Episode | 13th

884 79 27
                                    

[#unfaithful]

Dakikalar sonra kapı çaldığında kapıya bakmak için giderken rolümü yapmak amaçlı elimi bilerek duvara vurduğumda yeniden gelen ağlamamla kapıyı açtım. Kapıda dikilen Jongin korkuyla bana bakarak içeri girdiğinde kafasını çevirmesiyle gördüğü vahşete dehşetle baktı. Bağırarak ağlamaya başladığımda o cesetle uğraşıyordu.

Şu anda resmen boş bir sebepten ağlama numarası yapıyordum ve saçma sapan bir durumun içindeydik.

Ama zaten onu öldürecektim, er ya da geç.

Bana söylediği onca şeyden sonra yaşaması, nefes alması bile haramdı.

"Jongin..." Çığlıklar ata ata ağlayarak oyunculuğumu konuştururken dizlerimin üstüne düştüm. Jongin dehşetle Seungmin'in kanlar içindeki bedenine bakarken yutkunarak panik atak geçirircesine ayağa kalktı ve bana doğru koşarak önümde diz çöküp omuzlarımdan tutarak bedenimi sarsmaya başladı.

"Bayan Kim, kendinize gelin. Bayan Kim..." Sesleri kulağımda işitebiliyordum ancak aniden başıma vuran migren ağrısıyla dişlerimi sıktım.

İşte şimdi ciddi acı çekiyordum.

Ağlamam şiddetlenirken Jongin bedenimi kendisine doğru çekerek sarıldı. Ağrıdan titreyen ellerimle ona sarılırken fark ettim.

O anda rol yapmıyordum, gerçekten ağlıyordum.

"T-Tamam, tamam... Buradayım, sakinleşin. Bana neler olduğunu sakince anlatmanızı istiyorum, anlaştık mı?" Belli etmese de sesi titriyordu. Kendisini geri çekerek yüzüme baktığında başımla onayladım. Ağlayarak zorlukla ayağa kalktığımda beni mutfağa götürdü.

Sandalyelerden birine otururken o pencereleri ve perdeleri kapatıyordu. Salona giderek kapıyı kilitledikten sonra mutfağa geri geldi ve kapıyı kapatıp sandalye çekerek karşıma oturdu. "Bayan Kim, neler olduğunu anlatın."

Ağlamamı kesmeye çalışarak yüzüne baktım. O kaşlarını kaldırdı. "Şimdi."

Ben yalan söylemezdim. Ancak şu anda durum farklıydı ve gerçekleri değiştirerek olanı anlatmam gerekiyordu.

Zira bunun başka açıklaması olamazdı.

"Taehyung bana bakması için onu görevlendirmiş, evime geldi ve ona kahve ikram ettim." Yutkunarak ağlamamı kesmeye çalıştım. "Sonra... Konuşurken bir takım şeyler saçmaladı ve o esnada üst kattaydık, peşimden geldi. Ona söylediklerinin saçmalığını anlatmaya çalışırken-"

"Ne söylüyordu size?" Diye sorduğunda ağlamaya başladım. "T-Taehyung'un aldattığını..."

Jongin şaşkınlıkla bakarken devam ettim. Başımla reddettim. "Ona anlatmaya çalıştım, yapmayacağını söyledim. Bana hakaret etti, ona doğru adım attığımda ise geriye doğru sendeledi ve merdivenlerden düştü..."

Hayır, demin resmen yalan söylemiştim. Gerçekler bunlar değildi.

"B-Bayan Kim..." Yutkunarak bakışlarını indirirken başımın ağrısıyla gerçekten ağlamaya başladım. "Ben yapmadım, bilerek olmadı... Ben katil olamam..."

Elimi tuttu Jongin. "Değilsiniz, sakinleşmeye ihtiyacınız var."

"Katil olmak istemiyorum Jongin, Taehyung benim yüzüme bile bakmaz..."

Lakin bu umurumda mıydı ki?

"Katil değilsiniz." Ayağa kalkıp bir bardak su getirdiğinde titreyen ellerime tutuşturdu. "İçin bunu."

Suyu zorlukla içtikten sonra bardağı masaya koydum. Jongin yaşlarımı silerek yüzüme baktı. "Suç sizin değil, ben üstleneceğim."

Dehşetle başımı salladım reddedercesine. "Ha-Hayır, HAYIR!"

"Sizin suçunuz yok Bayan Kim." Tebessüm etti içtenlikle bakarken. "Bilerek olmamış, ama Bay Kim sizi seviyor ve eğer böyle bir şeyin başınıza gelmiş olduğunu öğrenirse aranız açılacaktır. Bu yüzden izin verin suçu üstleneyim."

Afallayarak yutkunurken yaşlarım aktı. Ellerimi çektim yavaşça. Bakışlarımı kaçırdım. "Özür dilerim."

İçten bir özürdü.

O iyi biriydi, onu buraya çağırmakla hata etmiştim.

Ama böyle olması gerekiyordu.

"Polis çağıracağım, tamam mı? Üzülmeyin, sizin bir suçunuz yok." Telefonunu çıkarıp polisi ararken yaşlanmış bakışları yüzümde dolanıyordu. Benim de öyle.

Bunu yaptığına inanamıyordum.

Arama açıldığında direkt konuya girdi. " ****. Sokaktaki Kim malikhanesinde bir kaza oldu, çabuk gelmenizi rica ediyorum."

Birkaç saniye susarak benimle bakışırken yutkunarak ona baktım.

"Evet, ben öldürdüm." Dedi kısık bir sesle. "Kim Seungmin."

Şaşkınlıkla bakarken aramayı bitirdi ve tebessüm etti. "İşte, kurtuldunuz."

Suçu üzerine almıştı. Gerçekten de dediğini yapmıştı.

5 dakikayı geçmeden pencerelerden içeri sızan mavi kırmızı ışıkların yansımasını gördüğümde ona baktım. "Jongin..."

Oldukça soğuk çıkan ses tonum kulaklarında çınlama yapmışcasına bakışları titrediğinde çok geçti, eve baskın yapan polisler hızla onu kelepçeleyerek götürdüklerinde arkalarından bakakaldım.

Yaptığım şeyin ağır sonuçları olacağından emindim. Eninde sonunda çekeceğimden de.

(Bölüm Sonu)

unfaithful® | #dark-romanceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin