3. Kuşkular

18.7K 1.3K 484
                                    

26.08.2021

***

Bunu yazmayı pek sevmiyorum ama yorum yaparsanız mutlu olurum ehehe

Keyifli okumalar...❤️

Otobüsten iner inmez insan kalabalığına karışmıştım. İşe giden, -çoğunluğu beyaz yakalılar- okula yetişmeye çalışan öğrenciler ve lüks olan bu semtte, yine buranın halkına hitap eden o lüks AVM'lerden birine giden birçok insan...

Otobüs tam olarak iş yerinin önünde durmaması nedeniyle, üstümü kirletmemeye çalışarak, caddenin hemen yanında, dolayısıyla tozu pisliği üstüme püskürtmeye çalışan araçlardan kaçınmaya çalışıyordum.

Hayır, hâlâ ödünç olan yani Ufuk'un takımını kullanıyor, kendime yeni bir tane alamamıştım.

Hesapladığım paraya göre en fazla 1 hafta dayanabilecektim. Bu süre zarfında avans almam gerektiğinin, yoksa o çalışanların arasında zedelenecek gururum ve duygularımın pek tabi farkındaydım. Onlardan biri olacaksam onlar gibi giyinmeliydim değil mi? Bunun için elimde para olmalıydı ve şu an en yoksun olduğum şeylerden de biriyidi para...

Şirket binasına gelene kadar kafamda tarttıklarımla, hayali konuşmamla patronu ikna etmeye çalışıyordum. "Kıvanç bey, maalesef ki elimde olmayan nedenlerle parasız- ahh! Salak, biraz daha acındır kendini." Kendi kendime saydırmalarım sonucu kafamı iki yana sallamış, sinirli yüz ifademi yıkmaya çalışmıştım. Başım önümde, şirket binasına giriş yapmış, ayağa kalkmış resepsiyonu karşımda görünce afallamıştım.

"Günaydın efendim." Adımlarımı durdurmuş, sağıma soluma bakmıştım. Kimseyi görmeyince ister istemez parmağıma kendime doğrultmuştum. Kadın tuhaf bir ifadeyle beni süzmeye başladı. Sonunda kendimi bu kadar eziklemenin bir manası olmadığı kanaatına varıp ellerimi yanda serbest bırakıp tebessüm etmiş ve: "Size de günaydın." demiştim.

Genç kadın yüzünü buruşturacak gibi olmuş, hatta kafasını iki yana salladığı esnada arkama bakıp korkmuş bir ifadeye bürünmüştü. Az sonra yerine oturup işine devam ederken arkamdan gelen kıkırtıyla kafamı çevirmiştim.

Kıvanç bey, elleri cebinde, fazla eğlenir bir vaziyette yüzüme bakıyordu. Utanmıştım, hem de fazlasıyla. Zira o günaydın efendimin bana olmadığını anlamıştım.

Hafifçe öksürüp yakamı çok az gevşetmiştim. Utançtan pancara dönmüş olabilirdim. "G-günaydın." Kekeleyen ses tonumda bu vaziyetime tuz biber olduğu için sinirle gözlerimi kapatıp derin bir nefes bıraktım. Batmıştım...

"Bu şekilde dikilmeye devam mı edeceksiniz Devrim bey?" İki eli cebindeydi. Söylediği şeyin ardından tek elini çıkarıp turnikeleri işaret etti. Anında kendime gelmiş gibi ufak bir titreme geçti vücudumdan." Tabi, tabi geliyorum." Hızla onu takip edip turnikelerden geçtim. Siyah pantolon üzerine krem rengi ceketi, beyaz gömlek ve siyah kravatıyla çok şıktı. Ben ise forma gibi üzerime yapışmış olan siyah takımımla yanında çok sönük kalıyordum.

Önden önden giderken ellerini tekrar cebine koymuştu. Hem ellerini cebine sokması hem de yürürken kasılması nedeniyle gerilen sırtı gözler önündeydi ve kaslı olduğu belliydi. Güzel bir görüntü olması yadsınamaz bir gerçekti.

Asansöre girdiğimizde bizimle beraber iki kişi daha bindi geniş asansöre. Katımıza çıkarken yan yanaydık. Az sonra diğer katta bir kişinin daha binmesiyle biraz arkaya geçmek durumunda kalmıştım. Şimdi kollarımız birbirine temas ediyordu.

Yoğun parfüm kokusu burnuma geliyordu. Belki de milyarlar yatırmış olduğu parfümü, ağır bir koku olmasına rağmen enfes kokuyordu. Ciğerlerime derin bir nefes alırken parfümü solumadan edemedim. Sadece bu parfümüyle bile birilerini etkileyebilirdi.

HIRS | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin