Episode | 35th

266 33 15
                                    

[#unfaithful]

Spor salonundan çıktıktan sonra taksi tutup otele geçtim ve üzerimi değiştirip yeniden dışarıya attım kendimi. Sabah geçirdiğim sinir krizi yüzünden kafam iyice dağılmıştı ve toplamak için mutlu hissedebileceğim bir aktivite yapmak istiyordum: Alışveriş.

Zaten alışverişe giden her kızın kafası muhakkak toplanması gereken bir oda gibidir.

(Not: Hayatımda duyduğum en saçma laf olabilir, ne absürt bir konuşma ki bunu diyen de benim...)

Taksi tutup en yakınlardaki alışveriş merkezine doğru gideceğimizi söyledikten sonra şoför gaza basarken ben de telefonumu çantamdan çıkardım ve kilit ekranını açıp Namjoon'u aradım.

"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. Dilerseniz sesli mesaj bırakabilirsiniz."

Arama 6. Kez tekrarlandığında telefonu indirip aramayı kapattım. Bıkkın bir nefes vererek camdan dışarıyı seyretmeye koyuldum.

Bir süre sonra anayolun kenarına yanaşan şoför arkaya döndü. "Geldik hanımefendi, karşıya geçtiğinizde girişi göreceksiniz."

Teşekkür edip ücreti ödedim ve taksiden indim. Anayolun karşısına geçtikten sonra kapıya yöneldim çevredeki insanların uğultularına kulak vermeden.

Mağazaların vitrinleri gözüme oldukça ihtişamlı görünüyordu, şık ve sade dekorasyonla neredeyse kendimi kaybetmek için uygun bir yer olduğunu düşünüyordum ki telefonumun çalmasıyla irkilip çantamdan çıkardım, aramayı açıp telefonu kulağıma götürdüm. "Alo?"

"Bayan Kim? Beni aramışsınız." Dedi Namjoon karşı taraftan. Hemen cevapladım. "Trip atma vakti. Kapatıyorum Namjoon!"

"Bayan K-" Sesi yarıda kesilirken heyecanımı saklamaya çalışarak kalabalığın arasına karıştım ve uzun mermer koridorda adımlarken güzelim vitrinlerdeki kıyafetlere içim gitti.

Bir müddet sonra, vitrininde gördüğüm bir kıyafeti deneme kabininde üzerime geçirip prova yaptıktan sonra üzerimi değişip kasaya ödemeye gittiğimde kuyruğun kısa olması içimi rahatlattı. 1-2 Dakika sonra sıra bana geldiğinde seçtiklerimi ödeyip mağazadan çıktım. Derin bir nefes alıp mutluluğumu iki katına çıkarırken karşı taraftan gelen şahısları görmemle aynı oranda ve hızda gerisin geri düştü.

Taehyung ve Chaeyoung kol kola girmiş yürüyorlardı konuşa konuşa.

Dişlerimi sıkmayı keserek boğazımı temizledim ve beni fark etmeleri için bir iki adım ilerleyip önlerinde durdum. Yüzüme sahtesinden bir gülümseme kondurarak adeta şakıdım. "İyi günler!"

İkisi de aynı anda başlarını kaldırıp beni fark ettiklerinde Taehyung'un şaşkınlığı ve Chaeyoung'un sinir bozucu gülümsemesiyle karşılaştım. İmalı bir şekilde karşılık verdi selamıma.

"İyi günler, Bayan Kim?" Chaeyoung şöyle bir süzdü üstümü başımı. "Demek siz de alışveriş yapmaya geldiniz..."

"Ah, evet." Dedim sanki çok saf bir karşılıkmışcasına ve Taehyung'un hiçbir şey anlamadığına bahse girerdim.

"Malum, kıyafetler zaaf noktamdır." Gülümsedim Chaeyoung'un iğrenilesi yüzüne bakarken. Burun kıvırırken bakışlarımı Taehyung'a çevirdim. Elimi uzattım, normalde olsa iğreneceğim fakat zor durumda yapmam gereken orospu rolünü oynamaya başladım. "Merhaba, Taehyung."

Elini uzatıp selamımı alırken Chaeyoung fişek hızıyla Taehyung'a baktı kaşlarını kaldırıp. Güldü. "Taehyung mu?"

"Bay Kim demek istemiştir, abartma Chaeyoung." Taehyung bana dönüp gülümsedi. "Onun kusuruna bakmayın, biraz yanlış anlar da."

Chaeyoung dirseğini dürtmeseydi Taehyung muhtemelen onu gömmeye devam edecekti ki ikazı alınca susmak zorunda kaldı. Kıkırdayarak elimi çektim. "Sorun değil, bunu telafi etmek için bu akşam bana yemeğe gelmeye ne dersiniz?"

"Ah, teşekkürler ama biz almayalım." Dedi Chaeyoung öne atılırken Taehyung'un koluna daha sıkı sarılıp. Gözüm bir anlığına oraya kaydığı için kendime kızdım.

Sakin ol Jennie.

"Bu akşam yemeğe çıkacağız, önemli bir randevu. Anlarsınız ya." Chaeyoung'un bu lanet olası laflarıyla sinirlerim tavan yapıyordu ancak Taehyung'un sözüyle bu sefer durum tersine döndü.

"Yemeği kabul edebilirim, Chaeyoung programın dolu mu?" Diye sordu genç kıza Taehyung. Ona olan nazik tavırları beni iyice sinirlendiriyordu.

Aslında kırıyordu. Zamanında onun gerçek eşiyken ondan fazlasıyla soğuk tavırlar almıştım ve başka bir kadına olan nazikliği beni öldürüyordu.

Derin bir nefes alırken Chaeyoung afallamışlığını gizlemeye çalıştı. "E-Eh bir bakarım... Ama bugün özel günümüzdü hayatım-"

Hayatım mı? Yetti artık!

"Bence," Araya girdim hemen. "Programınızı yarına ertelemenizde sakınca olmaz. Memnuniyetle sizi yemeğe bekliyorum, ricalarımı kırmayın Bayan Park." Elimi uzatıp tebessümü bozmadan. Şüpheyle baktı bir an, sonra Taehyung'un varlığından olsa gerek zoraki elimi sıkarak bıkkın bir nefes verdi. "Dediğim gibi, bakacağım. Gelebilirsem gelirim, gelemezsem Taehyung da gelemez zaten."

"Haber ederiz size." Dedi Taehyung. Başımla onaylayıp iyi günler dileyerek yanlarından ayrılırken bakışlarım Taehyung ile kesişti. Altında yatan gizlenmiş arzuyu hissediyordum artık.

Bana doğru gelmeye başlamıştı nihayet.

(Bölüm Sonu)

"Rose'ye gıcık kapanlar derneği."

unfaithful® | #dark-romanceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin