Episode | 19th

714 71 7
                                    

(Farah Zeynep Abdullah - Gel Ya Da Git)

[#unfaithful]

Demir bankta otururken karşı taraftan gelen Namjoon'u görür görmez doğruldum. Yaklaştı adımları. "Valizi bıraktım." Dedi nefes nefese yanıma otururken.

"Karşı tarafa geçtikten sonra bir taksi tutacaksınız, o sizi havalimanına bırakacaktır. Ondan sonrası da sizde." Kısa bir açıklamayla anlattığında başımla onayladım. "Eşlik ettiğin için teşekkür ederim Namjoon."

"Sıkıntı değil, birinin size yardımcılık etmesi gerekiyordu. Tek başınıza gitmenize izin veremezdim." Üzerindeki koyu gri kumaş ceketini düzeltirken tebessüm ettim. Çantamın fermuarını açıp içerisindeki küçük zarfı çıkardım ve kendisine uzattım. Bakışları zarfa çevrildiğinde şaşırarak bana baktı. "Bayan Kim-"

"Bu kadar insan arasında beni rezil edecek bir hareket yapmanı istemem." Dediğimde mahçupça bakmaya devam ederek zarfı aldı. Tebessümümü genişlettim. "Teşekkür olarak al. İşine yarayacağını umuyorum."

"Sağ olun."

"Önemli değil." Gülümsediğimde konuştu. "Siz sadece istediğiniz bir şeyi söke söke almak için her şeyinizi feda edecek kadar fedakar ve elindekini kaybetmemek için savaş verecek kadar cesur yürekli bir insansınız."

Gülümsememi bozmadan kendisine bakarken devam ettirdi cümlesini. "İyi niyetlisiniz, kişinin yaptığı hatayı ona göstermek istiyorsunuz. Yolunuz yanlış dahi olsa savaşarak sıyrılıyorsunuz. Korkmuyorsunuz. Bence Bay Kim'in sizi eşi olarak almayı kabul etmesi normal."

Kaşlarımı kaldırarak baktığımda yüzümdeki tebessüm soldu yavaş yavaş. Bana baktı gri gözleri.

"Bay Kim'in sizi aldatıp aldatmadığından emin olun Bayan Kim. Bay Kim iyidir, lakin çok bencildir. Sizi kıracak biri varsa sadece kendisi olsun ister. Eğer sizi aldatmışsa bu, kendisi dışında birine izin vermesi demektir ve ben konu siz olunca onun bir başkasının sizi kırmasına izin verecek kadar rahat olduğunu düşünmüyorum."

Afallamıştım bu sözleri işitince. Bakışlarımın durgunluğunu ve sessizliğimi fark ediyordu Namjoon. Mırıldandı gözlerime bakarak.

"O sevgisini göstermeyi bilmeyen biri, sizi kırsa dahi ölümüne koruyacak kadar değerliyseniz onun için, emin olun ki kıskançlığı da birilerinin ölümünden beterdir. Saçınızın telini düşürseniz size bağırır kızar, lavabo kirlettiğini bahane ederek kendinize dikkat etmemenizden üzülür."

"Yeterli, Namjoon." Sahte bir tebessüm ederek susmasını söylediğimde başını geriye çekip bakışlarını sürdürdü. Normal bir tonla konuştu. "Sanırım gitmeniz gerek, vapur gelmiş olmalı."

Ayağa kalktığında ben de kendisiyle birlikte ayaklandım. Kapıya doğru ilerlerken başını çevirip yüzüme baktı. "Yanınızda yeterli para var değil mi?"

Ona ciddi olup olmadığını sorarcasına baktığımda güldü. "Peki, peki."

Bileti vererek kapıdan geçtiğimde iskeleye geçtim. Arkama dönüp Namjoon'a baktığımda tebessüm etti. Vapura bindiğimde demir düzlük çekildi ve vapur gürültülü bir sesle kıyıdan ayrılırken demirliklere tutunarak iskele kenarına baktım yeniden. Namjoon esen rüzgarda ceketi ve kravatı dağılırken kolunu kaldırıp el salladı. Kendisine bakarken elimi salladım.

"Görüşürüz Namjoon, her şey için teşekkürler."

Kıyıdan iyice uzaklaştığımızda demirliklerden çekildim ve vapurun arka kısmına ilerleyerek oturabileceğim bir yer buldum. Yerleşirken bakışlarım mavilerin hüküm sürdüğü nehrin ve gökyüzünün güzelliğinde dolaştı.

Bundan sonrası bana aitti. Yolculuğuma tek devam edecektim. Kendi başıma ayakta duracaktım.

Dimdik...

(Bölüm Sonu)

"Ben de delirebilirdim, yoldan çıkabilirdim
Yapmadım, kıyamadım sana~
Koyduğum şarkıyı beğendiniz mi?"

unfaithful® | #dark-romanceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin