9

1.7K 238 355
                                    

Yine o merdivenleri iniyorum. Gece her yere siyah örtüsünü örterken önümü görebilmek için elimde mum dikilmiş bir tabak var yalnızca. Cılız ışık karanlığı delemezken pencerelerden sızan ay ışığı yardımcım oluyor. Her adımımda gıcırtısı evde yankılanan ahşap basamakları geçtiğimde onu bulmak için tanıdık kapıya ilerliyorum.

Elimi duvara yaslayarak yolumu bulmamı kolaylaştırdığımda taş yüzeyin yer yer tırtıklı yapısı parmaklarımın altından kayıyor ve en sonunda ahşap kapının yüzeyini hissediyorum. Elimi, eskimiş kapının yüzeyinden kıymık batmasından endişe ettiğimden kapıdan ayırıp loş mum ışığından seçebildiğim kapı koluna indiriyorum. Kapı hiç zorlanmadan küçük bir tıkırtıyla açılıyor.

Tüm ev yalnızca bana kalmışken sanki buraya gelmemi bekliyormuş, bunu hazırlamış gibi hiçbir engel çıkmıyor karşıma. Kapıyı açıp içeri doğru süzüldüğümde ardımdan kapatıyorum, dışarıdan soğuk sızmasını engellemek için.

Beni bekliyor. Elleri duvara sabitlenmiş uzun zincirlere bağlı, koyu renk saçları nemli bir şekilde alnına dökülürken bir sandığın üzerine oturmuş beni bekliyor. Alnına dökülen saçlarının altında çilleri göz kapaklarına kadar uzanırken masum gözükmesini engelleyen keskin bakışlarıyla bana bakıyor.

Onun bir şey söylemesine gerek kalmadan yanına ilerliyorum tereddütsüz. Oturduğu sandığın kenarlarına ellerini yaslayıp öne doğru eğilmiş bedenini dik konuma getiriyor. Bacak bacak üstüne atarken duruşuyla küçük cüssesine rağmen fazlasıyla güçlü bir hava yayıyor etrafa.

Tereddütsüz oluşuma rağmen onun hareketlerine veya en ufak mimiğine karşı dikkatli oluşumun hoşuna gittiğini düşünüyorum. Bakışları bana ne diyorsa ve iç güdülerim bana ne diyorsa onu yapıyorum, ona çekiliyorum.

Mumun dikili olduğu tabağı yere bırakırken de iç güdülerim ona yaklaşmamı haykırıyor, her şeyden daha çok yaklaşmamı. Nefesimi tutarken dizlerimiz birbirine değecek kadar yaklaştığımda bir elimi uzatıp omzunu kavrıyorum ve dizimi sandığa yaslayıp üzerine çıkarken geriye yaslanarak zincirlerin şıngırtısı eşliğinde bir elini belime atıyor. Diğer dizim de sandığın üzerinde yer ettiğinde kucağına oturuyorum.

Bakışlarım boynundan yukarı çıkmazken kasıklarına doğru kayıp yavaşça ellerimi omuzlarından geriye doğru kaydırıyorum. Tuttuğum nefesim dudaklarımdan kaçıp özgür kaldığında yüzüne çarpıyor. Güçlü bir tutuşla elleri belime sarıldığında iç çekerek gözlerimi gözlerine çıkartıyorum, yanaklarım ısınıyor.

"Aferin küçüğüm, buldun beni."

Derin sesini ilk kez duyduğumda ona doğru sokuluyorum. Masum olmayan bir gülümseme yüzünde peyda olurken kollarını sıkılaştırıp bedenlerimizi birleştiriyor. Onu tam altımda ve tüm gövdemde hissediyorum. İtaatkar bir şekilde başım geriye düşerken ıslak dudakları boynumda yer ediniyor. Bile isteye ele geçirilmiş ve kendimi ona adamış, sunmuş gibi hissetmek beni memnun ediyor. Kolları arasında onun için adeta bir kuklaya dönüyorum.

Boynum derin öpücükleriyle kutsanırken elleri sırtımda geziniyor, bir an bile tutuşu gevşemezken aksine sıkılaşıyor ondan uzaklaşmamı istemezmiş gibi.

Öpücükleri boynumdan, önü göğsüme kadar açık olan gömleğimden göğsüme saçılırken parmaklarımı nemli saçlarından geçiriyorum ve kalçamı oynatarak kendimi ona bastırıyorum.

Dairesel hareketlerde devam eden sürtünüşümle dudakları yavaşça çene çizgimi takip ediyor ve bana bakabileceği kadar geri çekiliyor.

Bana izin verdiğini düşündüğüm için haraketlerime devam ediyorum, bunu hissetmesem kucağında çaresizce ve hareketsiz bir şekilde bekleyecekken istediğimi yapmama izin vermesi bir lütuf gibi hissettiriyor.

Dudakları yavaşça dudağımın kenarına konduğunda gözlerimi kapatıyorum. Bütün öpücükleri gibi derin, beni tamamen ele geçirmek ister gibi. Saçları arasındaki ellerimden birini yanağına kaydırarak keskin çene hattını okşuyorum bu sırada.

Dudakları dudaklarımın üzerine kayacakken büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum ancak geri çekiliyor. Ona olan bütün muhtaçlığımla gözlerimi açtığımda bir şeyden emin olmaya çalışan bakışlarla bana bakıyor.

"Kaç."

"Ne?"

"Kaç! Sakın buraya inme! Anladın mı? Sakın buraya inme ve kaç!"








"Kaç! Sakın buraya inme! Anladın mı? Sakın buraya inme ve kaç!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.







Spectrophilia | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin