Yorum yapanlara benden jeonginin küpesindeki tüylerden kelepçe"San bu heriflerin amacı ne?!" San arabayı geri sürmeye devam ederken adamların bu sefer tam yanından geçiyorduk.
"Bilmiyorum efendim, yalnızca sakin olun!" San konuşmaya devam ederken arabanın savrulması ile ön koltuğun baş kısmına kollarımı sıkıca sardım. "Siktir! Lastik patladı!" San'ın dediği şeyle gözlerim korku ile açılırken yoldaki arabalarda durmuştu. Tanrının ıssız orman yolunda en azından bir araba dahi geçemez miydi?! Ya da kimse duymuyor muydu bu çatışmayı?!
"S-san! Ne oluyor?" San elindeki boşalmış uzinin şarjörünü değiştirirken göz ucu ile bize yaklaşan adamlara baktı. "Efendim size dediğim anda arabadan çıkın." Ardından camı indirip ateş açmaya başladı. "Şimdi!"
Dediği şeyle bir süre yerimde donup kaldım, ardından bulunduğum taraftaki kapıyı açıp eğilerek çıkmıştım. Arkama baktığımda beni farkedenleri görmüştüm, adamlar bir yandan San'ın ateşine karşılık verirken oyalanmadan ormanın içine doğru koşmaya başladım.
Arkamdan gelen adamları zar zor seçiyorken elimi cebime attım. Telefonu çıkarmamla arayacağım kişi belliydi.
Telefon bir süre çaldığında küfür ettim. Dünyanın en meşgul insanı değildi her halde? Ya da öyleydi ama canımın derdindeydim! "Hwang Hyunjin ananı sikeyim açsana!" Telefon çalmaya devam ettiğinde açılmasıyla konuştum. "BAY HWAN-"
'Adam yolladım, iyi misin?'
Harbi mi? Bu kadar sakin miydi?
"DEĞİLİM! K-KOVALIYORLAR BENİ AHHH!" Nefes nefese kalmamla hızım yavaşladığında arkama döndüm. Daha da yaklaşıyorlardı.
'Neredesin?'
"O-orman.. ormandayım!" Koşmaya devam ettiğimde ayağımın takılması ile yere düşmüştüm. Korku filmindeki salak sarışınlar gibi olmanın sırası mıydı Felix?
Telefon elimden uzağa fırladığında almakla uğraşmadım, arama kapanmamıştı. Ayaklanıp koşmaya devam ettim.Adamlar bana ateş açtığında ise artık koşmuyor, bir ağacın arkasına yaslanıyordum. Ateş sesi kesildiğinde kafamı uzatıp baktım. O sırada arkamdan boynuma indirilen darbe ile bayılmıştım.
•••
Gözlerimi araladığımda depo gibi bir yerde olduğumu farkettim. Her yer kerestelerle doluydu ve eski yıkık dökük bir yerdi. Ellerim arkadan bağlanmış bir şekilde bir sandalyede bağlıydım ve ne kadar çırpınmaya çalışsam da başarılı olamıyordum.
Sinirle soluyup ileride duran adamlara baktım. Bunlar koruma gibi bir şeydi. Adamlar uyandığımı görünce birini arayıp haber vermişlerdi ve şu an bekliyorlardı. Bense ağzımdaki bez yüzünden hiçbir şey diyemiyordun.
Kapı açılıp içeri orta yaşlı bir adam girdiğinde yüzünü inceledim. Adamın yüzünde gözünün tekini kapatan korsan bantlarından biri vardı. Bana doğru ilerlerken ise kaldırmış ve çıkarmıştı. Gördüğüm şey ise korkunçtu.
Adamın gözlerinden biri yoktu.. evet ürperticiydi. Ama asıl olay bu adam.. bugün toplantıya gelmişti?
İlk olarak ağzımdaki bezi çıkarttığında beklemeden konuştum. "Hey sen! Beni serbest bırak lanet herif!"
"Selam Felix." Adam karşıma sandalye çekip oturduğunda burnumdan soluyarak ona bakındım.
"Adımı nerden biliyorsun?! Ayrıca seni görmüştüm! Ne istiyorsun benden?!"
"Jackson yakın arkadaşım sayılır.. ve de senden bir şey istediğim yok, benim işim Hyunjin denen adamla." Babamla mı? Bu adam babamı tanıyordu ve beni mi kaçırıyordu?!
"O ZAMAN BENİ NİYE KAÇIRIYORSUN AMCIK GÖZLÜ ADAM!" Adamın kaşları çatıldığında bende o sıra boş olan göz yuvasına bakıyordum.
"Hwang Hyunjin ile aranda ne var?" Dediği şeyle histerik bir gülüş bıraktım.
"Hwang Hyunjin ile aramda ne olabilir? Ne saçmalıyorsunuz siz?" Adam bacak bacak üstüne atıp kollarını bağladığında tüm dikkatim kör gözünde olduğu için çokta odaklanamıyordum.
"Bir dahakine gizli saklı bir odada konuşurken daha çok dikkat etmelisin Felix." Jeton düştüğünde kaşlarım yavaşça çatılmaya başladı. Minho ile konuşmamızı mı kastediyordu?
"Neyden bahsettiğini bilmiyorum?"
"Şansa bak ki, adamlarımdan biri lavabo ararken çok güzel bir şeye kulak misafiri olmuş.. Hwang Hyunjin'in sevgilisi olduğunu babanda biliyor mu?" Sıçmıştım.
"Ben o adamın sevgilisi falan değilim! Ayrıca babam siksin seni, bırak beni." Dediğim şeyle adamlardan birine işaret yaptığında yapılı bir adam gelip yüzüme yumruk çakmıştı. Hani babamla arkadaştı bu adam?!
"Lee Felix, sabrımı zorlamanı önermem. Şimdi söyle bakalım.. Hwang Hyunjin ile aranda ne var?" Hala Hyunjin diyordu ya, hala Hyunjin diyordu!
"Hiç. Bir. Şey. Anlama kıtlığın mı var?" Adam yine işaret verdiğinde, bana vuran adam tekrar vurmuştu. Benim.. güzel.. yüzüm!
"Hwang Hyunjin'in sana değer verdiğini biliyorum çocuk.. ve o herif tüm işlerimi berbat ederken rahat etmesine izin vermem."
"Ne işinden bahsediyorsun?! Sen bu topluluğa üyesin!"
"Evet üyeyim.. buna rağmen koca bir köle göçümün önüne geçti? Hwang Hyunjin'in bu yaptığı oyun bozanlık." Adamın dediği şeyle gözlerimi büyülttüm. Köle göçü? Ayrıca topluluk böyle kirli işleri zaten yapmıyor muydu, neden engellesin ki?
"Bana bak adam! O zaman git Bay Hwang'ı kaçır! Benim onunla bir alakam yok.." adam omuz silkip ayağa kalktı.
"Sen ölüme giderken göreceğiz, ne kadar alakalı olduğunuzu çocuk.." dediği şeyle gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
"Önemli bir şey demem lazım.. yaklaşır mısın?" Dediğim şeyle adam tek kaşını kaldırmıştı. Kafamla işaret ettiğimde ise başını eğip yüzüme yaklaştı.
"Kör gözünden sonra aletimi, 'çocuk' diyen ağzına yönlendirmeli-"
•••
Selam selam sikko bir bölüm sğwmflwşdkwpfmepfke bu bölüm için dramalama_ ya teşekkürler bi saat başını şişirdim ses kayıtlarıyla
Oy verip yorum yaparsınız felix hyunjine korsan göz bandı takıp kırbaçlarmış
Öpüldünüzzz
-Jedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouble // HyunLix
FanfictionFelix, babası tarafından Lux topluluğuna yeni nesil Seçkin üye olarak sokulacaktır. Ama bilmediği şey topluluğun zorunluluk olarak yaptırdığı görevlerdir. Felix ise bu görevleri yerine getirmek yerine topluluğun As üyesi ve başı olan Hwang Hyunjin i...