Episode | 3th

1.2K 100 38
                                    

(Rose - Gone)

[#unfaithful]

Bütün gün evde durmaktan bunaldığım, fazlasıyla daraldığım ve bunalıma girmeme az kaldığı için olsa gerek bir defalığına da olsa dışarı çıkmak, dört duvar arasındaki havadan başka bir hava solumak istemiştim, geçmişti öylesine içimden.

Özenmedim dışarı çıkacağım için. Genelde özenirdim çünkü hep öyle yapılırdı Kim ailesinde. Taehyung da özenirdi, malum aileden gelen bir huydur. Ben de öylesine uyum sağlıyordum genelde.

Üzerime geçirdiğim zümrüt rengindeki ince örgü sade boğazlı kazağımın altına bacaklarımı saran fazlasıyla dar ama bir o kadar ince gösteren yüksekbel koyu gri pantolonum ve kahverengi renkteki diz boy deri topuklu çizmelerimi giyip üzerime siyah şişme mont alarak yatak odasından çıktığımda koridoru ilerleyip portmantoya asılı olan kol çantamı aldım ve anahtarı kapının arkasından alarak bahçeye çıktığımda arkamdan kapatıp kilitledim.

Bahçe kapısına döndüğümde duraksadım.

Korumalara ne demem gerekiyordu? Aslında, fazla uzaklaşmak istemiyordum. Gitsem en fazla sahile gider boş bir banka oturup usul usul dalgalı denizi izlerdim bir süre. Sonrasında ya karnım acıkırdı ya da üşürdüm ve herhangi bir bahaneyle oradan kalkıp uzaklaşır, arabaya binip eve geri dönerdim.

Bahçeden çıktığımda demir kapıyı kapattım peşimden. Kim ailesinin müstakbel gelini olmama rağmen Taehyung sağ olsun çok da öyle abartılacak derecede büyük ve geniş bir evde yaşamıyorduk. Büsbüyük bir bahçemiz olmadığı gibi 2-3 adımlık küçük bir yol vardı ev ve sokak kaldırımının hemen dibinde biten demir kapı arasında. Minimalist bir kişiliğe sahip bir eşiniz varsa, elbette ki şaşalı şeyleri pek sevmediğinden oldukça sade, düzenli ve plan programla tıkır tıkır işleyen bir hayatınız oluyordu.

Ve muhtemelen, ben sahile gidip banka otururken beni izleyen şoför anında Taehyung'u arayıp beni sahile getirdiğini rapor edecekti.

Umursamıyordum, itiraf etmem gerekirse.

Kapısı açılan araca binerek koltuklara yerleşirken korumalardan biri şoför koltuğuna yerleşti ve aracı hareket ettirdiğinde seslendim.

"Sahile gidelim."

Yarım saatin sonunda nihayet sahile geldiğimizde aracı park eden şoför koruma araçtan inip kapımı açtı ve dışarı çıktım.

Çıktığım gibi de yüzüme çarpan soğuk esinti, dalga sesleri, araçların geliş gidiş sesleri ve insanların fısıltı gibi gelen ses tonları kulaklarımı doldurdu.

Bir süre olduğum yerde, ayakta dikildiğimi fark ederek kendime gelirmişcesine irkildiğimde dikkatimi dağıttım ve adımlarımı kaldırıma çıkarıp şoför korumayla bakıştım. "Beklemek istersen bekle, bir süre dolaşıp gelirim."

"Tamam efendim." Diyerek karşılık verdiğinde soğuk hava nedeniyle üşümemek için araca geri girdi. Ben de boş durmamak için kaldırımı ilerlemeye başladım, kollarımı göğsümde birleştirip etrafa bakınarak.

Sahil havası insanın içini açıyordu. Güzeldi dalgaları izlemek, insanlar arasında dolaşmak. Kimsenin tanıdığı da yoktu, taktığım maske ve gözlükten dolayı. Rahattım fazlasıyla, anlayacağınız üzere.

unfaithful® | #dark-romanceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin