3

2K 281 210
                                    

Uyandığımdan beri evin içinde kapı çarpma sesleri devam ederken bu sesler giderek yaklaşıyor içinde bulunduğum mutfağa. Başta sesleri dikkat kesilsem de aslında hiçbir kapının oynamıyor olmasıyla bundan vaz geçiyorum.

Söylentilerin gerçek olmamasından korkarken daha ilk günden kendini bu kadar belli eden varlığa alışmaya ve uyum sağlamaya çalışıyorum. Bu evle ilgili duyduğum hiçbir hikayede anlatıldığı gibi ilerlemiyor. Buraya eskiden taşınmış ev sahipleri başta hiçbir tuhaflık sezmeden ve yaşamadan mutlu mesut yaşarken aniden bir lanet gibi bu evin görünmez sahibinin öfkesinin üzerlerine çöktüğüne dair söylentiler aklımda beliriyor. Hepsi de birbirine benzer hikayeler olduğu için beni farklı karşılayan bu varlığı ve evi bu sebeple daha çok benimsiyorum.

Eski ve görkemli evin mutfağında kendime basit bir sandiviç hazırlamaya çalışırken ekmeği sandiviçin üzerine kapatıp bitirdiğimde kapı çarpma sesi tüm şiddetiyle mutfağa doluşuyor. Kapı çarparken oluşan rüzgar uzun saçlarıma vurduğunda bakışlarımı kaldırıp kapıya bakıyorum, hala açık olan kapıyla umursamadan tekrar önüme döndüğümde sandiviçimin olduğu tabakla portakal suyu sıktığım bardağı kavrayıp kapıya yöneliyorum.

Dikkatli bakışlarım kapının üzerinde gezinirken temkinli bir şekilde kapıdan mutfaktan çıkarken kapı arkamdan kapanıyor. Varlığını yanımda hissediyorum, kısa bir anlığına duraksarken bakışlarımı onu hissettiğim boşluğun üzerine çeviriyorum. O his anında kaybolurken ise tamamen yalnız kaldığımı anlıyorum

Ayaktaya dikilmeye son verip salonuma geçerken yemek masasına oturup az önceki olayı düşünüyorum. Belki de ondan diğerleri gibi korkmadığımı anladığı için kendini bu kadar belli ediyordur diye düşünüyorum ancak bu evin eski, geçici sahiplerine uzun bir süre kendini belli etmemesi bana bu düşüncenin üzerini çizdiriyor.

Küçük kahkaha sesleri eşliğinde sandiviçimi yerken gözlerim sürekli etrafı kolaçan ediyor, ondan bir iz arıyorum. Eski vitrini bpydan boya incelediğimde içinde sadece eski çay fincanları görmemle ilgim kayboluyor ancak hepsinden biraz daha ayrı, ortada duran, diğerleri gibi takımı olmayan tek bir fincan dikkatimi çekiyor.

Son lokmamı ağzıma attığımda bardağın yarısında kalan portakal suyunu yudumluyorum. Hepsi tamamen bittiğinde kalkıp kenarları ahşap, oymalı cam vitrine yöneliyorum. Elim kalkıp kapağına uzandığında açmaya çalıştığım kapak açılmıyor. Bodrum katından gelen öfkeli bir çığlık sesi evde yankılandığında ise vitrinden uzaklaşıyorum. Derin ses ile duvarların titrediğini hissediyorum, savsak adımlarım merdivene yöneldiğinde elim oymalı ahşaptan eskimiş merdiven korkuluğunu kavrıyor.

Adımlarım ani bir kararlılıkla merdivenleri inerken alt katta odalar olduğunu görüyorum. Mahzen gibi taş duvarların örttüğü katta ışık olmadığı için daha fazla ilerleyemezken en yakınımdaki odanın kapısına yöneliyor adımlarım. Ellerimi duvarlara sürterek kapı kolunu bulduğumda yavaşça indiriyorum. Sonuna kadar inmiş kapı koluyla kapıyı kendime çektiğimde beni büyük bir hayal kırıklığına uğratarak kapı açılmıyor ancak kilitliymiş gibi güçlü bir açılmama değil bu. Bu sebeple kapı koluna asılarak zorluyorum, daha sert çekiyorum kendime. Hiçbir şekilde açılmıyorken pes etmişlikle elim kapı kolundan düşüyor.

Yüzüm de hayal kırıklığıyla düşerken bir kez daha deniyorum açmayı ancak açılmıyor. Elimi kapının eskimişlikle pürüzlenen yüzeyine gezdirirken farklı bir iz arıyorum ya da sadece hissetmek istiyorum. Kapının kilitli olduğuna inanmıyorum bir türlü.

Elim boş bir şekilde burayı terk etmek istemezken umutsuzca kapıya tıklıyorum, yumruğumun kapının üzerinde çıkardığı ses yayılıyor. Bir tık ve ikinci tık.

Otuz saniye kadar beklediğimde beklentimin dışında bir olay gerçekleşiyor. Kapının ardından kapının yüzeyinde hareketin titreşimini hissedebildiğim iki darbe ve sesi geliyor kulaklarıma.

Bir tık ve ikinci tık.









Arkadaşlar bu bölümde yaşadığım bir olaydan esinlendim hatta son kısım tamamen gerçek :')





Spectrophilia | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin