Dolunay&rüzgar

22 3 0
                                    

-Neredeydin dolunay? Dedi.
  Hani bazı anlar olurdu ya, kalbiniz böyle deli gibi atardı. Anlamını asla bilemezdiniz ama işte tek bir ses size hem tatmak istediğiniz hem asla hissetmek istemediğiniz duyguları yaşatırdı. Aynen öyleydim şu an. Rüzgarın gözlerinde kaybolucak kadar uzun süre bakmıştım onun o derin mavilerine. Gözlerinde kaybolmanın sözlük anlamı buydu galiba. Kalbim hızlanırken zorla bir çümle kurdum.
- özür dilerim. Geç kaldım.
- dileme. Seni beklemek güzel şey.
-nasıl bir şey?
-dünyanın en güzel de sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bişey.
-peki dinlemek yetiyomu?
-yaetmiyor ben artık dinlemek değil söylemek istiyorum.
     Hafifce başımı eğip gülümsedim rüzgardan bu kadar ince bir çümle duymayı beklemiyorum. Söylediği şiir bile en sevdiğim şiirdi. Neydi bu böyle bana aşk itrafımı yapıyordu. Tekrar rüzgara baktığımda Hafifce gülümsüyordu,
-peki hangi şarkıyı söyliyceksin?
-işte bunu sana sormak istiyorum hangi şarkıyı söylemeliyim?
   Hafif esen rüzgar yüzüme vurarak saçlarımı ucururken üzerimdeki hırkayla iyice sarıldım. Aklımda yüzbinlerce melodu dolanıyodu.
-neden şarkıyı benden duymak istiyorsun. Benden daha iyi olanlarda var.
-bu neden adın rüzgar demek gibi bişey oldu sanki ay kız ha?
-hayır cittiyim.
  Derin bir nefes aldı,
-bende cittiyim dolunay. Nedenini inan bilmiyorum zaten bu tür şeyler bilinmez ya bu da öyle bişey.
-ben hangi şarkıyı  söylemen gerektiğinden emin değilim.
   Dedim gözlerimi kacırarak.
- peki, bende daha fazla dayanabileceğimden emin değilim.
-rüzgar yeni tanıştık sayılır.
-seni sıkıyomuyum. Bu yüzden mi kacmaya calışıyosun dolunay?
-hayır! Sadece...
-korkuyorsun. Çünkü dıştan bakıldığında herşeyi atlatmış gibisin, ama içinde atlatamadığın çok şey var. Sen içten içe hala yangınına boğuşuyorsun. öyle değilmi?
-sen nasıl...
-sen hazır olduğunda bu konuşmayı tekrarları ve o zaman bana istediğin soruyu sararsın. Ben o zamana kadar hep yanında olmaya devam edicem. Bir gün bana o şarkıyı söylemeni bekliycem. Dedi.
   Gülümseyerek. Ve oturduğu yerden kalkarak otele girdi. Bense öylece havuzun başında kalakalmıştım. Nasıl bişeydi bu. Neden böyle hissediyordum. Saatlerce dolunayın havuzdaki yansımasını izledim. Ben atlattığımı sanırken atlatmamışmıydım? Peki bunu ben bile bilemezken rüzgar nasıl beni benden iyi tanıyordu. Pek ben onu nasıl bu kadar cok görmek istiyoken, bir o kadarda ondan kaçmak istiyordum. Neydi bunun adı? Neden kalbim bu kadar sıkışıyodu?...

çakıl taşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin