Bölüm 15- Kontrol
*****
"Eskisinden daha iyi gözüküyor."
John, elindeki ıslak bezi son kes Luke'un yanağındaki yarada gezdirmiş ve yerdeki su dolu tasın içine bırakmıştı. Luke kulübenin koltuğunda uzanıyor, yarı açık bilici ile tavanı seyrediyordu. Başını çok sert vurmamıştı ama en azından birkaç saat daha dinlenmesini gerektirecek kadar sert bir darbeydi. Neyse ki pansuman gerektiren tek durum yanağındaki yaraydı.
"Amelia?" John'un sesi ile irkilmiş ve Luke'un üzerinde gezen bakışlarımı ona çevirmiştim. "Sen iyi misin?"
Çığlık attığımdan beri acıyan boğazımı yumuşatmak adına yutkunmuş ve ardından onaylarcasına başımı sallamıştım. Ağlamaya henüz yeni son vermişken konuşacak gücü kendimde bulamamıştım. Durmaksızın titreyen ellerimi birbirine kenetlesem de pek bir işe yaramamıştı. Sanki tek işlevleri titremek ve keskin tırnaklarım ile avuç içimde yaralar açmaktı.
Apar topar kulübeye geldiğimizden beri John'a hiçbir şey anlatmamıştım ve neler olduğunu merak ettiğini biliyordum. Ona olanları nasıl anlatacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Henüz ben bile neler olduğunu kavrayabilmiş değildim.
"O iyi olacak, değil mi?"
Sorumla birlikte John'un da bakışları Luke'a dönmüştü. Luke kulübeye geldiğimizden beri tek kelime konuşmamış, hatta bana bakmamıştı bile.
"Ben doktor değilim ama çok ciddi bir şeyi olduğunu sanmıyorum." Koltuğun önünde dikilmeyi kesmiş ve benim gibi masadan bir sandalye çekerek oturmuştu. "Belki bana neler olduğunu anlatırsan daha kolay yardımcı olurum."
Gözlerine baktığımda, hala nasıl bu kadar sakin kalabildiğine bir anlam verememiştim. Belirsizlikten nefret ederdi ve merak damarlarında gezmeye başlayınca onu kimse durduramazdı. Buna rağmen uzun süredir sakin ve ılımlıydı.
"Kafasını ağaca vurdu ve çok uzun süre koştuk. Yüzündeki yara zaten yumruk yüzünden oldu."
"Peki ama kim yaptı?"
Birkaç saniye duraksamıştım. Parça parça sorular soracak ve bütün hikayeyi anlamaya çalışacaktı ama bu sefer o kadar kolay olmayacaktı. Bugün yaşananların kolayca sindirilemeyeceğinin canlı kanıtıydım ben.
"Oduncu."
Aklımdaki tüm o düşüncelere rağmen sorusunu kısaca yanıtlamış ve bakışlarımı tekrar Luke'a çevirmiştim. Bizi duyuyordu ama bize bakmıyordu. Gözlerini kulübenin alçak tavanından ayırmıyordu ve düşünceli görünüyordu. Neler düşündüğünü deli gibi merak ediyordum ama beni mutlu edecek şeyler olduklarını sanmıyordum.
"Oduncuyla konuşabildiniz mi bari?"
John sanki havadan sudan konuşuyormuşuz gibi davranarak beni rahatlatmaya çalışıyordu lakin pek işe yaradığını söyleyemezdim. Gözlerine her baktığımda oradaki endişeyi görebiliyordum.
"Sana olanları anlatacağım," Bakışlarım Luke'un üzerinde son kez gezmiş ve tekrar John ile buluşmuştu. "Ama önce bana su verebilir misin?"
John hızla yerinden kalkmış ve masanın diğer ucundaki matarayı alarak tekrar yanıma gelmişti. Uzattığı mataradan hızla bir iki yudum aldığımda, hala bazı şeyleri nasıl anlatacağımdan pek emin değildim. Yine de kolay yolu seçmiş ve her şeyi en başından anlatmaya başlamıştım.
"Biz, sen gittikten sonra yolda Şerif Lee ile karşılaştık. Bizi oduncu hakkında konuşurken duydu ve bazı imalarda bulundu. Bir süre birbirimizle inatlaştık ve onun sayesinde oduncuyu bulduk. Daha önce o da sorgulamış sanırım. Adamı bir süre pazar alışverişi yaparken takip ettik ama o bunu fark etmiş. Bizi oyuna getirdi ve kaçtı. Luke ve ben uzun süre onun peşinden koştuk. Kovalamaca ormanda bitti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amelia | Kutsal Cadı - 1
FantasiaKutsal Cadı Serisi - 1 | Amelia ~Rowallmoon kasabasındaki küçük bir cinayet, büyük ve olağandışı kapıları açmıştı.~ Dünyaya gelme sebebinizi hiç sorguladınız mı? Bu bencil, adaletsiz ve kesinlikle acımasız olan dünyaya gönderilmemizin bir nedeni olm...