Dün yb atamadım. Rahatsızdım biraz. Özür 🐾🍋
Tüm gece dans etmişlerdi, kendilerinden geçene kadar içmişlerdi. Han dayanıklıydı. Öyle hemen sarhoş olmazdı. Aralarından sadece o ayıktı. Jongho ve Hongjoong ise masaya kafalarını gömmüş uyuyorlardı.
Han Hongjoong'u uyandırmaya çalıştı ve konuşurken dürttü. "Hongjoong kalk hadi." uyanmayınca kendi kendine söylenmeye başladı. "Tanrım. Ahh Minho'yu aramalıyım sanırım. Onları taşıyamam tek başıma herhalde."
Cebinden telefonu çıkardı ve vakit kaybetmeden aradı. Minho hemen dönmüştü. "Sevgilim bu saatte neden aradın? Bir şey mi oldu?" anlaşılan hala ofisteydi.
"Minho... Immm... Şimdi biz Hongjoong'la içmeye geldik yanımızda bir arkadaşımız daha var ama... Bana bir şey olmadı onlar kendilerinden geçmişler ve uyanmıyorlar. Gelip bana yardım eder misin? Bide sen neden evde değilsin? O piç seni çok çalıştırıyor."
"Tamam bebeğim gelip alacağım sizi. Zaten Hwa'yı evine bırakacaktım. Gelir alırım sizide. Hem o küfür neydi öyle? Duymayayım bir daha tch tch tch. Konum at bana gelirim 10 dakikaya."
"Yalan değil bugün Hongjoong onun yüzünden ağlamış. Bir elime geçirsem boğacağım on-" Han heyecanla konuşurken lafını bölmüştü Minho.
"Nasıl? Ahhh anlamalıydım. Aptal kafam. Bağırdı ona bugün ama aklıma gelmedi." iç çekti ve telefonu kapattı.
***
Minho telefonu kapattıktan sonra karşısında oturan Hwa'ya döndü. "Ona bağırma bir daha. Hassas biri etkileniyor. Ağlamış senin yüzünden. O yüzden içmiş bu kadar. Şimdide kendinden geçmiş ve gidip alacağım onları. Kaldır o koca poponu da hazırlan senide eve bırakacağım zaten." Minho homurdanırken Seonghwa konuşuyordu alaycı bir gülüşle.
" Hah saçmalık. Hem o kadar da sert değildim. Kurallarıma uymadı. Zorundaydım. Onun yüzünden en yakın arkadaşımla aram açılsın istemiyorum lütfen konuşmayalım bu konuyu."
"Duygusuz herifin tekisin Hwa." Seonghwa gülerken kolunun altına almıştı Minho'yu. Ona verdiği değer çok fazlaydı bu yüzden kavga etmeyi sevmiyordu.
"Gidelim hadi atarlı kedi minho."Minho sert bir bakış atıp hafif gülümsemişti. Her ne kadar kendini tutmaya çalışsa da."Bana atarlı diyene bak. Duygusuz seni."
***
Minho Han'a söz verdiği gibi on dakikaya yanlarına gelmişti. Tabii yanlarındaki somurtkan beyefendiyi saymazsak her şey iyiydi. Han Minho'ya dönerek Hwa'nın duyamayacağı şekilde konuşmuştu.
"Bu aptalın ne işi var burada? Önce onu bıraksaydın eve keşkede sonra gelseydin." Han somurturken Minho sevgilisinin çenesini tutmuş ve kendisine bakmasını sağlamıştı.
"Bebeğim ben istedim gelmesini. İnanmadı bu kadar hassas olduğuna. Bende getirdim ki Joong'um durumunu görsün." ardından sevgilisinin yanından ayrılıp Jongho'yu tuttuğu gibi kucağına almıştı.
"Kolum koptu. Ne yiyor bu da vücudu böyle. Tanrım sırtım kırılacak sanırım." Han sevgilisinin bu haline gülerken Minho hızla Jongho'yu arabaya bırakıp Seonghwa'ya dönerek konuştu.
"Kalk da Hongjoong'u taşı. Belim koptu benim. Bir kişi daha kaldıramam." Minho kendini şoför koltuğuna yorgunlukla bırakırken. Seonghwa ona sert bir bakış attı.
"Ben niye taşıyorum?" Minho gülerek cevap verdi. "Yaptıklarının cezasını çekmelisin bebeğim. Hadi şimdi kalk ve onu taşı." Seonghwa oflayarak arabadan indi ve kırmızı saçlı gence doğru yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU MAKE ME//SEONGJOONG
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Hongjoong çizgi roman okumaya bayılan bir gençti ve ünlü çizgi roman yazarı Seonghwa'ya aşık oldu. Peki ama işler istediği gibi gidecek miydi?