4.0

9.7K 389 21
                                    









🌙


Cihangir'in adımları yeri titretecek derecede sertti. Kaşları çatık, tüyleri diken dikendi. Selim'in verdiği haberden sonra birkaç saniye Selim'e öylece bakmış ve sonrasında ise Selim'in suratına vurmuştu. Selim bu gelen ani yumruğu beklemiyordu ve bu sebeple geriye doğru sendelemişti. Cihangir, bağıra çağıra böyle bir şeyin olmayacağını söylemiş ve asla Selim'in söylediği şeyi kabul etmemişti. Atakan ve diğerleri gelen seslerden sebep Cihangir'in yanına gelmiş ve onu sakinleştirmeye çalışmıştı. Cihangir tabii ki sakinleşmemiş ve hepsini orada bırakıp koşar adımlarıyla çıkışa yönelmişti. Cihangir, karargahtan çıkar çıkmaz arabasına atlamış kreş'e doğru son sürat ilerlemişti. Yolu zar zor aşmıştı. Gözleri dolu dolu olmasından sebep yolu bulanık görmüştü. Erkekler ağlamaz, lafı vardır ya. Bu kattiyen yalandı. Seven erkek, değer veren erkek her ne olursa olsun oturur hıçkıra hıçkıra ağlardı.

Gözlerinin yandığını hissediyordu. Dokunsalar ağlayacak durumdaydı, Cihangir. Selim ve Atakan ise Cihangir'in arkasında tedirgince ve korkuyla ilerliyordu. Olay yerine vardıklarında Cihangir, polislerin yanına gitmişti.

Konuşacak cesareti bulamadı kendinde. Kelimeler tükenmişti. Sevdiği kadın, içerideydi. Bu enkazın altındaydı. Onun küçücük bedeni kaldırmazdı bu enkazı. Nasıl dayanabilirdi ki?

En önemlisi yaşıyor muydu?

Bunu düşünmedi. Tabii ki yaşıyordu. Yaşamalıydı.

"Beyefendi, iyi misiniz?" diyen erkek polisin sesini duyumsamasıyla bakışlarını o enkazdan alıp karşısındaki adama çevirdi. Polis, Cihangir'in suratındaki o bakışları görünce irkilmişti. Gözlerinde öfke ve hüzün vardı. Gözyaşları akmıyordu fakat gözleri dolu dolu olması sebebi ile parlıyordu. Titrek bir nefes alıp verdi, Cihangir. Selim ve Atakan Cihangir'in yanına geldiğinde konuşamayacağını anladıklarında Selim konuya atlamıştı.

"İçeride, ceset var mı?" diye sordu Selim net sesi ile. O bir askerdi ve bu konuda tabii ki soğukkanlı olmalıydı. Cihangir, Selim'in 'ceset' demesi ile titremişti.

"Çalışmalar sürüyor hala."

Cihangir, öne doğru atılarak karşısındaki polisin boğazına yapıştı. "Sikerim lan sizi! Hala daha sürüyor ne demek? Bu kadar insan armut mu topluyor lan burada!?"

Atakan ve Selim Cihangir'in kolundan tutarak polisten uzaklaştırmıştı. Polis, kendisini Cihangir'in ellerinden kurtardıktan sonra parmağını tehdit edermişcesine yukarıya kaldırdı.

"Devletin polisine saldırdığınız için sizi tutuklayacağım!" dedi sertçe. Cihangir alay edermişcesine güldü ve bir adım daha yaklaştı polise.

"Götün yiyorsa tutukla."

Cihangir, arkasını döndü ve ellerini saçlarına geçirdi. Sinirlenmişti. Sevdiğinin nerede olduğunu bilmemesi öfkesini kat ve kat arttırıyordu. Y

Korkuyordu. Ayza'yı kaybetme korkusu ile yanıp tutuşuyordu. Yediremezdi. Kabullenemezdi. Ayza'yı kaybetmeyi asla kabullenemezdi. Daha birkaç gün önce 'beni bırakma' demişti ama Ayza bırakıyordu onu.

"Sikeyim, sikeyim!" diye mırıldandı, Cihangir ve hızla arkasını dönüp Selim ve Atakan'a döndü. "Bana Ayza'yı bulacaksınız. Karşıma sağ salim getireceksiniz! Yoksa öldürürüm. Herkesi öldürürüm. Ona zarar veren her şeyi sikip atarım! Duydunuz mu lan beni?!" dedi resmen kükreyerek. Selim ve Atakan, Cihangir'in bu sesine karşın irkilmiş ve kafalarını sallamışlardı.

"Evet, komutanım." dedi Selim ve Atakan. İmkansızı istiyordu, Cihangir. Ama el mâhkum dediği şeyleri kabul etmek durumundalardı.

Selim ve Atakan Cihangir'in yanından uzaklaştığında kaldırıma oturdu ve dakikalarca düşündü. Orada olmamasını umdu. Ama bu imkansızdı. Ayza, işe gitmişti. O enkazın içindeydi.

"Lütfen, lütfen orda olma." diye mırıldandı kendi kendine.

"Cihangir!"

Duyduğu ses ile kaşlarını çattı, Cihangir. Galipten sesler duymaya başlamıştı. Sevdiği kadının sesini işitiyordu. Delirmişti. Gerçekten Ayza, Cihangir'i delirtmeyi başarmıştı.

"Sevgilim!"

Tekrardan duydu aynı sesi. Kafasını yerden kaldırıp sese doğru kafasını çevirdiğinde gördüğü silüet ile gözlerini belertti ve oturduğu kaldırımdan ayağa kaldırdı. Birkaç adım ötesindeydi sevdiği kadın.

"Sikeyim, halisülasyon mu bu lan?" diye mırıldandı kendi kendine.

Ayza'nın arkasında birsürü çocuk topluluğu ve öğretmenler vardı. Hepsi ağlıyor ve enkaza doğru bakıyordu. Çocuklar ise uzaklaştırılıyordu ortamdan.

Ayza, koşarak Cihangir'e doğru geldiğinde hiç beklemeden sevdiğinin kollarına atladı ve ona sarıldı.

Ayza, koşarak Cihangir'e doğru geldiğinde hiç beklemeden sevdiğinin kollarına atladı ve ona sarıldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Lan!" diye bağırdı, Cihangir ve kollarını Ayza'ya doladı. Ayza, boynunda hissettiği ıslaklık ile şaşırmıştı.

Cihangir, ağlıyordu.

Koskoca adam ağlıyordu.

"Ayza'm.."

"Sevgilim.." dedi Ayza ve daha çok sarıldı, Cihangir'in boynuna. O da ağlıyordu hıçkıra hıçkıra. "Korktum. Çok korktum."

Cihangir, Ayza'dan ayrılıp elleriyle Ayza'nın yüzünü avuçladı ve suratının her bir santimine öpücük kondurdu.

"Sana bir şey oldu sandım. Ölüp ölüp dirildim."

"B-biz geziye gitmiştik. O sıra olmuş." dedi Ayza titrek sesiyle.

"Allahım, seni bana bağışladı." dedi Cihangir buruk gülümsemesi ile. Elleriyle Ayza'nın yanaklarını okşuyordu. Hala daha inanamıyordu buna.

Resmen mucizeydi. Ayza'nın orda olmadığı anda, hatta hiç kimsenin içeride olmadığı anda olmuştu bu patlama. Kaşlarını çattı aklına gelen fikir ile.

"İçerisi bomboş değil mi?" diye sordu, Cihangir. Ayza gözyaşları içerisinde onayladı.

"Siktir!" diye mırıldandı. "Planlıydı, her şey planlıydı!"

Geriye doğru çekildi Cihangir sinirle. Ayza anlayamamıştı. Ne demek planlıydı?

"Ne oluyor, Cihangir?"

"Sen çocukların yanına dön, güzelim. Her şeyi konuşacağız tamam mı? Doya doya öpeceğim seni." dedi ve Ayza'ya yaklaşıp alnına hafif bir öpücük kondurdu. Ayza, kafasını salladı. Cihangir'e gülümsedi ve yanından ayrılarak ötede duran topluluğa doğru ilerledi.

Cihangir, Ayza'nın arkasından bakmayı bırakıp polislerle konuşan Atakan ve Selim'e doğru ilerledi.

Biliyordu, bu lanet patlama planlıydı. Bu işin arkasında kimlerin olduğunu bulacak ve yaşadığı kaybetme korkusunun bin mislini onlara ödetecekti.

🌙

AYZA | YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin