Thirty sex

3.4K 307 237
                                    




Ya yemin ederim şu altıda keramet var espri olsun diye smut getirmiyorum, otomatik denk geliyor -.-


"Hyunjin?" Dudaklarımı Hyunjin'den ayrılıp nefesimi toparlamaya çalıştığımda gözlerini aralayıp bana dönmüştü.

"Hm?"

"B-biz o insanları kaçırdık da, bunun peşine düşmezler mi? Anlamazlar mı saldığımı?" Hyunjin dediğim şeyle elini çeneme atmış ve beni tekrardan dudaklarına yakınlaştırmıştı.

"Chan halleder." Dudaklarımızı tekrar birleştirdiğinde vücudumu saran elektriğe mani olamadım. Yoğun bir öpücük bırakıp tekrar çekildim.

"O insanlar nere gidecek şimdi?" Hyunjin gözlerini devirirken somurttum. "İçim rahat değil."

"İçinin rahat olmaması için bir sebep yok Felix. Bir ton insan kaçırmadın, alt tarafı 30 kişi." Dediği şeyle kaşlarımı çattım.

"Bu yinede-"

"Felix şu an kucağında bulunduğun kişinin farkındasın dimi?" Başımı salladım. Bu gerçeği sürekli unutuyordum ama Hyunjin örgüt lideriydi ve endişe etmemi gerekecek, daha doğrusu etmemizi gerektirecek bir şey yoktu. Çatık kaşlarım yumuşayıp yüzümü bir gülümseme aldığında o da derince bir nefes bırakmıştı.

Arabanın geldiğimiz yoldan geri döndüğünü görünce Hyunjin'e baktım. "Ofisine mi gidiyoruz?" Hyunjin başını salladığında kucağından ayrılıp yanına oturdum. "Akşam bir davete geçeceğim. Gelmek istersen-"

"Gelirim." Dediğim şeyle kafasını sallamış ve önüne dönmüştü.

•••

Bilinç yitirmeyi bir şeyle özetleyecek olursam, bu kesinlikle Hyunjin'in kolları arasında olduğum anlar demekti. Beni saran kolları arasında, ellerimi geniş omuzlarında gezdirip boynumu emmesine izin verirken saçlarından gelen kokusu tam olarak bilincimi yitirmeme neden oluyordu çünkü!

İçeri gireli beş dakika bile olmamıştı ve ofisine girip kapısını kapatmasının ardından kendimi kapıya yaslı bulmam yalnızca iki saniye sürmüştü. Şimdi ise hala kapıya yaslı bir şekilde bir eli belimde beni kucaklarken, diğeri ile boğazlı kazağımı sıyırıp dilini boynumda gezdirmeye devam ediyordu.

Ellerimden biri saçları arasına dalıp başını boynuma daha çok bastırırken yer yer kesik bir şekilde inliyordum. Sıcaklamıştım. Hyunjin'in boynumdaki, beni git gide hassaslaştıran ıslak öpücükleri ve tenimi ezen dişleri ile bayılacak gibi hissediyordum. Saçlarını çekiştirip başının bana dönmesini sağladım ve kuruyan dudaklarımı ıslak dudakları ile buluşturdum.

Boynumdaki eli kalçama inip sırtımı kapıdan ayırdığında hafifçe kalçamı okşamaya başlayıp masasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Dudaklarım arasına giren dili ile inleyip saçlarındaki elimi yanağına getirmiş ve başımı yana eğerek öpücüğü dahada derinleştirmiştim.

İlerleyip koltuğa oturduğunda kucağında yerimi edinmiş ve dudaklarımızı ayırmadan üstümdeki kabanımı omuzlarımdan sıyırmıştım. Buraya geldiğimde kurmuş olduğum koltukla ilgili senaryonun bu kadar hızlı gerçekleşeceğini düşünmemiştim. Hava hala aydınlıktı, yağmur damlaları Hyunjin'in camdan duvarına çarpıyordu ve öpücük seslerine karışıyordu.

Dudaklarımızı ayırıp ellerini kazağımın eteklerine götürdüğünde çıkartmasına yardımcı olmuş ve beni koltuğa yatırmasına izin vermiştim. Üstündeki ceketini çıkarıp bacaklarım arasındakini yerini aldığında, ağırlığını hafif bana vererek boynuma eğilmişti.

Trouble // HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin