Aşk nasıl bir şeydi. Bunu Birine sormayı çok istiyordum. Tatilden döneli 2hafta olmuştu. Derslere son sürat girmiştik. 2haftadır aklım derste, kalbim rüzgardaydı. Düşünmek istemiyordum. Ama bir şekilde aklıma geliyordu işte. Bana hep yanımda olucağını söylemişti. Peki Nerdeydi? Aklım karman cormandı. Düşündük e başıma ağrılar saplanıyodu. Sinirle başımı ovuşturdum. Kafamı cevirdiğimde canerle göz göze geldim.
- ne oluyor kızım sana bir saattir sana sesleniyorum. Ders bitti. Cıkmıyomuyuz.
- ha evet.
-ay sen iyimisin?
-değilim Caner. Aklım çok karışık. Beynim patlıycak gibi.
-rüzgar mı?
-sen nasıl...
-ah be kızım sen hariç herkes bakışlarının farkında ki.
-ama aklım çok karışık.
-sen hatayı başta yapmışsın kızım. Aşk dediğin akılla değil kalple olur. Bazen aklını Bi kenara bırakıp yüreğinle hareket etmelisin.
-sen sanırım bu konuda çok şey biliyorsun.
Caner in yüzü bir anda düşerken. Yanlış bişey dediğimi düşünüp üzülmüştüm.
-cener ben yanlış bişey söyledim galiba özür dilerim.
Bir kaç saniye sıranın üzerine boş bakışlar atan Caner kafasını kaldırıp bana baktığında bir anda ayağa fırladı.
- kalk hadi!
-nereye?
Elini uzatarak,
-seninle bir kaç yere gidicez.
Caner in elini tutarak ayağa kalktım. Hızla sınıftan cıktık. Kampüsün bağcesinde güneşle karşılaştık. Bize seslenmesine rahmen Caner durmamış elimi daha sıkı tutarak cekiştirmişti. Sonunda üniversiteden cıkarsak bir taksiye bindiğimizde ikimizde derin bir nefes almıştık. Taksi durduğunda kafamı kaldırıp etrafıma baktım bir mezarlığın önündeydik. Nedense bunun arkasından kötü bir şey öğrenecek gibi hissettim. Caner taksiden inince bende inerek peşinden ilerledim. Mezarlıktan girip bir süre yürüdük. Bir mezarın başında durduğumuz da Caner yere çökerek mezardaki toprağı okşadı. Gülümseyerek kafasını kaldırdığında,
-seni Aylin'imle taniştırıyım. Tek ve en büyük aşkımla.
- Caner...
- lütfen sadece beni dinle olurmu. Çünkü bunu Bi daha yapabileceğimi sanmıyorum.
-tm.
- lise 2 ye falan gidiyorduk. Hani lise filmlerinde olurya havalı popiler bir cocuk vardır. Öğleydim ben. Her şeyim vardı. Özel bir okuldayım. Zengindim. Birazda egosu tavan yapmış bir pisliktim. Bir gün okula yeni bir kız geldi. Burslu bir kız. Aylin. Sapsarı saçları masmavi gözleriyle bir peri kızı gibiydi. Ama işte önceleri hep kavga ettik. Ben insanlara zorbalık yaptıkca o karşıma dikiliyodu. Çok cesurdu. Kimsenin söylemeye cesareti olmadığı şeyleri yüzüme vuruyordu. O o kadar güzeldi ki Melek gibi bir kızdı. Ben yavaş yavaş aşık oldum. Ama nasıl. Gözümü kapıyorum o. Açıyorum o. Ama kabul etmek istemiyorum. Tabi bu arada değişmeye başlamıştım. Eski Caner yoktu. O da görmüştü değiştiğimi. Sonra arkadaş grubu da değişti. Oda girdi grubumun içine. Ama bana mesafeliydi. Bi gün topladım cesaretimi ilan ettim aşkımı. Kabul etmedi. Lise 3 e kadar ben kovaladım. O kaçtı. Bi gün bizim tayfa cafeye gittik. Benimle özel konuşmak istediğini söyledi. Heyecanla cıktık kafenin önüne. Bekledim söylemesini. Ama o söyleyemeyen telefonum çaldı. Annem arıyordu. "oğlum yetiş. Herşeyimizi alıyorlar" dedi. Şirket batmış. İflas etmişiz. Eve haçiz gelmiş. Bir hızla koşmaya başlıyorum. Ama karşı kaldırıma geçtiğimde Aylin bağırıyor arkamdan. Bana doğru koşuyor. Sonra ne oluyor biliyomusun?
Bana ulaşamadan bir anda çıkan bir araba benim minicik bedeni olan sevdiğimi savuruyor. Koşuyorum ayline. Kafasını alıp kucağıma koyuyorum. Ama nasıl ağlıyorum. Hayatımda ilk defa ağlamışım o kadar. "Aylin" diyorum. "bırakma beni". O ne diyo biliyomusun? "seni seviyorum Caner." kucağımda öldüğünde son sözü oluyor bu. Seni seviyorum. En büyük açım ne biliyomusun? Ona hiç sarılamadım. Ona hiç sevdiğimi düzgün bir şekilde söyleyemedim. Onu hiç öpemedim. Ben belki birazdaha duygularımı belli etseydim, biz cok önceden sevgili olurduk. O zaman belki o gün peşimden koşmaz o kazayı geçirmezdi. Öyle işte ay ben o gün değiştim. O hastane odasında ölüm haberini aldığımda, ailesinin yerlere düşerek feryat ettiğini gördüğümde, o eski sorumsuz Caner öldü. Herkezden uzaklaştım. Köye dedemlerin evine gittim. Bi daha asla eski arkadaşlarımla görüşmedim. 1yıl boyunca buraya gelemedim. İstanbula tekrar döndüğümde aklımda tek bir düşünce vardı. Doktor olucak benim sevdiğimi kurtarmayan doktorların yerine benim gibi sevenlerin hayatını kurtaracaktım. Buraya geldikten sonra her hafta onu ziyaret etmeye başladım. Öyle işte. Gercek Caner bu.
Elimle ağzımı kapamış hıçkırıklarım çıkmasını engellemeye calışıyodum. Caner sözlerinin en başından beri ağlıyordu. Gözlerini bir dakika bile sevdiğinin mezarından ayırmamıştı. Yere cökerek canere sarıldım. O nasıl dayanmıştı bunca şeye. Bu bu çok acıydı. Bir insan bunca acıyı aynı anda çekmeyi haketmezdi. Nasıl sevmişti Caner. Bu ne büyük sevdaydı...
-şişşşş. Ağlama kızım ya. Bunları ağla diye değil farkına var diye anlattım. Dolunay hayat sevdiğine sevdiğini söylemek için çok kısa. O yüzden durma. Çünkü ben geçkaldığım için çok pişmanım.
Ağlamasını zorla durdurup sahte bir gülümsemeyle bunları söyleyen canere daha da sıkı sarıldım. Hiçkırıklarım biraz azaldığında,
-Caner sen çok güçlüsün. Dedim.
- bak sen şimdi bu halime kızım ben neydim ne. Ama bak bu halim bana senin gibi bir kardeş verdi.
-seni kardeşin yesin emi. Söz veririm bundan sonra seni üzecek olan karşısında beni bulacak Caner. Asla izin vermiycem.
Sacımdan öperek beni ayağa kaldıran Caner son bir kez sevdiğinin mezarına bakarak gülümsedi. Bana dönerek elimi tuttu ve mezarlıktan çıktı. İndiğimiz yerde bizi bekleyen taksiye tekrar bindiğimizde,
-şimdi nereye? Diye sordum.
-Bi kaç yere gidicez demiştim. Dedi dalgınca pencereden dışarı izleyen Caner...Merhaba bu ve sonraki bölümde canerin asıl kimliğini tanıtmayı düşünüyorum ne dersiniz. Caner çok şey yaşamış ben bile yazarken bir ağırlığın göğsüme oturmasını engelleyemedim. Ama bir konuda haklı öyle değilmi? Hayat sevdiğini söyleyebilmek için çok kısa...
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
çakıl taşları
ChickLitBir avuç taşı sallamışlar ve atmışlar yere, Her bir taş düşmüş bir başkasının önüne. Bir müzik başlamış, müzik kutusu içinde, Aşk ve arkadaşlık hissedilmiş yürekte, Geçmişe mazi denilmiş, dayanmış yinede birleşmiş her taş ve kaymış gökyüzünde...