23.09.2021
***
Günün ikinci bölümüdür, karıştırmayınn<33
Otel binasından girdiğimiz anda bizi bekleyen birçok çalışan karşılamaya gelmişti. Hepsi Kıvanç beyin ağzının içine bakıyordu. Sanki iş için bizim ikna etmemiz gerekmiyor da, onlar işi almamız için hünerlerini gösterecekmiş gibiydiler.
Az sonra assolist misali sonradan gelen, topukları geniş alanda yankılanan kadın, 32 diş sırıtarak bize geliyordu. Daha doğrusu Kıvanç'a doğru. Kıvanç... Ne ara beyi çıkarmıştım aradan? Madem o bana yalnız kaldığımızda sadece Devrim diyordu, ben de pek tabii iç hesaplaşmalarım, kendi içimde yaşadığım, konuştuğum konularda bey dememe gerek yoktu değil mi?
Kadına ister istemez sinirle bakmaya başlamış, gözlerimden adeta ışın kılıçları çıkararak süzmüştüm bedenini. Gözlerim hafif kısıktı. Çenem kasılmaktan zarar görecek, sıktığım dişlerim kırılacak gibiydi. Nefret etmiştim kadından bu birkaç saniyede. He tabii ki buna hakkım yoktu, tanımıyordum bile. Belki de Kıvanç'la aralarında bir yakınlaşma bile olmuş olabilirdi ama bu içimde yeşeren duygular sonrası sağlıklı düşünemiyordum.
Aşırı bir kıskançlık yüklemesi yapılmıştı sanki. Onu kiminle yakın görsem içimde tarifi imkansız duygular yaşıyordum. Anında yüzüm ısınıyor, vücudumu rahatsız edici bir elektrik kaplıyor, çenemi kasıp dişlerimi sıkarken buluyordum kendimi.
"Hoş geldin Kıvanç."
'Hıh!' diye bir ses çıkmıştı ağzımdan. Anında kafamı eğmiştim istemsizce. Sinirimi gösterme taraftarı değildim. Ancak gülüşme ve konuşma sesleri kesilince kafamı kaldırmış ve aynı esnada bana dönen onlarca bakış sonrası rahatsızca kıpırdanmıştım yerimde.
Bakışlarım hızla onu buldu, siyah incileri. Gözlerini kısmış, çenesini kasmıştı. Siniri yüzünden okunuyordu. Bu hareketime bozulduğu belliydi. Bakışlarını hızla kadına çekti ve gülümsedi. Kadın belli ki anlamıştı. Hemen diğerlerine ve bana -bana dönerken ki bariz duygu değişikliğini anlamıştım- "Sizler de hoş geldiniz." demişti.
"Buyurun, resepsiyondan odalarınızı ayarlayabilirsiniz." demişti bizlere bakarken. Az sonra yüzü çok daha geniş bir gülümsemeyle kaplanırken bakışlarını Kıvanç'a çevirdi. "Kıvanç, biz seninle dinlenme alanına gidelim istersen."
"Odama yerleşsem daha iyi olacak aslında." Kadın bariz bir şekilde bozulmuştu. Benim yüzümü ise geniş bir gülümseme kapladı. "Pekala nasıl istersen." Yanından yürüyüp geçerken kolunu hafifçe okşamıştı. Ben, kadının arkasından sinirle bakarken diğerleri de yürümeye başlamıştı bile.
"Yürü Devrim." Kıvanç bana seslenmişti. Kafamı anında ona çevirmiştim. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Az sonra hafifçe koluma dokunup resepsiyona yönlendirdi. Bu temasıyla titremeye başlarken, birkaç saniyedir yüzünde olan o ifadeye takılmış ve bunun eğlenen bir ifade olduğunu anlamıştım. Neyden eğlenmişti bu şimdi?
Kimliklerimizi çıkarıp oda kartlarını aldıktan sonra hızla asansöre ilerledik. Akşam yemeği dışında bugün yapılacak bir şey yoktu. "Birkaç saat sonrasında projenin yapılacağı yeri göreceğiz. Uzun sürmez zaten. Sonrasında oteli dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz." Özer'in neden bu kadar gelmek istediğini anlamıştım. Buraya tatil yapmaya gelmişti bunlar. Daha tam anlaşma imzalanmadan neden 4 gün kalınacağını anlamamıştım.
"4 gün boyunca ne yapacağız biz burada?"
"Dinlenirsin Devrim, fena mı?" Ayça'nın söyledikleriyle omuz silktim. Eğlenmek falan istemiyordum ben. Onu görmeyeceğim uzak bir yer istiyordum. Zaten kaç kilometre öteden aldığım kokusu bile başımı döndürmeye yetiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRS | bxb
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Tırnaklarıyla kazıya kazıya gelmiş, zeki, hırslı bir karakter ve onu her anlamda zorlayacak bir patron arasında geçecek, yoğun duyguların hissedileceği bir hikaye... Başlangıç: 22.08.2021 Bitiş: 12.05.2023