"Gerçekten model olmak için doğmuşsun Valerio." Mino'nun sözleri ile kafamı dergiden kaldırıp ona baktım. Sadece Dante'nin dergisinde değil bir çok gazete ve dergide resimlerim basılmaya başlamıştı. Dante'nin o utandırıcı bağlama stili resmen yeni bir trend haline gelmişken bunun öncüsü de ben olmuştum.
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" Kadın altın ipliklerle işlediği gök mavisi kumaştan başını kaldırmadan cevap verdi.
"Evet. On iki yıldır bu meslekteyim ve beş senedir de baş tasarımcıyım. İnan bana güzel bir vücudu benden iyi kimse tanıyamaz. Ve senin fiziğin sağlam olduğu kadar estetik de duruyor Valerio. Sadece kadınların değil erkeklerinde dikkatini çektiğinden eminim." Bilmeden söylediği sözlerle yanaklarıma kan hücum ederken gülümsedim. Dikkatini çekmek istediğim tek bir kişi vardı.
"Selamlar. Size eşlik edebilir miyim?" Bruno. Elleri cebinde yanımıza gelerek Mino'nun yanına oturdu.
Dante bugün son çekimler için beni de ajansa getirmişti ve işleri uzadığı için misafirler için ayrılmış ofiste Mino ile sohbet edebileceğimi söyleyerek yanımdan ayrılmıştı. Bu herif yüzünden aldığım cezayı hatırladıkça tüylerim ürperirken oturduğum koltukta geri kaydım.
"Ah, Bruno son çekimler efsaneydi. Güzel bir uyum yakaladınız." Bruno hoş bir şekilde gülümseyip cevap verirken ben elime bir dergi alıp oyalanmaya başladım.
"Teşekkürler Mino bunu senden duymak güzel. Bu arada işine karışmak gibi olmasın ama o renk üzerinde düz altın yerine gümüş ile karışık bir iplik daha hoş durmaz mı?" O, Mino ile bir şeyler konuşurken dikkatimi dergiye verdim. Cebimden telefonumu çıkartıp Dante'ye mesaj attım.
-Babacığımı özledim. Lütfen çabuk gel.-
Nedense bu adamın yanında rahat hissetmiyordum. İlk konuştuğumuz gün oldukça sevecen ve sıcak kanlı yaklaşmıştı. Ama çekimler sırasında sanki Dante ile yarışıyor gibi bir hava sezmiştim. Dante'ye karşı olan hislerim karışıktı. Onu seviyordum, ona güveniyordum evet. Ama tüm bunlar dokunulma açlığımdan da kaynaklı olabilirdi. Hem onu doğru düzgün tanımıyordum bile.
Benimle ilgilenmesi, koruyucu tavrı, beraber geçirdiğimiz o anlaşma üzerine kurulu saatler hepsi çok güzeldi. Bana gösterdiği yönlerini seviyordum. Onu değil.
Hangi yemeği severdi, favori rengi neydi, ailesi ile arası nasıldı, boş zamanlarında ne yapardı, hobisi var mıydı ya da geçmişinde ne yaşamıştı? Hiç birini bilmiyordum. İkimizde sadece gösterdiğimiz kadarıyla birbirimize karşı duygu besliyorduk. Ve temel olmadan başlanan bir yapı yıkılmaya mahkum olurdu.
Anlaşma yüzünden ona özel sorular soramıyor ya da daha iyi tanımak için adım atamıyordum. Eğer farkında olmadan ileri gidersem her şeyi iptal edebilirdi. O bebeği olması için başka birini bulabilirdi. Ama ben... Dokunuşuna katlanabildiğim başka birisi olabileceğinden şüpheliydim. Bu yüzden ona yaklaşma korkum vardı. Ve Dante'nin de adım atmaması beni yerimde sabit duruyordu.
Birlikte olduğumuz süre boyunca sadece bir kere duygusal bir an yaşamıştık. O kaza günü. Kollarında ağlamış ve sakinleşmiştim. Ama ertesi gün Dante her zaman ki haliyle devam etmişti. Ve ben hissettiğim o küçük duyguya bel bağladığım için salak gibi olmuştum. Artık bu kadardı.
Eğer beni tanımak istiyorsa adım atmasına izin verecektim. Ama ona adım atmak... Cesaret edebileceğim bir şey değildi.
Birden yanımda hissettiğim ağırlık ile yerimde sıçrayarak koltuğun en uç köşesine kaydım. Kalbim deli gibi atarken Mino odadan çıkmış Bruno ise az önce yanıma oturup neredeyse bana dokunacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Play [TAMAMLANDI]
General Fiction"Beni sinirlendirmek hoşuna gidiyor değil mi?" Bedenimde ki kelepçeler yetmezmiş gibi ağzımı da bağladığı için başımla onayladım. Gözlerinden şeytani bir bakış geçerken eline kırbacı aldı. "O zaman babacığının sana sağlam bir ders vermesi gerekiyo...