14

1.3K 234 146
                                    

Bir kadın oladuğunu düşündüğüm ve vücudu petrole batmış gibi tamamen siyah olan beden kollarımı çektikte uzun tırnakları kollarımı çiziyor. Belimdeki kollar sayesinde kadının tutuşundan kurtulduğumda belime sarılmış olan bedenle geriye doğru yalpalıyoruz. Dolaptan tamamen çıkarak elleri ve ayakları üzerinde bize ilerliyor, insan bedenine sahip olsa da daha çok vahşi bir hayvana benziyor.

"Burada sadece bir hayalet olmadığını söylerken haklıymışsın."

Beni kapıya doğru çeken beden konuştuğunda ne yapabileceğimizi düşünüyorum, yerdeki beden her an üzerimize atlamaya hazır bir şekilde ilerliyor.

"Onu... Onu yakalayabilir miyiz?"

Artık onun ilerletmesine gerek kalmadan gücümü toparlayıp geri geri adımlamaya başladığımda koruma iç güdüsüyle kolumu bırakmazken bana dönüyor.

Beyninde dönen çarkların sesini duyabiliyorum. Yaratık odadan çıkamadan odanın kapısını kapatıyor.

"Halat gibi bir şey bulabiliyorsan getir. Kapıyı tutacağım sen gelene kadar. O şey sadece sana odaklı, halatı bana verirsen o sana ilerlerken onu yakalayabilirim."

"Tamam."

Buraya gelirken olmasını planladığımdan çok farklı devam ederken o yaratığı yakalamanın bize ne sağlayacağını dahi bilmiyorum.

Yatak odasının olduğu cepheden ayrılıp hole döndüğümde nereden ip bulabileceğimi düşünürken bodrum katına inen merdivenlere gözüm takılıyor. Sanki biri beni oraya çağırıyormuş gibi hissederken hipnoz olmuş gibi bakışlarımı oradan ayıramıyorum.

"Kaç! Sakın buraya inme! Anladın mı? Sakın buraya inme ve kaç!"

Adımlarım merdivene yönelirken zihnimde, rüyamdaki tanıdık cılız ses yankılanıyor. Aşağıda halat bulma ihtimalimi elemem gerektiğini düşünürken o ses zihnimde daha yüksek bir sesle tekrar etmeye devam ederken merdivenlere ulaşıyorum. Bir elim merdiven korkuluğunu kavrıyor. Zamanı adeta daha yavaş hissediyorum, damarlarımda akan kan kulaklarımda uğulduyor. Fazla davetkar bir şekilde aşağıya çekilirken ilk basamağı iniyorum.

"Hayır... Hayır."

Bir rüyadan uyanır gibi başımı iki yana sallayıp hızla oradan uzaklaştığımda mutfağa adımlıyorum. Mutfaktaki çekmeceleri karıştırıken Chan'ın sesi geliyor.

"Hyunjin acele edebilir misin?"

"Biraz daha dayan."

Benden bağımsız olarak baktığım çekmecenin yanındaki çekmece sırasında, en alttaki çekmece açılırken ona yönelip içini karıştırmaya başlıyorum. Kolayca bir ip bulduğumda beklemeden Chan'ın yanına dönüyorum.

"Geldim."

Nefes nefese, kapıya yaslanmış bedenin yanına yaklaştığımda ipi elimden alıyor. Ben kapının karşısında, belli bir mesafe bırakarak durduğumda ise derin bir nefes alıp kapıdan çekiliyor. Çekilmeden önce kapı kolunu da çevirdiğinde siyah yaratık kapıya vurarak aramızdaki engeli kaldırmış oluyor ve göz göze geliyoruz.

Ben küçük adımlarla geriye doğru giderken o da üzerime doğru geliyor. Yavaşça arkasına geçen Chan'ı görebiliyorum fakat göz kontağı kurduğum yaratık fark etmesin diye bakışlarımı ona çıkartamıyorum. Yaratık yaklaştıkça sabırsızlığım artıyor ve bakışlarımı onda tutmak da zorlaşıyor.

"Hadi."

Sesim fısıltı gibi çıktığında kıvırcık buklelere sahip beden yaratığın sırtına basıyor. Beklemediğim hamleyle evde yaratığın kulak tırmalayıcı çığlıkları yankılanırken şaşırmaya fırsat bulamadan yüzümü buruşturuyorum.

Chan, onu ayağıyla yere sabitlemişken eğilip bileklerini kavrıyor ve iple bağlıyor, bununla birlikte kasılmış bedenimin gevşediğini hissediyorum.

"Onu bir yere bağlamak ister misin? Ya da ne yapacağız onunla?"

"Şimdilik..."

Bodruma kapatma seçeneği aklıma geldiğinde Felix'in geçmişi yüzünden bu beni rahatsız ediyor ve dile getirmek yerine başka bir seçenek arıyorum.

"Evet?"

"Sandalyeye bağlayalım şimdilik."

Hızlıca mutfağa dönüp mutfak masasının etrafındaki sandalyelerden birini kavrayarak geri döndüğümde sandalyeyi yatak odasına bırakıyorum.

Chan, elinden kurtulmaya çalışan bedeni sandalyeye oturttuğunda hızlı ve sert hareketlerle, açışamayacak bir şekilde onu sandalyeye bağlıyor. Bana saldırması ihtimaline karşılık hala geride duruyorum, Chan dibindeyken dahi ona karşı duyarsız kalıyor.

"Evin sahibi sen olduğun için belki de sana karşı saldırgandır."

"Olabilir."

Mırıldandığımda günün yorgunluğu ile yatağın ucuna oturuyorum. Bunca zaman boyunca Felix'i hissedememek beni hayal kırıklığına uğratırken endişelenmeme de sebep oluyor.

"İyi misin?"

Yanıma oturan bedenle başımı sallıyorum. Düşen enerjimin farkına varmış olmalı.

"Felix'i hissedemiyorum."











Batırdım...
Fic uzayacak gibi gözüküyor bu gidişle fakat gelecek bölümleri bu kadar hızlı atamayabilirim biraz düşünme süresi vereceğim kendime aşklar🖤









Spectrophilia | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin