17

1K 106 49
                                        

Havuza gelmiştik Eun mi hepimizden önce atlayıp eğlenmeye başlamıştı bile. Kaydıraklardan kayıp yüzüyordu. Ona 5, 6'lı yaşlarda yüzmeyi öğretmiştik. Bir kursa da gitmişti.

Tek sorun kendimi çok garip ve kasıntı gibi hissetmemdi. Yıllardır böyle ortamlara girmediğim için olabilirdi.

Amele gibi çalıştığım için kendimi buraya uygun hissetmiyordum.

"Hadi bakalım. Seungmin biz de girelim gel."

"Ya ben şimdi girmesem?" Dedim oturduğum şezlongda bacaklarımı kendime çekerken.

"Sorun ne bir tanem?" diyerek önüme oturmuş ve elini saçlarımın arasına atmıştı.

"Kendimi garip hissediyorum. Buraya ait değilmiş gibi." Hyunjin bir süre bekledi ve saçlarımı okşadı.

"Senin ait olduğun yer burası." dedi elimi kalbinin üzerine çıkararak. Eun mi'yi gösterdi.

"Ve orası. Mekanları önemseme Seungmin."

Oflayıp elimi geri çektim.

"Çok garip belki uzun zamandır böyle ortamlara girmediğim içindir."

"Olabilir bebeğim. Hadi kalk."

Başımı iki yana salladım istemiyordum ama o ısrar ediyordu. Beni ayağa kadırmayı başarmıştı.

"Hyunjin gerçekten istemiyorum."

Elimi bırakıp "Peki." demiş ve geri çekilmişti.

Fakat aniden bana geri dönüp kucağına almıştı. Havalanmam ile ufak bir çığlık kaçırdım. Gerisi zaten suyun içinde yok olmuştu.

Yukarı çıktığımda elim ile yüzümü ovuşturup saçlarımı arkaya attım.

"Aman tanrım Hyunjin." diyerek omzuna vurdum. Gülmeye başlamıştı.

"Ya birine çarpsaydık."

"Ama çarpmadık."

"Baba!" Eun mi gülerek yanıma gelmiş ve boynuma sarılmıştı.

Hyunjin de gelip bize sarıldığında ufak bir aile kucaklaşması yapıp geri çekilmiştik.

Uzun bir süre suyun içinde eğlendikten sonra dinlenmek için çıkmıştık havuzdan.

Eun mi üşümesin diye onu kuruluyorken yanımızdaki şezlongda yatan Hyunjin bizi izliyordu.

"Saçlarını da kurulayalım mı babacım şimdilik. Hasta olma."

Eun mi sadece başını sallamakla yetinirken arkasını dönüştü.

Hyunjin'e tekrar baktığımda gözlerini kapatmış ve kollarını başının arkasında birleştirmişti.

Hafif gülerek minik kızıma döndüm ve saçlarındaki ıslaklığı almaya başladım.

"Bebeğim saçların biraz yıpramış gibi kuaföre gitmek ister misin? Belki biraz da kestiririz."

"Olabilir." demişti. Sesinden bile yorulduğunu anlayabiliyordum.

Aslında artık eve de gidebilirdik. Bu fikrimi belirtmek için Hyunjin'e döndüğümde iki kızın bu tarafa yaklaştığını fark ettim. 20'li yaşlarda duruyorlardı.

Hyunjin'in önünde durduklarında direkt gözlerini açmıştı.

"Bir sorun mu var?"

"Şey siz Hwang Hyunjinsiniz değil mi?"

Evet anlamında başını salladığında  iki kız gülerek birbirine bakmış ve saçma denecek hareketler yapmışlardı.

"İkimiz de tasarım okuyoruz ve sizin hayranınızız yaptığınız tasarımlara bayılıyoruz."

Hyunjin oturur pozisyona gelip gülümsedi.

"Teşekkür ederim."

Eun mi kalkıp Hyunjin'in yanına gittiğinde hemen kolunun altına almıştı onu.

"Fransadasınız diye biliyorduk sizi görmek şaşırttı."

"Artık buradayım."

"Bir fotoğraf çekinebilir miyiz acaba?" dedi yanındaki hiç konuşmayan kız.

Hyunjin başını sallayıp ayağa kalktığında fotoğraf çekilmek için hazırlanmışlardı ki yanımda olan tişörtü yüzüne fırlattım.

Kızlar biraz şaşırsa da Hyunjin gülmüş ve tişörtü giyip fotoğraf çekilmişlerdi.

"Bu ufaklık kim?" dediler Eun mi'nin saçını okşayarak.

"Kızım, Eun mi." diye karşılık verdi Hyunjin

"Bir kızınız mı var bilmiyordum!" dedi kız şaşkınca.

Yanındaki kız bana bakıp. "Menajeri felan mısınız siz de? Sürekli Hyunjin Bey ile birliktesiniz çok şanslı olmalısınız." demişti ki Eun mi ayağa kalkıp.

"Babalarımda uzak durun!" diye bağırmıştı.

Hyunjin'i kolundan tutup yanıma getirmiş ardından boynuma sarılıp yüzünü saklamıştı.

Kızlar biraz gülmüş ardından teşekkür ederek eğilmişti.

"Kusura bakmayın lütfen. Biraz sinirli bir gününde sanırım." dedim.

Kızlar anlayışla karşılayıp uzaklaşmışlardı başından beri kötü bir niyetleri olmadığı anlaşılıyordu zaten.

"Ünlü olduğunu bilmiyordum?" dedim kızımın saçlarını okşarken.

"Değilim zaten kızları duymadın mı? Tasarım okuyorlarmış. Yani benim camiamdan olmayan kişiler beni tanımaz zaten."

Mırıldanarak başımı salladığımda ikimiz de aynı anda Eun mi'ye bakıp güldük.

"Gidelim mi? Yoruldunuz ikiniz de."

"Olur gidelim." Gözlerini neredeyse kapanmış Eun mi'yi Hyunjin'in kucağına verip telefonları ve kalan eşyaları topladım.

"Eun mi'ye giydirir misin?"

Hyunjin elbiseyi elimden alıp sarsmamaya çalışarak giydirmişti Eun mi'ye.

Ufak çantayı elime alıp önünde durduğumda hareket etmemişti. Sadece bana bakıyordu.

"Hadi gidelim." demem bir şey değiştirmemişti. Tek elini saçlarıma atıp biraz okşadı elini enseme indirip beni kendine yaklaştırdı ve dudaklarıma ufak bir öpücük kondurdu.

"Bu ne içindi?"

"Bilmiyorum çok güzelsin. İçimden geldi."

Başımı salladığımda yine boşta olan eli ile elimi tutmuştu.

Dışarı çıkarken birbirine geçmiş ellerimize baktım.

Aklıma yine bizi bırakıp gittiği gelmişti.
Aslında hiç çıkmıyordu...

Arabaya binip eve doğru ilerlemeye başladık.

Bir şeyler düşünmemek iyi geliyordu insana bazen, yol boyu bunu denemek için çok çaba sarf edecektim.

üff yazarken sıkıldım beğğğh
aklıma bir şey grlmiyooooooooğğğağğğa

bu bölümü adlında böyle yapmayacaktım ama birkaç kişi hyunjin'i idol olduğu ile alakalı işte o tarz yazan kişiler anlar söyleyince ufaktan ünlü yapayım bari dedimw lsbwwkndpwbsossn

never again/hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin