Rüzgar

21 5 0
                                    

Bu papatyaların günağı neydi. Neden insanlar zamanı bilinmeyenden beri o güzelim çiçekleri doğasında bırakmak yerine aşklarını anlamada kullanıyorlardı. Seviyor sevmiyormuş. Oysa bu saçma falı istedikleri gibi cevirebilirlerdi. Yaptıktan sonra seviyorla başlayınca sevmiyor cıkarsa başa  dönüp sevmiyorla başlamaları yeterdi istedikleri sonuçu alabilmek için. Ama yinede pes etmediler umutsuzca papatyalardan umut dilediler. Yinede o çiçekler insanlara rahmen güçlü görünüşlerine asla ödün vermezdiler.
Belkide bu yüzden en sevdiğim çiçek diğer kızlar gibi gül, orkide falan değil  papatyaydı. Hem papatya zarafeti inceleyin ve temiz kalbin simgesi değilmiydi. Papatya cıkarsız ve koşulsuz yani saf sevgiyi göztermezmiydi.
    Benim içinse yeni bir şans demekti en saf en masup dileklerle, yeni şans. Belkide sırf bu yüzden kuçağımda koca bir buket papatyayla. içeriden arkadaşlarımın gülüşmeleri gelen odanın önünde öylece bekliyordum. Belkide rüzgarı o halde, o yatakta görmeye dayanamıyacağımdandı bu tedirginlik. 6 yıl koskoca 6 yıl yalan duygularla yaşamıştım. Şimdi sevdiğim adam oradaydı. Derin bir nefes alıp, kapıyı tıklattım. İçeriden gelen "gel" sesiyle kapıyı açarak yavaşca içeri girdim. Attığım her adımda canım gidiyordu sanki. O güçlü çocuk şimdi incecik bir deri bir Kemik kalmıştı. O derin mavileri çok yorgun bakıyordu. Hayran olduğum saçlarının yerinde kafasını kapattığı bir şapka vardı. Yüzü iyice süzülmüştü. Öylece bana bakıyordu sadece.
-dolunay? Gelmiyceksin sanıyordum. Dedi Caner şaşkınca.
-bana söylediğin sözlerin açılımını bir gün Zeynep hanımla konuşursun. Ama şunu bil ben bencil değilim. Dedim kırgınca.
-Zeynep hanım şu psikolog mu? Dedi güneş.
-evet.
    Ben sadece rüzgara bakıyordum konuşurken. Ama onunla konuşmaya cesaret edemiyordum. Diğerleri durumu anlamış olmalı ki ayakllanıpp sessizce odadan cıktılar. Şimdi başbaşa kalmıştık rüzgarla.
-nasılsın? Dedim.
-iyi sayılır.
Hiç yüzüne bile bakmadan çiçekleri komidinin üzerindeki vazoya koydum. Bakamıyorum yüzüne çünkü ağladığımı görmesini istemiyordum.
-neden bana söylemedin? dedim.
-söyleyemedim.
-neden rüzgar. Sen bu haldeyken ben...
-sen yanlızca sana ihanet ettiğimiz düşündün. Evet zorluk ceketin üzüldün. Ama mutlu olduğun zamanlarda oldu. Mesela yeni Bir eve taşındın. Caner inde o eski kötü mahallede değil senin yakınlarında güveni olmasını sağladın. Evet baban kaza geçirdi ama şu an sağlıklı. Ve ailenle mutlusun. Okulunu en yüksek dereceyle bitirdin. Çok lüks ve güzel bir hastanede işe başladın. Kısa zamanda yükseldin. Eğer benden haberin olsaydı, bunların hiç Biri olmazdı. Benim için uğraşmaktan okulu takmadın. Bir gün değil hergün ağlardın. Sana bunu yapamazdım. Anlıyorsun dimi.
-evet ama...
-aması yok ay kızım. Hem şimdi bana bak artık yüzünü görmiyim diye mi geldin.
  Kafamı kaldırım rüzgarın gözlerine baktım. Ben bu adama nasıl kızabilirdim ki. Rüzgar kolumdan tutmuş beni kendine çekmişti. Göğsüne yaslanıp sımsıkı sarıldım. 6 yılın özlemini çıkarır gibi kokusunu içime çektim. Öyle saatlerce sarılarak uzandı tek kişilik yatakta. Taki kapı çalana kadar bizimkiler gelmiş önceden oturdukları yerlere oturmuşlardı.
  Güneş ban bakıp anlamlı anlamlı gülünce utanmış ve kalkmak için hareketlenmiştim. Ama uyuduğunu sandığım rüzgar beni geri çekip,
-hiç Bi yere gityosun. Demişti.
   Diğerleri gülerken ben daha da çok kızarmıştım.
-o değilde dolunay ben hastaneden izin almadım gelirken. Dedi Caner.
-o değilde bende izin almadım. Dedim.
-aferin bize ya!
-aman şu an son düşündüğüm şey hastane. Ben başhekimle görüşürüm. Boşver.
-haklı kız şu an boş verin işleride rüzgarın yüzündeki artık unuttuğumuz sırıtışla bakın. Dedi oğuz muzip muzip.
-ay aynen dolunay nerdeydin  kızım sen. Dedi açelya.
    Bu arada açelya ve Çağatay sevgili olmuştu.
     Tabi ben yine kızarmıştım.
-lan utandırmayı kesin kızı. Dedi rüzgar.
-evet ya utandırmayın beni. Diye bağırırken herkez gülmeye başlamıştı.
- gençler ben bunu çok özlemişim ya.
Dedi çağla.
-neyi? Dedi Caner.
-böyle tam anlamıyla birlikte olmayı.
Hepimiz ona katılır adına gülümsedik.
-şimdi gelelim asıl konuyo, ameliyat olacaksın artık bak sevdiğin kadında geldi. Dedi güneş.
   Bu konuya hızlı bir giriş yapmıştı. Ama bende zaten bu anı bekliyordum.
-hayır. Dedi kendinden cok emin olan rüzgar.
-onun gözlerinin içine bakarak,
-evet. Dedim.
   Açıkca meydan okuyorum aslında.
-dolunay sende başlama.
- özür dilerim ama sen ölürken kenarda durup izlemiycem sen o ameliyata Kendi isteyinle girmezsen seni burda canlı canlı ameliyata alırım. Dedim kızgınca.
-alır ha kendisi boşuna genel cerrahi okumadı. Bütün hastaneler peşinde kızın. Dedi Caner.
   Diğerleri gülmemek için kendini sıkıyodu.
-iyide dolunay.... Diğen rüzgarı,
-sus sen. Diğerek susturdum.
- tedavim ben seçmiyomuyum.
- senin tedavi seçmeye hakkın yok sen kafayı yemişsin. Hem bizlere bu açıyı yaşatmaya hakkın varmı. Sen artık burda olmadığında yaşama iğtimalini düşünerek açı çekmek istemiyorum ben. Şimdi ya sen kabul edersin. Yadi psikoloğu zeynepten sana deli raporu çıkarmasını isterim. Ve söz hakkını sen değil baban ve biz veririz. Kaldı ki baba da ameliyat olmanı istiyormuş. Hem Zeynep beni buraya gönderirken git onu ikna et demişti. Yani sana rapor cıkarır. Dedim bir çırpıda.
-kızım delimisin sen. Dedi.
-deliyim rüzgar. Delirttiniz beni.
-yıllar sana yaramış baya asileşmişsin sen. Nerde benim sessiz kızım.
-yok artık senin sessiz kızın.
-hiç olmazsa düşünmem için zaman ver dolunay.
-zamanın yok ki. Dedim ağlamaklı bir sesle.
- pekala yarına kadar zaman ver o zaman.
-tamam yarına kadar...

 

çakıl taşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin