"Tek başıma evin önünde kaldığımda önümde tuttuğum bavulumla durup yeni evime bakıyorum, gözlerim az önce evin camında saniyelik olarak gördüğüm gölgeyi arıyor. Kalp atışlarım hızlanırken dudaklarımda bir gülümseme oluşuyor."
21/08/21-20/10/21
#1- h...
Karşımızda duran yaratığın bakışlarını hala üzerimde hissederken konuştuğumda bakışlarımı ona çevirerek kapkaranlık bedeninde, sarı sarı parlayan gözleriyle göz göze geliyorum. Öne eğdiği başıyla hiç kıpırdamdan durup sinirli bakışlarla bir avmışım gibi beni izlemesi tüylerimi ürpertiyor. Eğer imkanı olsa, özgür kalsa bana ne yapacağını merak ediyorum, bana saldırmasındaki amacını merak ediyorum.
Bakışlarım onun üzerinde dalıp giderken Chan'ın bir şeyler dediğini duyuyorum ancak takip edemiyorum. Başımı aniden odanın içindeki aynaya çevirerek bir işaret beklediğim varlığı arıyorum, arayışım sonuçsuz kalıyor.
"Bu gece de sana verdiğim odada kalabilirsin. Daha fazla bu evde durman anlamsız-"
"Hayır."
Lafını aniden böldüğümde şaşkın ifadesiyle bana bakıyor.
"Her şey için teşekkür ederim ama bu gece evde kalmayı denesem daha iyi olacak."
Kararlılığımı gözlerimden okuyabilsin istiyorum, ısrar etmesi yarasız kalacak. Birkaç kere ağzı açılıp kapanıyor, ısrar etmek ister gibi ancak birbirine bastırdığım dudaklarımla ve hafif çatık kaşlarımla ona bakarken ısrar etmesinin, taş bir duvarı tırnaklarıyla kazıyarak aşmaya çalışmaktan farksız olacağını anlıyor.
Sıkıntılı bir nefes vererek "Tamam." diye mırıldanıyor imalı bakışları yüzümde gezinirken.
"Hadi şu dolabı düzeltelim o zaman."
Hala yatağa devrik bir şekilde duran dolabı kast ederek konuştuğunda cevap vermeden yatağın üzerinden geçerek dolabın dolabın kapadığı açıklığa geçiyorum. O ise diğer tarafa dolanarak ahşap dolabın kenarlarını kavrıyor, aynı anda kaldırarak ittiğimizde içini tam doldurmadığım için boş olmasından faydalanarak rahatlıkla yerine geri itebiliyoruz.
Açık kapaklar yüzünden yere ve yatağa dökülmüş kıyafetlerim göz önüne çıkıyor. Yerdekileri üst üste atarak özensizce yatağın üzerine bıraktığımda elini silkeleyen beden artık buradan gitmek istediğini belli ediyor.
"Seni geçireyim."
Mırıltıma karşılık başını sallayarak geldiğimiz yoldan çıkıyor ve hızlıca evin kapısına ilerlerken peşinden onu takip ediyorum. Kapı önünde duraksadığında kapıyı onun için açarak kapıya yaslanıyorum ve bakışlarımı yüzüne çeviriyorum. Gözlerini arkamdan içeriye doğru çevirip kısaca bakındıktan sonra tekrar yüzüme dönüyor.
"Burada kalmak zorunda değilsin."
"Biliyorum."
Sakin tavrıma karşılık onun endişelerle dolduğunu görebiliyorum. Mantıklı kararlar alamadığımı düşünüyor olmalı, onu anlıyorum fakat bu yola çıkarken bu evle ilgili her şeyi kabul etmeye karar vermiş olduğum için pes etmek istemiyorum.
Yıllarca hayaletli denen evlerin hepsini arayıp peşinde döndükten sonra boş dedikodular olduğunun gerçeği ile hep bir hayal kırıklığıyla çıkmışken şimdi aradığım o eve sahip olup pes etmek istemiyorum.
"Benim için endişelenme. Yıllarca böyle bir yeri aradım ve şimdi buldum. Bir şekilde çaresine bakmaya çalışacağım tamam mı?"
Samimiyetimi sesime yansıtmaya çalışarak konuştuğumda daha fazla endişelenmesini istemiyorum. O da bunu kabullenerek öne eğdiği başıyla evden ayrılıyor ve beni derin sessizliğin içine bırakıyor.
Kapıyı kapatıp bir süre evin sessizliğini dinledikten sonra yaratığı kontrol etmek için sessiz tutmaya çalıştığım adımlarımla yatak odasına ilerliyorum.
Kapıya yavaşça yaklaşarak, bedenimi çıkarmadan başımı kenardan çıkartıp odanın içine bakıyorum. Yaratığı bağlayıp bıraktığımız sandalyenin üzerinde ölü bir bedeni gördüğümde kaşlarım çatılıyor.
Başı öne düşmüş, kolları aşağıya sarkıyor. Hayat pınarları çekilmiş bir çiçek kadar cansızlığını haykırarak boynu bükük duran bedenin morarmış dudaklarını ve solmuş tenini görüyorum. Saçları da bir o kadar cansız, lime lime önüne düşüyor.
Kapıdan bir adım uzaklaşarak geriye gidiyorum, bir arayışın içinde arkamı dönüyorum.
Karşımda beliren zehirimsi sarı gözler beni durduruyor. Somut bir vücuda sahip olmayan siyah, dumansı bir yaratık tehlikeli gülümsemesini sunuyor yüzümden sadece bir nefes kadar uzakken.
Yaşamla ölüm kadar kısa ve belki de o kadar uzun bir sürede kayboluyor gözlerimin önünden ve kimliği belirsiz bir ölüyle evimde tek başıma kalıyorum.
Hiçbir şey hesapta yokken aniden kafamda şekillendi biraz, hemen yazdım umarım beğenirsiniz ve yeni bir kurgu attım ona da bakarsanız sevinirim çiçeklerim🖤
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.