Bölüm 22- Hileli oyun
*****
"Sonunda tekrar bir maceraya çıkıyor olmak beni heyecanlandırıyor!"
Neşe ile konuşmuş ve mutfağı düzenleme işine devam etmiştim. Birkaç gündür sürekli olarak buluşuyor ama sadece oturup konuşuyorduk ve bu gerçekten sıkıcı olmaya başlamıştı. Bunu düşünen tek kişi olmadığım ortadaydı ve en sonunda birleşip bir plan yapmıştık. Cinayetin işlendiği ormana gidecek ve arta kalan herhangi bir kanıt var mı diye bakacaktık. Çıktığımız diğer maceraların yanında hiçbir şey gibi kalsa da, en azından bir şeyler yapmaya başladığımız için mutluydum. Sürekli tedbirli davranmak bana göre değildi. İşin plan kısmında değil hareket kısmında olmayı tercih ediyordum.
"Evet, bunu fazlasıyla belli ediyorsun."
John, elindeki birkaç tabağı rafa yerleştirirken dikkatliydi ama bana cevap vermekte de geç kalmamıştı. Bayan Morrinson bu sabah erken çıkmıştı ve evde bizden başka sadece Angel vardı. Zaten o da, odasında sessizce oynuyordu.
"O kadar uzun zamandır sadece oturup bir şeyleri çözmeye çalışıyoruz ki, resmen yaşlandım."
"Hayır, biraz bilgi edindin. Senin için yeni bir duygu olduğundan garipsemiş olmalısın."
Ona göz devirmiş ve ellerimi sandalyenin üzerinden aldığım bez ile kurulamaya başlamıştım. John'a kalırsa henüz erkendi ama etrafta gezen bir dedektif varken ve bir kaçak ile ortak olmuşken daha fazla bekleyemezdik. Herkesten önce bizim çözmemiz gerekiyordu ve John'da bunu anlamalıydı.
"Endişe etme, sorun olmayacak. Sadece ormana gidip biraz kurcalayacağız."
"En son ormana gittiğinde neler olduğunu hatırlıyorsun değil mi? Ondan önce kitapları almak için gittiğimizde de hoş şeyler yaşamamıştın."
"Bunlar sadece tesadüf."
Bu sefer o bana göz devirmiş ve işini bitirmiş olmanın rahatlığı ile ellerini cebine sokarak tezgaha yaslanmıştı.
"Tesadüf diye bir şey yoktur. Her şeyin bir sebebi vardır."
"Peki, bu yersiz huysuzluğunun da bir sebebi var mı?"
"Kaçak cadı bir kız ve güçlerini kontrol edemeyen bir sen varken ormana gidip dedektiflik oynamak gereksiz bir hamle gibi geliyor."
"John, sorun çıkmayacak. Cinayetin üzerinden uzun zaman geçti. Artık Şerif Lee bile oraya uğramıyordur, emin ol. Sadece gidip bir bakacağız."
"Öyle olmayacağına eminim ama sana inanmayı seçeceğim."
Hafifçe kıkırdamış ve mutfakta gözlerimi gezdirmiştim. Her şey bitmiş gibi görünüyordu.
"Bu kadar kötümser olma! İyi vakit geçireceğimizden eminim."
"Sen öyle diyorsan..."
Hala şüpheci davranmasına ve beni geçiştirerek konuşmasına göz devirmiş ve mutfak masasının üzerine bıraktığı çantasını göstererek konuşmuştum. Cidden, o çanta olmadan dışarı çıkmıyordu.
"Hadi çantanı alda çıkalım. Diğerlerini bekletmek istemeyiz."
Beni kısa bir baş sallaması ile onaylamış ve yaslandığı yerden ayrılmıştı. O çantasını koluna geçirirken, bende temizlik yaparken rahat etmek için kollarını kıvırdığım elbisemi düzeltiyordum.
Birlikte mutfaktan çıktığımızda ve ardından küçük hole ulaştığımızda, aklıma gelenler ile duraksamıştım. Zaten Angel'ı evde yalnız bırakıyorduk, en azından gittiğimizi haber vermemiz gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amelia | Kutsal Cadı - 1
FantasyKutsal Cadı Serisi - 1 | Amelia ~Rowallmoon kasabasındaki küçük bir cinayet, büyük ve olağandışı kapıları açmıştı.~ Dünyaya gelme sebebinizi hiç sorguladınız mı? Bu bencil, adaletsiz ve kesinlikle acımasız olan dünyaya gönderilmemizin bir nedeni olm...