27

542 64 15
                                    

ben de sıkıldım sizi de sıkmaya başladım sanırım ama bu kitabı nasıl bitireceğim hakkında giçbir fikrim yok
çok sıkıldım
bunu bitirirsem conflict i okuyup yazmak istiyprum ı can't in de kafam da bitmiş olmasından kaynaklı 2. yarıyı yazmıyorum ama onu da bitirmek istiyorum
napcam ben yav akıl versenize bana
...

Kapıya koştum en hızlı şekilde.

"Baba!" Eun mi'nin geleceğini biliyordum. Babası ile birlikte.

Kızıma sıkıca sarıldım. Bir süre sadece sarılmıştık.

Ardından hızlıca odasına doğru koşmuştu. Hiçbir şeyine dokunmamıştım.

Kapıda Hyunjin ile bir süre anlamsızca bakışmıştık.

"Neden bakıyorsun girsene içeriye."

"Şey al." Elime iki tane çanta uzatmıştı.

"Ben rahatsız etmeyeyim bir otele gideceğim. Sizin istediğiniz kadar vakit geçirin. Seungmin özür dilerim sözümü tutamadım ama buraya aldırmak için uğraşıyorum işimi. Özür dilerim. Burda birkaç işim var."

Yüzüme dahi bakmıyordu konuşurken.

Lafları bir an önce ağzından çıkartıp kaçıp gitmek istiyordu.

Ben onu tanıyorum ben bu adama yıllarımı verdim. Benden iyi tanıyan kimse de yok onu.

"Hyunjin... Biz düşman değiliz. Aksine dost kalalım."

Kafasını kaldırdı ve gözlerimin içine baktı. Kendine yenilmiş gibiydi.

"Dost olalım." dedi elini uzattı ardında.

Elini sıktım.

Garip hissediyordum.

Bir zamanlar aşkından öldüğüm adam benim için sadece eski bir dosttu.

Elinde birkaç poşet ile gelen Münho'yu gördüm. 

"Hoş geldin." dedim gülümseyerek.

Ardından Hyunjin'in elini bırakıp onu es geçip yanıma gelen Minhoya sarılıp selam verdim ve içeri geçti.

"Şey ben rahatsız etmeyeyim. Siz- Neys-" cümlelerini bile toparlamadan koşarak kaçmıştı resmen.

Kendimi çöp gibi hissetmeme neden oluyordu.

Neden bana bunu yapıyorsun Hyunjin.

Kapıyı arkasından kapattım ve işeri girdim. Minho ve Eun mi neşeyle sohbet ediyorken dolaba eşyaları yerleştiriyorlardı.

"Seungmin... Yemek yapacağız biz Eun mi ile sen de geç içeri. Dinlen biraz."

Aklıma gelen tanıdık bi andı. Kalbimi acıtan. Minho ile aramda belli belirsiz olan bu yakınlık neden canımı yakıyordu.

...

Akşam olduğunda yemek yemiş biraz oturup vakit geçirmiştik ve Minho gitmişti.

Kızım ile baş başa kaldığımızda sarılarak uzanmıştık bir süre sessizce.

"Seni çok özledim baba." dedi uzatarak.

"Ben de seni çok özledim kızım benim." dedim onun gibi.

"Ailecek olmayı da çok özledim ama imkansız değil mi artık."

Eun mi'nin dediği ile birlikte ayağa kalktım. Üzerimde yattığı için o da etkilenmişti.

"Neden öyle düşünüyorsun. Baban ve ben ayrılmış olsak bile biz hala kocaman bir aileyiz. Bizim artık resmi bi birlikteliğimizin olmaması aile olmadığımız anlamına gelmiyor. Baban bu dünyadaki , benim için, en özel insanlardan birisi."

"Biliyorum babacım sadece. Ben sizi üzgün görmek istemiyorum. Hyunjin babam sürekli ağlıyordu biliyor musun? Hep ağladı. Ona yardımcı olmaya çalıştım. Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyormuş gibi hissettim sadece yer mekan ve kişi farklıydı. Yaşananlar aynıydı ama. Sizi böyle görmek istemiyorum."

Zorlukla yutkunmuştum.

Neden onu aldatıyormuşum gibi hissediyordum.

Hem onu hem de kızımı.

Ben bir şey söylemediğim için Eun mi de susup tekrardan uzanmıştı.

"Ne kadar burdasınız?"

"Bilmiyorum babam buraya taşınmak için uğraşıyor. İşini bırakamayacağını ama artık koreye dönmek istediğini söyledi.  Daralıyormuş orada."

"Hmm, tedavisi bitti mi?"

"İhtiyacım yok dedi bana. Bitti sanırım."

Sigara içiyor mu acaba hala?

"Sadece, sigara içtiğini öğrendim. Bu hoşuma gitmedi biraz ama yapabileceğim bir şey yok."

İçimi mi okudu?

Hyunjin gibi...

Her neyse.

"Hmm öyle mi? Bir şey olmaz bir tanem kendi tercihi biz bir şey yapamayız. İyi olsun yeter."

"Sen iyisin değil mi? Evde yalnız kalmaktan korkmuyorsun değil mi?"

Güçlü bi kahkaha attım.

"Hayır bebeğim korkmuyorum. Ayrıca arada Felix geliyor. Jeongin amca geliyor. Changbin geliyor. Minho bazen benimle kalıyor."

"Jeongin amcayı da özledim. Onu da göremez miyim?"

"Tabii ki de görebilirsin bebeğim. Yarın görüşürsünüz."

"Babanı arayalım mı? İşi bitmiştir bence gelsin artık."

"Bana otelde kalacağını söyledi."

"Evet bana da öyle söyledi ama bi deneyelim. Zarar gelmez ne de olsa."

Telefonu hoparlöre almıştım.

"Efendim." dedi yorgun bir sesle.

"Ahh, Hyunjin nasılsın? İşin bittiyse gel artık."

"Yok ben otelde kalacağım ayrıca size rahatsızlık vermeyeyim."

"Baba... Ne rahatsızlığı gelsene biz bi aileyiz neden rahatsız olalım."

"Bebeğim geldem bile ailecek mi olacağız?"

Ne demeye çalıştığını anlamıştım. Minho hala burda sanıyordu.

"Hyunjin ben ve Eun mi seni bekliyoruz. Gel üstersen otelde kalmana gönlüm el vermez. Ayrıca burda ev varken neden otel yani."

"Seungmin hoparlörü kapatır mısın iki dakika bir şey söyleyeceğim."

Hoparlörü kapattım ve kulağıma götürdüm telefonu dizlerimin üzerine yasladığım kolumla da çeneme destek oldum.

"Seungmin bana bunu yapma. Yalvarırım yapma. Gelmek istemiyorum boş yere kızı heveslendirme. Beni de daha fazla yorma yalvarıyorum."

"Ahh öyle mi? Sürpriz ha... Tamam yarım saat daha dayanabiliriz evet."

Eun mi gülümsediğinde gülümsedim ama Hyunjin'in hıçkırık sesleri canımı acıtıyordu.

Telefonu suratıma kapatmıştı.

Ben... kendimi bok gibi hissediyordum sadece.

Neler yapıyorum hiçbir fikrim yok.

....



Seungmin gibi ben de bi bok bilmiyorum allah için napcam git gide bok oldu bu fic de

Yemin ederim o kadaruzun ara verdim ki allak bullak oldu her şey yaxamıyorum da zaten

ne yapmam gerekiyorrrr

never again/hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin