de ıslattıktan bir süre sonra Seonghwa'da Hongjoong'un içine gelmişti. Kendini yorgunlukla attı yatağa. Hongjoong çoktan uyumuş o da biraz onu seyredip uykuya dalmıştı.

***

Seonghwa'nın Hongjoong'a taktığı ama benim anlatamadığım taç hehet :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seonghwa'nın Hongjoong'a taktığı ama benim anlatamadığım taç hehet :)

🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋

Utancımdan yerin dibine girebilirim cidden. Böyle şeyler yazmaya alışkın biri değilim. Ki kendi ilişkim olursa bile softluktan yana olurum. Bira utanç verici bu yüzden...

🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋

Biraz kısa bir bölüm oldu üzgünüm.


YOU MAKE ME//SEONGJOONGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin