Hongjoong pencereden yüzüne süzülen güneş ışıklarıyla gözlerini araladı ve sarılı olduğu bedene baktı. Seonghwa uyanıktı ama anlaşılan uzun bir süredir onu izliyordu. "Günaydın sevgilim."
"Günaydın Hwa." Hongjoong yüzünü çıplak ve geniş göğüse daha da çok gömüp Seonghwa'nın kokusunu içine çekti. "Dışarıda yiyelim mi?" Seonghwa'nın teklifiyle Hongjoong saçlarını onun göğsüne sürterek onayladı. "O zaman duş alalım. Kalk bakalım." Seonghwa'nın konuşmasıyla Hongjoong başını iki yana salladı hayır anlamında.
"Minik kedim benim." Seonghwa konuştuktan sonra yatakta doğruldu ve ayağı kalktı. Hongjoong'un tarafına yürüyerek onu kucağına aldı ve yataktan kaldırıp banyoya yöneldi. "Ne yapıyorsun?"
"Duş alacağız sevgilim." Seonghwa'nın tekrar konuşmasıyla Hongjoong başını onun omzuna bıraktı. Duşa kabine girdiklerinde Hongjoong hala onun kucağındaydı. "İndireyim mi yoksa kucağım da mı yıkanmak istiyorsun bebeğim?" Seonghwa dalga geçercesine konuştuğunda Hongjoong kıpırdanıp kucağından indi.
Önce çilekli duş jelini nazikçe Hongjoong'un vücuduna sürdükten sonra saçlarını da şampuanlamaya başladı. "Bebek gibisin gerçekten sevgilim. Şimdi anladım neden çilek koktuğunu." Seonghwa kıkırdarken Hongjoong da utançla gülümsedi.
"Kafanı eğ. Bende senin için yapacağım." Hongjoong'un komutuyla Seonghwa kafasını hafifçe ona eğdi. Hongjoong yavaş hareketlerle şampuanı onun saçlarına da sürdükten sonra suyu açıp durulanmaya başladılar.
Duştan çıktıktan sonra ikiside hazırlanmaya başladılar."Hongjoong." Hongjoong ona dönünce Seonghwa devam etti. "Farklı renkler giymemi de söylemiştin. Bende ikimiz için uyumlu bir şeyler aldım. Bakmak ister misin?"
Hongjoong'un merakla gözleri büyüdü. "Evet evet görmek istiyorum." Seonghwa arkasını döndü ve poşetlerden çıkardığı bir kaç kıyafeti yatağın üzerine bıraktı Hongjoong'un görmesi için. Hongjoong heyecanla hepsini inceledi. Hepsi yumuşak ve genelde Hongjoong'un giydiği tonlardaydı.
Hongjoong arasından beğendiği iki takımı seçti ve Seonghwa'ya gösterdi. "Ne dersin? Giyelim mi?"
"Olur." Hongjoong heyecanla üstüne geçirdi kıyafetleri. Beyaz ve griye dönük mavi tonunda desenleri olan bir gömlek ve beyaz bir pantolondu. Aynada yakasını düzelttikten sonra sevgilisine baktı o da hazırdı. Beyaz ve siyah desenleri olan aynı gömlekten ve siyah bir pantolon. "Seonghwa."
"Efendim sevgilim." Seonghwa da ona bakışlarını çevirince Hongjoong konuşmaya başladı. "Düşüncelerime değer verdiğin için teşekkür ederim." Seonghwa Hongjoong'un belini kavradı ve onu kendine çekti. "Sevgilim bunun için teşekkür etme. Birbirimizin düşüncelerini umursamayacaksak çıkmamızın anlamı ne ki? Seni çok seviyorum. Böyle şeyler için teşekkür etme bebeğim."
Eğildi ve Hongjoong'un dudaklarına ateşli bir öpücük bıraktı. "Çıkalım mı?" Seonghwa'nın sorusuyla Hongjoong onayladı ve ellerini birleştirip binadan çıktılar.
***
Kahvaltı için geldikleri bu yer oldukça ferahtı. Cam kenarında bir masada oturuyorlardı ve pencereden aşağı bakılınca yeşillikle dolu bir orman görünüyordu. Hongjoong tabağındaki son kalanları da ağzına attıktan sonra konuşmaya başladı. "Annem ve babam bir daha ki hafta sonu Seul'e geliyorlar. Otelde kalacaklar ama aile yemeği düzenlemek istiyorum ve seninde gelmeni istiyorum."Seonghwa tereddütle biraz düşündü. Bu gericiydi ona göre ama zaten illa ki tanışmaları gerekecekti. "Olur. Beraber gidelim. Ama bir şey sormak istiyorum." Hongjoong kafasını onaylar şekilde sallayınca Seonghwa devam etti. "Onlar. Yani ailen. Yönelimin konusunda sorun etmiyorlar mı? Yani eğer böyle bir durum varsa yanlarında ona göre davranmalıyım."
"Hayır etmiyorlar. Yani benim işlerime pek karışmazlar. Abimden daha rahat büyüdüm sanırım. Ama onda da olsa yine bir şey demezler. Böyle şeyler pek umurlarında olmuyor. Endişelenme."
"Buna sevindim." Hongjoong'un saçlarını okşadı ve önünde duran kahveden bir yudum aldı.
Kahvesini bitirince Hongjoong'a döndü. "Hesabı ödeyip geliyorum. Arabayı git sen." Elindeki araba anahtarını Hongjoong'a uzattı ve ikiside oturdukları yerden kalkınca Seonghwa kasaya yöneldi. Hongjoong da mekandan çıkıp arabaya bindi.
Kısa süre sonra Seonghwa da arabaya binince dikkatini ona verdi Hongjoong."Eve gidelim." Seonghwa onun konuşmasıyla bakışlarını çevirdi ve yanıtladı. "O zaman benim evime gidiyoruz."
"Fark etmez sevgilim." Seonghwa arabyı çalıştırdı ve dikkatini yola vererek sürmeye başladı. "Neden aniden eve gitmek istedin ki? Yapmak istediğin bir şey varsa yapabiliriz dışarıda."
"Istedim çünkü yorgunsun. Eve gidelim ve dinlen." Seonghwa sevimlice gülümsedi Hongjoong'un söylediklerine. "Tamam bebeğim."
Kırmızı ışıkta durduklarında Hongjoong onun dudaklarına minik bir öpücük bıraktı.
***
Hongjoong'un giydikleri :)
Seonghwa'nın giydikleriiii🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋
Fazla boş bir bölüm oldu üzgünüm. Biraz yorgundum ve bölüm atmam gerektiğini hatırladım. Anca bu kadar oldu :(((
🤚🤚🤚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU MAKE ME//SEONGJOONG
Novela Juvenil[TAMAMLANDI] Hongjoong çizgi roman okumaya bayılan bir gençti ve ünlü çizgi roman yazarı Seonghwa'ya aşık oldu. Peki ama işler istediği gibi gidecek miydi?