7.bölüm: Tesbih

113K 4.6K 610
                                    

Uzun süre yatakta kalmaya devam ederken aklım o tespihte kaldı.
Adamın tesbihi ve ceketi hepsi bende kalmıştı.

Bir süre sebepsizce vicdan azabı çeksem de onun bana verdiğini hatırlayarak biraz rahatladım ama belki...

Ya tespih onun için önemliyse? Baba yadigarı da olabilir...

Aman! Neyse ne! Ben mi dedim sanki ceketini ver diye. Allah Allah!

Bir an gözüm çekmeceye takıldı. Vicdan azabıyla dudaklarımı ısırırken tereddütte kalmıştım. Acaba gerçekten önemli miydi?

Ben kafamda bu sorularla talan olurken birden kendimi çekmeceyi açarken buldum.

Tespihi elime alıp, biraz incelemeye başladım. Özel olarak yapılmış olduğu belliydi. Bu işlerden pek anlamazdım ama böyle bir tespih görmediğimi de iyi biliyordum. Belli özel bir tespihti.

İncelemeye devam ederken avluda kopan gürültüyle birden irkildim.

İsmimi duyar duymaz, yutkunarak pencereye baktığımda, babamın öfke dolu gözlerini görebiliyordum. Neler olduğunu anlamak için hemen tespihi çekmeceye koyarak aşağı indim.

Avluya çıktığımda, babam, öfkeyle bana bakıyordu ve bu benim korkumu dâha çok arttırmıştı. Sadece ben değil, avluya toplanan herkes korkuyla bizi izliyordu.

Babam telefonunu açıp ekranı gösterdiğinde şok içinde ekrana bakakaldım.

"Bu sen değil misin?"

Korkuyla göz bebeklerim büyürken iyice sessizleşmiştim. Bu yüzden daha çok suçlu durumuna düşmüştüm.

"Konuş!" Diye bağırırken yerimden irkilerek cevap verebilmiştim.

"E...evet baba."

Cevabımdan sonra tam elini kaldırıp tokat atacaktı ki son anda vurmaktan vazgeçti.

Yine başını tutarak sakinleşmeye çalıştı çünkü beyni allak bullak olmuştu. Ne yapacağını, ne diyeceğini artık kendisi de kestiremiyordu. Bana vurmak istemiyordu, bu yüzden kendiyle büyük bir mücadele veriyordu. bu öfkeyle kızaran suratından belliydi. Ama beni cezasız bırakmaya da niyeti yoktu. Biliyordum çünkü Ekrem Yaman'ı çok iyi tanıyordum.

"Madem Ahmet'i buldun, niye bize haber vermiyorsun sen!"

"Baba..."

"Ne baba ne! Söyle, niye sakladın bunu?"

" Önce ben konuşayım dedim, olayı belki telafi ederim diye."

"Ahmet senden yardım istemiş kaçmak için, sende buluşup konuşuruz demişsin. Niye yalan söylüyorsun ha!"

" Olayı düzeltmeye çalışıyordum."

"Düzelttin mi peki! Ahmet de kaçırdığı kızda Efeoğlu konağunda ölüm ile burun burunalar!"

Yengem bunu duyduğunda sesi tüm konağa inletmişti. Bir annenin feryat sesleri kalbime bir ok gibi saplanırken tüm yaptıklarımdan çok pişman olmuştum. Her şey benim yüzümdenmiş gibi hissetmeye başlamıştım.

" Ekrem abi sen ne dersin? Oğlum...oğluma ne yaptılar. Allah aşkına söyle."

Babam hüzünle sessizleşince Yengemin korkusu dâha çok artmıştı.

"Kurbanın olayım abi, oğluma ne oldu söyle! Ne olur söyle!"

"Hâla bir şey olmadı yenge korkma. Kimse Ahmet'e bir şey olmasına izin vermeyecek ama her şey zamanla belli olur maalesef."

Bunu söylerken öfkeyle bana bakıyordu.

Cümlesini bitirdikten sonra kolumdan tutarak merdivenlere çıktı.

ÇilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin