Nine -m-

4.7K 324 595
                                    




(Yazar)

Hyunjin, bir süre gözlerini yataktaki narin çocuğun üstünde gezdirdi. Fazla güzeldi, güzel olmanın ilerisinde süt beyaz teni ve sarı saçları ile adeta rönesans eseri kompozisyonlarındaki melekleri andırıyordu. Bu Hyunjin'in hoşuna gitti. Çünkü karşısındaki bedeni mahvetmek istiyordu.

Felix, Hyunjin'i beklemeye başlamıştı. Hyunjin'e karşı gardını düşürmemeye ve bu işten zevk almaya karar vermişti. Geçen gün geldiğinin aksine içinde bir korku yoktu. Tam tersi içini bir cesaret dalgası kaplamıştı.

Hyunjin yavaşça yataktaki bedene yaklaştı. Geçen güne nazaran deri bir eldiven giymişti. Elini Felix'in çenesine atıp kaldırdı. Felix bu hareketle birlikte Hyunjin'in gözlerine yoğunlaştığında, Hyunjin çocuğun yüzünü dikkatlice incelemiş ardından konuşmuştu. "Geçen gün fazla hafif davrandım.. ama sana hakettiğin sertliği göstereceğim Lixie."

Felix, Hyunjin'in dediği şeylere şaşırsa da bunu yansıtmamaya çalıştı. Geçen gün olan şeyler bu adama göre hafif miydi yani?

Felix ellerini, bacaklarının önünden yatağa koyup kendini yükseltmişti. Şu an bir kedi misali duruyordu Hyunjin'in karşısında. Çenesindeki elle biraz daha yükselip Hyunjin ile yüzlerini biraz daha yaklaştırdı. "Deliğimi daha ne kadar acıtabilirsiniz ki?"

Hyunjin, Felix'in cesur tavırlarından hoşlanmıştı. Bu çocuğun aklı başında olmayan bir ergen olduğunun ve bunun bilinci ile ne yaptığını bilmeden bu sözleşmeyi yaptığının farkındaydı. Bu yüzden çok fazla çekingen ya da zorluk çıkartacak bir tip olduğunu düşünmüştü. Ama onun aksine çocuk fazla alışmış gibiydi.

"Minik deliğini acımayacak kıvama getireceğimden emin olabilirsin çocuk."

Felix adamın ağzından çıkan 'çocuk' kelimesinden ilk kez hoşlandığını düşündü. Yalan yoktu, Hyunjin bu şekilde kirli konuştuğunda gerçekten çekiciydi.

Hyunjin parmağını Felix'in çenesinden çekip doğruldu. "Bugün ilk defa bir şey deneyeceğiz seninle. Kesinlikle eğlenceli olacak." Hyunjin arkasını dönmüş, omuz üstünden konuşup ardından yüzüne şeytani bir sırıtma oturtmuştu. Felix bu görüntü karşısında bir miktar gerilmişti. "Beni takip et."

Hyunjin konuşup odadaki bir kapıya ilerlemeye başladığında Felix bir süre durmuş ardından derin bir nefesle ayağa kalkmıştı.

Hyunjin kapıyı açıp içeri geçtiğinde ışığı açmış ve penceresi bile olmayan siyah boya ile iyice karanlıklaşan odayı belli etmişti. Felix içeri girdiğinde ilk olarak odanın ortasındaki mekanizmayı anlamaya çalıştı. Bu görüntü onu dehşete düşürmüştü çünkü bu oda hem çok karanlık hemde içinde bulundurduğu bu tuhaf şeyle adeta insana işkence yaptırılacakmış gibi hissettiriyordu.

"Çok şanslısın Lixie, bunu seveceğini düşünüyorum." Hyunjin, eline dünki siyah bandanadan kavradığında Felix bunu yapmasını hiç istemiyordu. Gözleri kapalıyken tamamen savunmasız hissediyordu çünkü.

"Efendim, gözlerimi kapatmanızı istemiyorum." Felix alt dudağını büzüp biraz cilveli ve sevimli bir tepki verdiğinde Hyunjin başını yan yatırmış ve çocuğun mimiklerini izlemişti. Ardından istifini bozmadan ilerledi ve çocuğun gözlerine bandanayı bağladı.

"Ben nasıl istersem, öyle olacaktı. Kuralı hatırla." Hyunjin, Felix'in ensesine yaklaşıp kulağına fısıldadığında Felix huylanıp ellerini Hyunjin'in göğsüne yerleştirmişti. Hyunjin ise göğsündeki eli tutarak çocuğu mekanizmaya yaklaştırdı.

Mekanizmanın olayı basitti. Hyunjin ilk olarak Felix'i mekanizmanın içine sokmuş ve çocuğun dizlerini, belli bölmelere bacakları aralı olacak şekilde yerleştirmişti. Ardından kollarını ve başını ortaçağı andıran tahta kelepçeler arasına koyarak üstten tahtayı indirip kapatmıştı.

Trouble // HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin