Episode | 11th

912 84 92
                                    

[#unfaithful]

Yüzümü buruşturarak Seungmin'e baktım. "Sen şimdi bana... Bayan Park'ın seni beni oyalaması için tuttuğunu ve bunun için Taehyung'u ikna ettiğini mi söylüyorsun? Yanlış anlamadım değil mi?"

Seungmin yutkunarak bakışlarını kaçırdı. "Üzgünüm Bayan Kim."

"Yoo değilsin, neden olasın?" Bakışlarını kaçıran ben oldum bu sefer. Mırıldandım kendi kendime. "Sonuçta aldatılan sen değilsin, neden üzülesin..."

"Haberiniz vardı değil mi?" Diye sorduğunda bakışlarımı kendisine çevirdim. Soracağım soruyu anlamış gibi baktı. "O gün şirketten çıkarken gördüm sizi. Gizlenmeye çalışıyordunuz, peşinizden gelseydim açığa çıkardınız. Şu anda da şaşırmış görünmüyorsunuz. Hem de kabullenmiş gibisiniz."

Ayağa kalktım sinirle. Öfkeyle bağırdım. "KABULLENMEK Mİ?!"

Seungmin başını eğerek ettiği saygısızlık için özür dilemeye çalışırken sinirle kendisine bakıyordum. Derin bir nefes vererek yutkunup kaşlarımı kaldırdım. Kalktığım gibi tekrar otururken bıkkınlıkla nefes bıraktım ve gözlerimi yumdum. Sinirden terlemiş olan avuçlarımı dizlerime bastırdım.

"Seungmin, haddin olmayan laflar etme."

Başıyla onaylarken sakinleşmeye çalışıp ciddiyetle baktım kendisine. "Evet, haberim var."

"Ciddi olmadığımı düşünebilirsiniz ama sizin adınıza üzgünüm."

"Tabii."

"Ciddiyim."

"Seungmin, anladım." Derin bir soluk alarak soruyu değiştirdim. "Bayan Park demek... Ne kadar teklif etti?"

Bakışları anlık tedirginlikle yüzüme çevrildiğinde sorun olmadığını belirttim.

" ******* won." Dediğinde başımla onayladım.

Araya sessizlik girdiğinde o bozdu. "Ne hissediyorsunuz?"

Bıkkınlıkla nefes verdiğimde cümlesini devam ettirerek açıklama yaptı. "Konuşmak istemiyorsunuz farkındayım."

"Hiçbir şey hissetmiyorum. Oldu mu?" Çekinerek konuşmayı kestiğinde ayaklandım ve mutfağa doğru ilerledim. Seslendim ona doğru. "Yemek yiyecek misin?"

"Aç değilim ancak sizi kırmayacağım."

"İyi." Soğuk bir tavırla karşılık vererek mutfağa girdiğim gibi ocaktaki yemekten tabaklara koymaya başladım. Tabakları masaya yerleştirerek fırının üzerinde duran anahtarları aldım ve mutfaktan çıkarak yanına adımladım. "Pekala, yürümen için ayaklarını açacağım. Yemeği yiyebilecek kadar ellerini oynatabiliyorsun, zincirin uzunluğunu ayarlamıştım." Elimdeki anahtarla ayak bileklerine sardığım kelepçeleri açtığımda ayağa kalktı. Kelepçeyi masaya bırakarak önden mutfağa ilerledim. Peşimden geldi, masaya yerleşti.

Karşısına yerleştiğimde sıkkın olduğumu belli etmeden yemeğimi yemeye başladım. "İstediğin bir şey var mı?"

"Bu kadarı kafi, teşekkürler."

Başımla onayladım. Yemeğini yerken konuşmayı sürdürdüm. "Bayan Park hakkında ne biliyorsun?"

Başını salladı. "Pek bilgim yok, Bayan Park Hwejin'in iki kızından biriymiş. Jinyoung ve Chaeyoung kardeşler."

"Nereden öğrendin?"

"Bayan Park'ın yardımcısı olarak çalışan bir hanımefendi vardı. Kendisiyle bir iki muhabbetimiz olmuştur." Dediğinde anladığımı belirttim.

"Sık sık konuşur musunuz peki?" Dediğimde yanlış anladığımı düşünmüş olmalı ki başıyla reddetti. "İş arkadaşıyız. Yanlış anlamayın Bayan Kim. Lütfen..."

"Peki peki." Yemeğini yerken tedirgin görünüyordu. "Ne oldu? Seni öldürürüm diye mi bu kadar tedirginsin?"

Cevap vermediğinde ciddileştim. "Pekala, iyi rolü yapmayı kes. İşe yaramıyor çünkü ve hala aptal gibi beni kandırmaya çalışıyorsun değil mi?"

"Bayan Kim, beni öldürebileceğinize siz de inanıyor musunuz gerçekten?" Dediğinde kaşlarımı çattım. "Ne demek bu?"

"Bayan Park'ı soruyorsunuz, bana." Fısıldarken bakışlarını yüzüme çevirdiğinde dik dik baktım.

"Kıskanmasanız neden bana onu sorasınız? Değil mi?" Güldüğünde dişlerimi sıktım.

"Sırf o seni parasıyla etkisi altına aldı diye ona ihanet etmeyeceğini mi sandın Seungmin?"

"Etmeyeceğimi sanmadım mı? Komiksiniz Bayan Kim." Güldü yeniden. "Ben Bayan Park'a ihanet etmem. Bay Kim'e de öyle."

Arkasına yaslanırken sinirden gözüm titremeye başlamıştı. Tısladım. "Sana benimle bu şekilde konuşma hakkını hiçbir şey vermiyorken ukala ukala bir de kandırmaya çalıştın."

"Kandırılacak kadar safsınız Bayan Kim."

"Senin bir halt bildiğin yok Seungmin, boş konuşma." Ayağa kalkıp tabağımı tezgaha koyarken Seungmin'in bardağı taşıran cümlesini işittim.

"Bay Kim Bayan Park'ı seçmekte haklı, siz onun tırnağı bile olamazsınız."

'Bay Kim Bayan Park'ı seçmekte haklı, siz onun tırnağı bile olamazsınız.'

Öfkem damarlarımda kan pompalarmışcasına hızını artırırken aniden basan sıcağı hissedip tezgahın üzerindeki bıçağı kaptığım gibi arkama dönüp hızla Seungmin'e fırlattığımda bıçağın boynuna saplanması bir oldu ve etraf kan lekeleriyle bulandığında nefes nefese sinirle ona baktım.

Onu öldüremeyeceğimi sanmakla hata etmişti, zira bu benim için çocuk oyuncağıydı.

Tıpkı yaptığı şey yüzünden Taehyung'u deşmek istemem gibi.

(Bölüm Sonu)

"Devam edelim mi? Senaryo boka sarmazsa iyidir bu arada."

unfaithful® | #dark-romanceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin