Twenty eight

2.6K 368 315
                                    




(Hyunjin)


"Bay Hwang'ımızın hey heyleri tepesinde anlaşılan?" Elimdeki silahı karşımda, alnında elleriyle vazoyu kavramış titreyerek duran adama doğrulttum.

"Dalganın sırası mı Ji?" Jisung kıkırdayıp yanımdaki koltuğa yerleştiğinde silahı sıkmış ve vazoyu patlatmıştım.

Adamlarımdan birine yeni vazo koymalarını söylediğimde sehpaya uzanmış ve viski dolu bardağı dudağıma götürmüştüm. Göz ucu ile Jisung'a baktığımda hala sırıtıyordu.

Jisung, okuldan arkadaşımdı. Yıllar dostuydu anlayacağınız. Tabi içinde bulunduğum bu çukurla erken yaşta tanışmış olduğumdan dolayı okul işlerinden elimi kolumu da çekmiştim. Ama Jisung ile iletişimi hiç koparmamıştık çünkü bir gün onu as olduğum topluluğa, satıcı olarak girdiğinde yakalamıştım.

O anki şaşkınlığım ve kızgınlığımı unutamıyordum. Gerçi o da beni gördüğüne epey şaşırmıştı. Çünkü topluluğun gizliliği her şeyden önemliydi. Haliyle birbirimizden haberimiz olmamıştı.

Ardından ise as bir üye olarak, onunla sıkı iletişimde bulunmam statüme aykırı olduğundan Jisung'u köstebeğim yapmıştım. O ise bu role uyduğu yetmezmiş gibi mükemmel de yerine getiriyordu.

Şimdi ise çiftliğime yanıma gelmişti. Evim gibi şehir dışında kalan bir çiftliğe sahiptim ve şu an gelmiş, bahçede can sıkıntısından ziyade sinirimi çıkarmak için ağacın altında durmuş adama, atış yapıyordum. İşe yarıyor muydu? Hayır.

Ama belki, biraz sonra vazoyu korku dolu bakışlarla tutan adamı, bilerek vurduğumda belki canımın sıkıntısı geçerdi.

"Tarihi eser kaçakçısı birinin hesabını kesmek için kafasında vazo kırmak? İşini biliyorsun." Jisung'da kendisine bir içki alırken geriye daha çok yaslanmış ve adamın kafasındaki vazoya tekrardan sıkmıştım.

Kırılma sesi kulaklarıma geldiğinde tekrar adamlarımdan birine işaret etmiştim. "Sen niye geldin?"

"Söylenene göre Alman sorun çıkarıyormuş?"

"Ne sorunu?" Jisung omuz silkti.

"Bilmiyorum ama keyfi yerindeydi. Bu da bir sorun olduğunun işareti." Kafa salladım. Alman sıkıntılı bir tipti, boşuna kızıyla birlikte değildim. Gerçi o adamın her şeyden haberi olduğunu da biliyordum, yani kızını resmen düşünmüyordu.

Ama düşünmediği şey Eunji'nin çok iyi bir oyuncak olduğuydu. Almanın evinde uçan sineği bile görüyor ya da dinleyebiliyordum.

"Hallederiz ama önce burda halledilmesi gereken bir sorun var." Silahı tekrar adama doğrulttuğumda Jisung tek kaşını kaldırıp bana döndü.

"Adamı öldürmeyecektik Hyunjin?" Umursamadım. Alnının ortasına nişanlamam gibi vurduğum bir olmuş. Ardından yığılan bedene bir süre bakıp ayaklanmıştım. "Senin kafan mı iyi?"

"Ne alaka?" İstemsiz sert bakışlarımı ona odakladığımda Jisung'ta hiç çekinmeden kaşlarını çattı.

"Sinirini çıkarmak için adam öldürüyorsun?"

"Sinirli değilim." Arkamı dönüp gidecekken Jisung ayaklanmış ve yanıma gelmişti.

"Öylesin. Yoksa Felix'in adam öldürmesi ile alakalı mı?" Dediği şey ile yüzüne döndüm.

"Felix'i düşündüğün kadar takmıyorum kafama." Sonrasında cevap beklemeden eve doğru yürümüştüm. Tabi arkamdan seslenen Jisung'u duymamak imkansızdı.

"SİZİN ARANIZDA NELER OLUYOR BÖYLE?!"


•••

(Flashback-Hyunjin)

Trouble // HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin