Twenty six

2.3K 376 415
                                    





"Hey sıkma bu kadar canını." John'un dediği şeyle asık suratımı doğrultmuş ona dönmüştüm. Her gün adam öldürmüyordum, ne yapmamı bekliyordu ki? Utanmasam adamı öldürdüğüm için gidip polise teslim olacaktım. (Dracula Felix paralel evren)

"Oyunu oynarken adamı öldüreceğimi bilmiyormuşum da, öldürünce farketmişim gibi hissettim. Tanrım, neden böyle bir oyun var ki?!" John bana gülerken ben ise hiç keyif almıyordum.

"Cidden şanslı olduğunu söylemeliyim ve doğruyu söylemek gerekirse, ben hayatta böyle bir şeye kalkışmam. Deli cesareti var sende."

"Başıma ne geldiyse ondan geldi zaten.." kendimi tutamayıp mırıldandığımda John duymuş olacak ki, tepki verdi.

"Ne gelmiş başına?"

"Ne gelmedi ki- ne?! Hiçbir şey gelmedi başıma tabiki!" Gözlerimi sonuna kadar açıp ona baktığımda bana kaşlarını kaldırmış bakıyordu.

"Neden bu kadar gerildin?" John ifadesinin yerini düz bir ifadeye bıraktığında ne diyeceğimi bilmiyordum. Az kalsın pot kıracaktım, kim bilir belki farketmeden öncesinde de kırmışımdır.

"Bir saat önce adam öldürdüğüm için olabilir mi Bay Hwang?" John tekrar güldüğünde bu herifin ne kadar sevimli olduğunu düşünüyordum.

"Lütfen bana adımla hitap et."

"Olur mu ki öyle? Yani yaşınız.." benden 8 yaş büyük biriyle her boku yemiştim ama sonuç olarak bu adam daha büyüktü. Ayrıca ben kendimden 8 yaş büyük biriyle boklar yerkende saygısından ödün vermeyen bir maldım. Hyunjin'in anasını sikeyim! (Of sinirlendim gaza geldim çaktırmayın apwmdwpsmwo)

"Rahat ol Felix."

"Pekala Bay Hwang."

"Felix?"

"J-john?"

"Felix?"

"Johnny-nie mi diyim Bay Hwang?!" En son sinirlendiğimde John 'ne diyo bu mal' dercesine yüzüme bakmış ardından ise konuşmuştu.

"Arabadan in artık. Durdu farkındaysan?"
Ben Felix Lee. RezilSıddık RüsvaCan Felix Lee.



•••


Evden içeri girdiğimizde John önden salona girerken, bense başımı öne eğmiş onu ruhsuz bir şekilde takip ediyordum.
Salona adımlayıp kafamı kaldırdığımda gördüğüm kişi ile kaşlarım çatılmıştı. Eunji?

Bacak bacak üstüne atıp oturduğu koltuktan kalkıp, mini beyaz elbisesinin eteğinin uçlarını düzeltmiş ve bize dönmüştü. "Ah Bay Hwang sonunda karşılaşabildik." Elini John'a doğru uzattığında ardından bana dönmüş ve hızla bana doğru adımlamıştı. "Felix tatlım!" Kollarını bana sardığında bir an neler olduğunu anlayamadan donup kalmıştım. Bu karıdaki samimiyetin kaynağı neydi böyle?

Sanki boka batmış gibi suratımı buruşturmuş çekilmesini beklerken gözlerim John'unkilerle karşılaşmıştı. Adam tipimle kıkır kıkır gülmeye başladığında kaşlarımı çatmış ve Eunji'nin çekilmesi ile üstümü düzeltmiştim.

"Sanada merhaba Eunji ama fazla duramayacağım yanınızda.." bir adım geri çekildiğimde John'a dönüp konuştum. "Haliyle zor bir gündü." John kafa salladığında, Eunji'ye dönmüş ve sinsi bakışlarının samimi bir ifadeye evrilişine şahit olmuştum. Bu kadının benden haz etmediğini düşünüyordum. Yinede yapmacık bir gülümseme sunup arkamı dönmüş ve salondan çıkarak merdivenlere doğru yönelmiştim.

Bitkin bir şekilde ağır ağır merdivenlerden çıkarken geldiğim katta Hyunjin'in çalışma odasından çıkan San'ı görmemle koşup kollarımı ona sardım. "Tanrım iyi misin?!" Ben geri çekilirken çalışma odasının cam kapısından olanları gören Hyunjin'den haberim dahi yoktu.

"İyiyim efendim, teşekkürler."

"O gün sana bir şey oldu diye o kadar korktum ki.. üzgünüm San."

"Efendim benim görevim sizi korumak." Minnettar bir şekilde eğildiğinde çalışma odasının kapısından gördüğüm Hyunjin ile mutlu ifadem silinmişti. Bu adam neden hep öfkeli ya da suratsız duruyordu ki. "İzninizle ben çıkıyorum."

San'ın dediği şeyle dağılan dikkatimi düzeltip kafa sallamıştım. Ardından ise Hyunjin ile uğraşmayıp bir yukarı kata, odama çıkacaktım ki, el işareti ile 'gel' yapması ile adımlarımı çalışma odasına yöneltmiştim.

Kapıyı aralayıp içeri girdiğimde arkamdan kapıyı kapatmış ve masasına doğru ilerlemiştim. "San geri göreve geldi sanırım." Konuşmamla Hyunjin omuz silkti.

"Onu kovdum." Dediği şeyle gözlerimi büyülttüm. San odadan çıkarken hiçte morali bozuk bir şekilde çıkmamıştı.

"Neden?" Hyunjin yanıtlamamış ve koltuğunda geriye doğru yaslanmıştı.

"Bugün adam öldürmüşsün." Kafa salladım.

"Haberler tez yayılıyor sanırım.." sessizce konuştuğumda olduğu yerden kalkıp yanıma doğru gelmişti. Önümde durduğunda başımı kaldırıp ona bakmıştım.

"Bundan sonra biri sinirlerini bozduğunda çekip vur. Bu tarz oyunlara girme, çocuk." Belinden silahı çıkartıp bana uzattığında yutkundum.

"Teşekkür ederim ama bir kez daha birini öldürmeyi düşünmüyorum Bay Hwang." Gözlerimi silahtan geri Hyunjin'e kaldırdığımda anlar bir şekilde kafa sallamış ardından ise beni belimden kendisine çekmişti.

Kollarını belime sardığında sarıldığını düşündüğümden konuşmuştum. "Bu kadar endişeleneceğinizi düşünmemiştim.." ben kollarımı onun omuzlarına koyarken Hyunjin ise başını çevirip yüzüme bakmıştı.

"Ne diyorsun çocuk?" Ardından ise elini pantalonumun beline atıp çekiştirmiş ve silahı belime yerleştirmişti. "Senden cevap beklememiştim." Yüzlerimiz arasındaki mesafeden dolayı afalladığımdan, olduğum ters köşeye utanmaya fırsat bulamamıştım.
Hyunjin'in kolları arasında olmanın sıcaklığı ve onun kokusuna maruz kalmanın etkisindeydim.

Gözlerim istemsizce dudaklarına kaydığında onları öpmeyi ne kadar istediğimi farketsem de, kendimi bunun yerine geri çekmiştim Hyunjin'den. Öldürdüğüm adam bana 'metres' dediğinden beri Hyunjin ile yakın olmak rahatsız ediciydi.

"Aşağıda Eunji var.."

"Gitmemiş mi hala?" Kafamı iki yana salladım.

"Evinize benim dışımda insanlarda girer olmuş Bay Hwang." Hyunjin masasına geri ilerleyip yerine oturduğunda bana döndü.

"Kız arkadaşımla kendini bir tutma." Dediği şeyle kaşlarım çatıldığında istemsizce yumruğumu sıkmaya başlamıştım.

"İçinde bulunduğumuz duruma bakılırsa kız arkadaşınızla kendimi bir tutmuyorum. Gözünüzde ondan daha yüksekte olduğum aşikar."

"İnsanların dedikleri seni cesaretlendiriyor mu? Metres gibi kelimeler falan?" Hyunjin dudaklarına içkisini götürürken sırıttım.

"Orada bin tane adamınız olduğunu bilmesem, beni dinlediğinizi düşüneceğim. Ayrıca öpüştüğüm birini öldüren de sizdiniz, cesaretlenmek için bir sürü sebebim var." Hyunjin gözlerini devirdiğinde bardağını bırakıp masasına doğru öne çıkmış ve dirseklerini masasına yaslayıp ellerini birleştirmişti.

"Kendini fazla önemsemene neden olmuşum o zaman." Hyunjin'in dedikleri artık sinir etmekten ziyade beni keyiflendiriyordu. Bu yüzden masasına doğru ilerleyip ellerimi yaslamış ve yüzüne doğru yaklaşmıştım. Dudaklarımda dilimi gezdirip sessizce konuştum.

"İnanın bana, sizin beni önemsediğiniz kadar değil bu." Hyunjin alaycı bir şekilde sırıtmış gözlerime bakarken bende genişçe gülümsemiştim. Başımı biraz daha öne uzatıp burnumu burnuna sürtmüş ve dudaklarına kısa bir bakış attıktan sonra ise geri çekilmiştim. "Diyecek bir şeyiniz yoksa çıkıyorum? Madem San kovuldu. Son kez görsem iyi olur." Hyunjin'in ifadesi geri suratsızlığın bin bir tonuna bürünürken bende arkamı dönüp odadan çıkmıştım.




•••


Hyunjin adam ne malsın amk

Israrlardan dolayı atıyorum ve vote sınırı koyuyorum
Sınır=100

Oy verip yorum yapmayı unutmayın hepinizi öpüyorummm
-Jedi

Trouble // HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin