Pekala.. yemin ederim ki arabaya gidene kadar tüm aslanlık hünerlerimi takınacak ve Hyunjin'in tutuşundan kurtulacaktım ama bilin bakalım ne olmuştu? Kurtulamamıştım.Sinirliydim. Hyunjin'e, beni dışarı çıkarıp mal gibi bırakan Johnny'ye, tuvalet kabininde unuttuğumuz Taeyong'a sinirliydim. Taeyong'a sinirliydim çünkü rolünü güzel becerememişti! Bence yani..
Arabaya bindiğimizde konuşmayı bırak, onun tarafına bile bakmıyordum. Benden beklenmeyen hareketlerdi ama yaptım bunu millet! Hyunjin'in camdan gördüğüm yansıması kadarıyla arada bana döndüğünü seçiyordum ama kesinlikle ona dönmüyordum. Aslında bir kelime dahi söylese bin şey diyecek gibi bir ruh halim vardı. Ama demiyordu işte.
En sonunda evimin önüne vardığımızda teşekkür etmeye gerek duymadan arabadan inmiştim. Sonuçta zorla beni getirmişti, neyin teşekkürü? İndikten sonra kapıya yöneliyordum ki, Hyunjin'in aracının arkasından yaklaşan babamın aracını görmemle duraksadım. Araba içindeki görüntüsüne baktığımda anlamaya çalışır gibi ön koltukların arasındaki boşluktan bana ve Hyunjin'in aracına bakıyordu.
Ardından kapısını açan koruması ile araçtan inip yanıma adımlamıştı. Sırf Hyunjin'e bakmamak için ömrümde hiç incelemediğim kadar babamın yüzünü incelemeye başlamıştım. "Aa.. Hyunjin'le miydiniz Felix?" Babam bir aracın açık camından Hyunjin'e ardından ise bana bakmıştı.
"Aslında bir mekanda karşılaştık. Bırakmak istedi Bay Hwang da.." Hyunjin'e döndüğümde kısa süreli bir bakışma yaşamıştık, ardından başını sallayıp beni onayladı.
"Sen nasılsın Jackson?" Babama döndüğünde babam konuşmaya başlayacaktı ki, müsade istemiş ve bahçe kapısına yönelmiştim.
Kapıdan girerken son duyduğum şey ise Hyunjin'i evimize davet eden babamdı. NE?!
•••
Şu an oldukça sıkıcı bir ortamdaydık. Özetlemem gerekirse; babamla Hyunjin henüz anlamadığım mevzulardan konuşuyorlardı ve Phoenix'in eve gelişi ile o da onlarla konuşmaya başlamıştı, ben yukarı çıkmak istesemde annem yüzünden salonda onların yanında mahsur kalmıştım.
Hyunjin pür dikkat babamı dinliyor ve arada bana kaçamak bakışlar atarak geri babama dönüp yanıt veriyordu. Phoenix'in ise yalakalık vakti gelmiş olmalıydı ki, şu an aya çıkmışçasına bir gururla Hyunjin'le babamın sohbetine dahil oluyordu. Tch.. ben nelere dahil oldum bir bilsen..
"Ben bu konuda Felix'in düşüncelerini de merak ediyorum." Hyunjin tüm dalgınlığımdan beni çekip çıkartırken ne konuşulduğuna bile dikkat etmeyen ben, adeta mal gibi şu an adamın yüzüne bakıyordum. Babam ve Phoenix gergince bana döndüğünde Hyunjin'in yüzünü bir sırıtma kapladı. Neydi bu? Bir çeşit intikam falan mı?
Tek kaşımı kaldırıp elimdeki kahve fincanını sehpaya bırakmış ve boğazımı temizlemiştim. "Ben tam odaklanamadım konuya pardon?"
"Amerika'nın da ayağı olduğu bir silah ticaretine Lux'ın da dahil olması konusunda konuşuyoruz.." Phoenix çatık kaşlı ifadesi ile çok büyük bir bok yemişçesine bana olanları özet geçtiğinde yüzüme samimiyetsiz bir sırıtma takındım.
"Bu işin güvenilirliği konusunda şüpheliyim Bay Hwang. Özellikle yatırım şirketi olarak büyük bir görev ailemize düşerken, ayrıca şüpheliyim. Babamın sorunlu yaşanan ticareti ve son zamanlarda Lux'ta ters giden şeyler.. bilirsiniz yani." Açıklama yaptığımda babam bir aydınlanma yaşamış gibi başını sallamış ve beni onaylamıştı.
"Felix haklı bu konuda.. Lux'ta son zamanlarda ters giden şeyler olmadığına emin misin Hyunjin?" Hyunjin düz ifadesini bozmadan konuştu.
"Sonuç olarak bu işlerde tek yaptığınız şey paranızı yatırmak Jackson, ufak tefek pürüzler ticareti yapanlar için sıkça yaşanan sıkıntılardan. Tabi Felix gibi toy bir çocuğun bunu anlamasını henüz bekleyemeyiz. O da öğrenecektir zamanla." Şu an.. Hyunjin'i.. boğmamak.. için.. kendimi.. zor.. tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouble // HyunLix
FanfictionFelix, babası tarafından Lux topluluğuna yeni nesil Seçkin üye olarak sokulacaktır. Ama bilmediği şey topluluğun zorunluluk olarak yaptırdığı görevlerdir. Felix ise bu görevleri yerine getirmek yerine topluluğun As üyesi ve başı olan Hwang Hyunjin i...